Murat Bayar

Murat Bayar


Sırada, "Cambaza bak" var!

Sırada, "Cambaza bak" var!

Türkiye, çok zor durumda.

Ekonomi yakıtını, büyük ölçüde yabancı sermaye girişlerinden alıyor.

Çarkların dönmesi için, 1 yılda yenilenmesi gereken 190 milyar dolar ve 10 milyar dolar faizle birlikte, en az 220 milyar dolara ihtiyaç duyuluyor. 

Bu paranın yarısı ithalat kredileri gibi, otomatik olarak yenileniyor. Kalan yarısının ise borçlanılması gerekiyor.

Ve şu anda, yabancılar dönmemek üzere Türkiye ekonomisinden çıkıyor. Nitekim geçen hafta 6,5 milyar dolar çıktı.

Oysa, bin bir güçlükle piyasalara güven aşılanmış, 16 milyar dolar swaplar yoluyla; 4 milyar dolar tahvillerle; 700 milyon dolar da hisse senetleriyle girmişti. 

Hazine ve şirketler de, 4 milyar dolar civarında Eurobond satışı gerçekleştirmişti. 

İşte, tüm bu para, bir an önce ülkeyi terk etmek istiyor.

SWAPLARIN ÇIKIŞI 45 GÜN SÜRECEK!

Swapların çıkması 45 günü bulacak. Çünkü yabancılar önce TL’ye çeviriyor ve daha yüksek faiz karşılığı borç verip, karşılığında döviz alıyorlar. Çıkabilmeleri için o TL’lerin kendilerine dönmesi gerekiyor. Sonuçta peyderpey bu paralar çıkacak.

Ve ufukta, Türkiye’de bir ödemeler dengesi krizi çıkacak.

Ama durun!

Panik havası yaratanların aksine, akşamdan sabaha borsanın çökmesi, blok satış gelmesi söz konusu değil. 

Peki, durum ne?

Kredibilite, çok zayıf.

Yatırımcı, Türkiye ekonomisine çok kısa vadeli bakıyor. 

Yabancı, para kazanarak çıkmanın yolunu ararken; yerli kımıldamıyor.

Şahap Bey’in de, Merkez’in de, bağımsız hareket etme şansı yok. 

Edebilse bile bunun piyasada karşılığı yok.

Zaten, Merkez’e, hareket alanı açılmadığını da gördük. Tüm karar Cumhurbaşkanı’nda.

Rezerv satışları, değil miydi, bugünkü ekonomiyi getiren.

Merkez Bankası’nın bağımsızlığının garanti altına alındığı bir yapıya geçmek zorundayız. 

Bunun dışındaki her şey çok sınırlı ve geçici kalacaktır. 

Bununla birlikte, hükümetin bunu yapmaya niyeti görünmüyor.

Yine de, biz, bittik demeden bitmez (!)

Kurt puslu havayı sever. Öldük, bittik, battık söylemlerinin bir kısmının ardında, küçük yatırımcıyı paniğe sevk ederek, daha büyük kazançları hedefleyen büyük yatırımcı olduğunu unutmayın.

Özetle, bir anda ortalık yangın yerine dönmez.

Ekonomik veriler böyle söylese de, bir de, siyasi dengeler var!

Zaten, Türkiye’nin de elinde kozları var.

Küresel ekonomi, Türkiye’de, oluşabilecek bir döviz kıtlığının, küresel bir krizi tetikleyeceğini öngörüyor. 

Tam da pandemi döneminde, küresel güçler böyle bir şey istemiyor.

Türkiye stratejik bir ülke, geçtiğimiz AB Zirvesi de gösterdi ki, 3,6 milyon mülteci gibi de bir koz var. 

Bu arada, İdlip de Türkiye’nin kontrolünde.

Dahası da var.

Türkiye, Doğu Akdeniz konusunda da, Libya’da da geri adım attı.

Biden sonrası küresel güçlere, uyum adımları atarak, pazarlık kozunu kazandı.

YUKARI TÜKÜRSEK BIYIK, AŞAĞI SAKAL

Türkiye, İMF’ye giderse, bu durum ortalama insanın hayatını, daha da olumsuz etkileyecek.

Öncelikle tekrar sermaye çekmek için ciddi güvenceler vermek gerekiyor. 

İMF’ye verilecek tavizler ise, siyasi iktidara güvenin sarsılması, anlamına geliyor.

Bu tavizlerden başka, yabancı sermaye girerse, yüksek faizleri sunmamız gerekecek ki; bu da işsizlik ve yatırımların durması demek. 

Yok, İMF gibi kurumlara gidilmez ve borç alınmaz ise kasada döviz yok. 

Bugün kısa çalışma ödeneği sona eriyor.

Halk arasındaki tabirle, domuz bağı denilen durumla karşı karşıyayız.

Tarih göstermiştir ki, ekonominin geldiği bu noktadan, yara almadan çıkmak mümkün değildir. 

Böyle yaralar ise genelde rejim değişimiyle sonuçlanır.  

Yine tarihe bakıldığında, insanları kültürel eksende bölecek adımların kapıda olduğunu söylemek zor değil!

Yani hazır olun, sırada, gerçek ekonomik sorunların konuşulmasını ikinci plana itecek adımlar var!

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar