Füsun Paşa

Füsun Paşa


Yüzyılın ihmalkarlığıyla yüzleşilen gerçekler

Yüzyılın ihmalkarlığıyla yüzleşilen gerçekler

Şubat ayı için  hep en kısa ay, ne zaman başladı ne zaman bitti anlamadık derdik. Sanki göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş gibi yaşanırdı. Bu sene öyle olmadı. Hayatımızın en uzun, en acı dolu Şubat ayını yaşadık.

 Halbuki sevgi ayı demiştim 2 Şubat günü yayınladığım yazıda. Kendine kendini sevmeyi öğret başlığını atmışım.

Ne kadar güçlü olduğunun her şeyi yapabileceğinin ne kadar farkındasın? Hayatla olan ilişkin nasıl? Demişim. Aldığın nefesi onurlandırıyor musun? Sahip olduklarının, hayatının, kendinin değerini ve kıymetini anlamak için yoksa sen kaybetmeyi bekleyenlerden misin?  gibi onlarca soru sormuşum sana...Kim bilebilirdi ki aslında her zaman sorduğum bu soruların, yazdıklarımın sonraki hafta en acı şekilde yaşayarak öğreneceğimizi. KENDİNİ SEVMEK,  SEÇEN OLMAK, GERÇEKLERİ GÖRMEK, NE İSTEDİĞİNİ BİLMEK İÇİN ENKAZ ALTINDA YÜZBİNLERCE İNSAN MI KALMALIYDI?

Ne üzücü ki sevgiyi, birliği, beraberliğin gücünü, önemini yine acıda, üzüntüde, kayıplarda birleşerek yaşadık.

TÜRKİYE'm 6 ŞUBAT gününde büyük bir korku ve acıyla uyandırıldı, hiç unutulmayacak bir tarih oldu 6 Şubat 2023. Bir deprem afeti yaşandı ama hayatımda ben böyle bir acı, üzüntü, çaresizlik görmedim.Kimse görmedi, yaşamadı.

Çoğumuz hayatlarımızda annemizi, babamızı, dostlarımızı, kimi de çocuğunu hayat içinde kaybetti her biri başka bir üzüntüydü ama bu  depremde yaşananlar hepimizi başka bir uç noktaya getirdi.

İstediğimiz kadar empati yapalım. Kimse 11 ilin yaşadığı bu deprem içindeki  o gerçek korkuyu,  acıyı, üzüntüyü, kayıplarını, öfkesini anlayamaz. Hiç bir şey dışarıdan göründüğü gibi değil. Görmek, izlemek, duymak başka,  yaşamaksa çok başkadır. Maalesef her zaman olduğu gibi ateş düştüğü yeri yakıyor. Ama bu sefer Türkiye mi yaktı herkes kendi yönünden yaşanan bu acıyı,çaresizliği tüm kalbiyle hissetti ve hissetmeye devam ediyor. Uzun bir yol var artık önümüzde.

Her yaşanan travmatik bir deneyim gibi burada da çok yönden yaşanan büyük travmalar var.

İlk an itibariyle binalar şehirler kumdan yapılan kaleler gibi yıkıldı, insanlar enkaz altında kaldı. Elektrik yok, su yok, iletişim yok, yardım yok! SOĞUK, KAR, YAĞMUR ÇOK. YARDIM EDECEK İNSAN YOK. İlk 48 saat bu kadar önemliyken aklın almayacağı kabul edilemeyen o kadar şey yaşandı ki hangisini anlatsak sanki acı ve çaresizliğin evrelerini yarıştırmış gibi olacağımızdan tek tek her konuya girmeyeceğim. Birlikte yaşadık, birlikte gördük, ağladık, birlikte elimizden geldiğince yardım ettik, dua ettik, hepimiz olanları yapılanları yaşatılanları çok çok iyi biliyoruz. Çünkü konuşsak , bu yaşananlar için kitaplar yazsak yetmez. Belki bir gün yazarız kim bilir değil mi?

Hemen yardıma koşan , yaşananları gören, çaresizlik içinde kalanlardan biri olan Haluk Levent, 'İnsan hiç kepçe olmak ister mi?  Dedi.  Dışarıdan haber yapan Ece Üner de ekledi ' İnsan hiç nefes olmak ister mi?' Hem içinde hem dışarıda olan herkes dahil  olmak üzere süper güçlerinin olmasını isteyenler oldu. O kocaman binaları kaldırıp herkesi kurtarmak isteyenler oldu ama nafile.

Bu haberleri sunan, orada olanlar ağlayarak anlattı her şeyi. Başka türlüsü mümkün mü? En azından insan olanlar için. İnsan olmayı bilenler için. Gidip orada olan habercilerin her biri dedi ki, o kadar çok savaş, deprem, sel  felaketlerinde muhabirlik yaptım ama ben böylesini görmedim. Korku filmi gibi şehirlerimiz, yollarımız...

4. seviye alarmla tüm dünya seferber oldu. Sonsuz teşekkürler her bir cana, verilen her desteğe, her duaya. İçeride dışarıda her yerden gelen tüm yardımlara sonsuz teşekkürler. Madencilerimiz, STK larımız, tüm ülkelerden insanlar koşarak geldi. Onlar orada, bizler burada her bir canımıza destek olmaya çalıştık. Her insan elinden ne geliyorsa onu yaptı bu bizi daha da güçlendirdi.

EN ÇOK NE ACITTI? EN ÇOK NE ÜZDÜ?  Diye sorsak anlatacak o kadar çok şey var ki...

Deprem , sel, tsunami, yangın doğadan gelen her şey kabulümüzdür.

Sorun bunun olması değil. Türkiye fay hatlarının içinde olan bir ülke bunların hepsi normal. Doğa kendi dengesini bir şekilde bulacaktır. Eğer doğanın normal düzeninde olduysa tabi ki!!!

Bir afet olur, gereği ne ise o yapılır.

 PEKİ SORUN NE ? Ölüme terk edilen insanlar, yaşanan bu afetin tüm boyutları ilk an itibariyle bilinmesine rağmen yaşatılanlar, yapılanlar, verilmeyen destekler, söylenen yalanlar, bekletmeler, beklemeler, engellemeler, çaresizliğin içinde yalnız bırakılan insanlar. Güvensiz ve yalnız hissettirilen her şey. Koordinasyonsuzluk, organizasyon eksikliği, bilim insanlarının susturulması, cehalete teslimiyet,her anlamda alınmayan tüm önlemler!!!

Biz bunları aslında hep yaşadık ve yaşatıldı...

Hemen aklıma tabi ki Marmaris yangınları geldi, dünyaya yardım çağrısı yapıldı diye ne olmuştu,  neler denmişti?  O zaman çaresizlikle insanlar kovalarla su taşıyıp, kazma kürekle orman yangınlarını söndürmeye çalışırken, yardım edilebilecek durumda olunmasına rağmen yardım edilmiyorken Global Help denildiği için o dönem dendi ki Türkiye bu kadar aciz mi, güçsüz mü? Hatta bunu yapanlar vatan haini ilan edildi. O çaresizce yanan orman yangınlarını hatırlayanlar var mı?  Çünkü onlarda bir can ve hayat. Onları kurtarmak istemek midir vatan hainliği?

Güçsüzlük, vatan hainliği nedir biliyor musunuz? Seni ayağa kaldıracak, her şeyi çözebilecek imkanların ve olanakların varken bunları, günler boyunca bir sebeple kullanmamak karşındakini, halkı, insanları iyice zor durumda bırakmaktır.Aynı şey İzmir depreminde de yaşandı.  Şimdi  4. Seviye üst düzey alarm verildiğinde Türkiye aciz mi oldu, güçsüz mü oldu,muhtaç mı oldu? Yoksa yardım,destek isteyen bir ülke mi oldu? Yardım istemek ne zaman acizlik ve güçsüzlük oluyor, bu nasıl bir kafadır diye sorarım size. Bunu hangi ülke istese hepimiz koşarız, ki bunu da yapıyoruz. Bu yüzden şimdi sen dön kendine bak, kendi hayatında da yardım, destek istemenin ne olduğu ile ilgili ne yapıyorsun nasıl yaşıyorsun bir düşün ve bu bilincini düzelt.

Türkiye hiç bir zaman aciz değil,güçsüz asla değil bunu herkes bilsin. Bunu dünya bilsin.Bu devlet TÜRKİYE CUMHURİYETİ dir ve her zaman güçlüdür.Her ne olursa olsun, küllerinden doğar dimdik ayağa kalkar. Her şeye yeniden başlar çok daha iyisini yaratır. Halkımız, gerçek Türkler, cesaretlidir, güçlüdür, merhametli ve yardımseverdir.Benim inancımda umudumda tam.

 Hükümetler ise gelir, gider. Hükümet demek Devlet demek değildir. Hükümetlerin kendi halkını aciz güçsüz çaresiz, yardımsız desteksiz bırakması asla kabul edilemeyecek bir durumdur. Buna, yapılanlara, yaşatılanlara destek verenler bir daha düşünsün. Unutma bunu, tekrar söylüyorum, hükümetler gelir, gider, geçidir. Diğer taraftan arşivler kalır. Kim ne dedi? Ne oldu, ne yaptı ? Bütün bunları her zaman hatırlayacağız. Bunlara da  bundan sonra asla  izin vermeyeceğiz. Ülkemiz yeniden ayağa kalkacak içindeki kendi düşmanlarını, vatan hainlerini, kendi çıkarları doğrultusunda vatanını, topraklarını satanları, yok etmeye çalışanları, hırsızları,yandaşları, ahlaksızları, din tüccarlarını, tecavüzcüleri, gerçek fetöcüleri içinden tek tek ayıklayacak, temizleyecek, bir güneş gibi yeniden doğacak.

Hangi parti, hangi siyasetçi , kurum, kişi, kim olursa olsun, kim kimin tarafında olursa olsun bu ülkeye zarar veren herkes bütün bu yaşananlardan,yapılanlardan sorumludur.

Yardım etmek isteyenler kadar yardımlara engel olmaya çalışanlar, yardımları durduranlar, sanki kendileri yardım ediyormuş gibi depreme siyaseti karıştırarak parti etiketlerini kolilere otobüslere yapıştıranlar, deprem bölgesinde siyaset yapanlar, 3 .günü bölgeye gidip mikrofon karşısına geçip yapılan tehditler, hakaretler, o ortamda bile gülen kendini göstermeye çalışan garip siyasetçiler,  işi ticarete döken devlet kurumları, canını canlarını kurtarmak için insanlar enkaz başında beklerken, yardım çığlıkları içindeyken,  arka planda yaşatılanlar, daha neler neler  yaşandı bunların hiç biri asla unutulmayacak !!! Her bir an mı acı dolu olur? Aynen öyle oldu...Unutmayacağız, unutturmayacağız da.

Sadece 11 il mi enkaz altında kaldı. İnsanlar, hayvanlar, ürünler, misafirler, turistler, Kıbrıs'ta ki voleybol takımındaki gencecik çocuklar, yeni doğan bebekler, aileler,dostlar, hayaller, yaşanan ve yaşanamayan hayatlar, anılar, mallar, mülkler, topraklar, binalar, şehirler ahlak, dürüstlük, adalet, liyakat, koordinasyonsuzluk, organizasyonsuzluk her şey enkaz altında kaldı.

BÜTÜN BUNLARLA BİRLİKTE KORKUDA ENKAZ ALTINDA KALDI ve ARTIK KORKU DUVARLARI YIKILDI!

ŞİMDİ YENİ BİR TÜRKİYE OLUŞACAK, YENİDEN BAŞLAYACAĞIZ.

2023 yılı için seçim olduğunda hep ne deniliyordu? Bu hükümet gittiğinde ardında kocaman bir enkaz bırakacak. Biz ekonomik yönden söylesek de bence yine de ağzımızdan çıkan sözlerimize dikkat edelim.

Bu yaşananlar için  1' den 10'a kadar bir rakam versen yaşadığın her bir duygu için vereceğin rakam kaç olur? Hadi bakalım..

Her duygu için 10 rakamı verilir mi? Verilir. Türkiye de yaşıyorsan verilir.

YAŞANAN ACI 10, KAYIP 10, ÜZÜNTÜ 10, ÇARESİZLİK 10, ÖFKE 10, KIZGINLIK 10, HÜZÜN 10

AMA KORKU 0, KOCAMAN BİR SIFIR...ARTIK BU ÜLKEDE KİM NE YAPARSA YAPSIN KORKU BİTTİ.

Bütün bunlarla birlikte bizi ayağa kaldırıp yeniden başlamamızı sağlayacak olan başka bir TÜRKİYE GERÇEĞİNDEKİ DUYGULARADA bakalım.

CESARET 10

YARDIM SEVERLİK 10

İNANÇ 10

UMUT 10

BİRLİK BERABERLİK 10

KENDİNİ,ÖZÜNÜ KİM OLDUĞUNU HATIRLAMAK  10

KENDİNE GÜVEN 10

DEĞİŞİM GÜCÜ 10

UYANIŞ 10

SESİNİ ÇIKARTMAK, YÜKSELTMEK 10

YAPILAN YANLIŞLARA DUR DEMEK 10

ÖZGÜRLÜK BİLİNCİ 10

HAKLARINI ARAMAK 10

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK RUHU 10

YENİDEN DOĞUŞ BİLİNCİ 10

ŞİMDİ  DEVLETİ OLUŞTURAN T.C HALKI OLARAK KARAKTERLİ, ŞEREFLİ, AHLAKLI, DÜRÜST,ADALETLİ, GÜVENİLİR, NASIL YAŞAMAK İSTEDİĞİNİ BİLEN ÖZGÜR RUHLU İNSANLARLA YENİDEN BAŞLIYORUZ TÜRKİYE'M ÜZERİNDEKİ ÖLÜ TOPRAĞINI ATTI, UYANDI VE BİZ BİRLİKTE YENİ BİR TÜRKİYE YARATIYORUZ. MAYAMIZ SEVGİ VE GÜVEN OLACAK. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK RUHUYLA YENİDEN IŞIKLA DOĞACAK.

Şimdi hükümetteki, meclisteki ülkemizi temsil eden her kişiye, yalan haberler yapan her basın mensubuna,her kuruma , hatta 200.000 kişi olan her trole bir sorum var. Buna herkes, her parti dahil.

6 ŞUBAT SAAT 04:17 DE YAŞANAN, SONRASINDA ARTÇI DENİLEN AMA BİNALARI YIKACAK KADAR GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE DEVAM EDEN BU DEPREMLERDE,O ENKAZLARIN ALTINDA SENİN ÇOCUĞUN,TORUNUN, ANAN, BABAN, DEDEN, NİNEN, AİLEN KALMIŞ OLSAYDI NELER YAPARDIN?

SEN KENDİN KALMIŞ OLSAYDIN NE YAPILMASINI İSTERDİN?

ÖNCE BU SORULARIN CEVAPLARINI VERİN, SONRA KONUŞALIM...

HELALLİK FALAN DA KİMSEDEN İSTEMEYİN!

Çünkü bu depremle ilgili yaşananların en minik haliyle özeti şudur.

'Ses varken ekip yoktu, ekip varken ekipman yoktu, ekipman varken ses yoktu'

Nereden baksan elinde kalan yüzyılın afeti değil, yüzyılın ihmalkarlığı yaşandı.

BUNDAN SONRA,

BU ÜLKEDEKİ HER İNSANI, HER İNSANIN YAŞADIĞI BİR ÜZÜNTÜYÜ, ACIYI  KENDİ ÇOCUĞUNA OLMUŞ  GİBİ GÖRECEK  VE BUNUN İÇİN HER İMKANI SEFERBER EDECEK,İMKAN YOKSA YARATACAK, VATANINI, HER MİLİM TOPRAĞINI, AĞACINI HAYVANINI AİLESİYMİŞ GİBİ GÖRÜP, AİLESİNİ KORUYUP KOLLAR GİBİ YAŞAYACAK  VİCDANLI, AHLAKLI, ADALETLİ, GÜVENİLİR,İYİ NİYETLİ,SAMİMİ, DÜRÜST, LİYAKAT SAHİBİ İNSANLAR ARTIK BU HÜKÜMET İÇİNDE YER ALACAK. BU SÖYLEDİKLERİM SADECE BAŞLANGIÇ CÜMLESİDİR.

DEĞİŞİMİN VE DÖNÜŞÜMÜN ZAMANI ŞİMDİDİR.

IŞIK VE SEVGİYLE, VİCDAN RAHATLIĞI İÇİNDE YAŞADIĞINIZ BİR MART AYI OLSUN.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar