Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Üçüncü büyük savaşa doğru mu?

Üçüncü büyük savaşa doğru mu?

Bir önceki yazımda yazdığım gibi önce Covid pandemisi, ardından Rusya’nın Ukrayna Savaşı’nı çıkartması dünyanın müesses nizamını (kurulu düzen) alt üst etti. Özellikle Ukrayna Savaşı’nda gördük ki NATO ve Avrasya blokları şiddetli bir çatışma içine girmişler. Ortadaki manzaraya baktığımızda anlaşılan  Ukrayna Savaşı’nda hangi blok galip gelirse dünyanın yeni düzenini o kuracak.

Başka bir olasılık daha var ki çok korkutucu. Ukrayna’da zemin kaybedip köşeye sıkıştığını hisseden Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in taktik nükleer silah kullanmaya karar vermesi. Bunu yaptığı taktirde Üçüncü Dünya Savaşı’nın patlak vermesi kaçınılmaz görünüyor.

Öte yandan NATO destekli Batı blokuna bakıyoruz. Fransa, İtalya, İngiltere, İsveç gibi ülkelerde aşırı sağ siyasi eğilimler giderek daha fazla güç kazanıyor. Örneğin İtalya’da Mussolini döneminden beri bir ilk yaşanıyor ve faşist bir kadın lider, Giorgia Meloni iktidarı ele geçiriyor. Geçtiğimiz Nisan ayında Fransa’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerini Emmanuel Macron aşırı sağcı Marine Le Pen’e karşı kıl payı farkla seçimleri kazanıyor. ABD’ye bakalım. NATO’nun lideri konumundaki ABD’de eski Cumhuriyetşi Başkan Donald Trump’a desteğin yeniden artmaya başladığı kamuoyu yoklamalarında görülüyor. O Trump ki Putin’in desteğiyle başkanlığa seçildiği suçlamaları ayyuka çıkmıştı.

NATO kanadında böyle bir gevşeme ve belirsizlik gözlenirken Avrasyacı blokta da homojen bir yapı görünmüyor. Örneğin Çin, Lideri Xi Jinping’in ağzından Ukrayna Savaşı’nın bir an önce bitirilmesi ve barışın tesis edilmesini istiyor.Petrol zengini Kazakistan’ın Devlet Başkanı Tokayev Ukrayna’nın Rus ordusu tarafından işgaline bir an önce son verilmesi çağırısı yapıyor. Hindidstan orta yolu izleyip yaşanan bilek güreşinde kimin galip geleceğini bekleme havasında.

Dünyadaki bu tabloya baktığımızda gerçekten bir üçüncü dünya savaşı çıkar mı, diye şüpheye düşebilirsiniz. Ancak savaşların hep belirsiz ortamlar sırasında çıktığını da unutmamak gerek.

“PUTİN SON ZAMANLARDA NÜKLEERİ AĞZINA ALMIYOR”

Krizin başat aktörü Putin’le ilgili spekülasyonlar da ardı ardına geliyor. Bir dönem Rusya Lideri’ne siyasi danışmanlık ve metin yazarlığı yapan Abbas Gallyamov Channel 24 televizyonuna verdiği demeçte şu çarpıcı tespitte bulundu:

“Rusya Eylül sonunda Ukrayna’ya ve bütün dünyaya nükleer silah kullanma şantajı yaptı. Ama artık nükleer tehdidinden vaz geçti gibi görünüyor.”

Gallyamov sözlerini şöyle sürdürdü:

“Putin Ukrayna’da dört önemli bölgenin Rus ordusu tarafından ele geçirilmesi üstüne nükleer silah kullanma tehdidinde bulundu. Ancak Lyman kentinin yeniden Ukrayna güçlerinin eline geçmesiyle nükleer silahtan bir daha hiç söz etmedi. Putin artık kendini olayların akışına bıraktı. Bundan sonra hiç bir şey yapamaz. O nedenle nükleer tehditlerin arkası kesildi.

“Ama hemen rahatlamayalım. Putin her an her şeyi yapabilir. Putin artık meşruiyetini gittikçe kaybediyor. Orduyla arasında ciddi bir ayrışma var. Ordu artık ondan hiç mi hiç hoşlanmıyor. Hatta şunu da söyleyebilirim. Rus ordusuna nükleer silah kullanma emrini verse onu dinlemeyeceklerdir. “

Kırım’ın yeniden Ukrayna kuvvetlerine geçmesi ihtimaline de dikkat çeken Gallyamov sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kırım’ı kaybetmesi siyasi kariyerinin sıfırlanması anlamına gelecektir. Böylece de tarihe yenilmiş bir siyasi lider olarak geçecektir. Bunu algıladığı anda da çaresizlik içinde, madem tarihe böyle geçeceğim batsın bu tarih, diyebilir.”

Anladığım kadarıyla Putin tam hezimete uğradığını hissederse, “Benden sonrası tufan,” kararıyla dünyayı ateşe boğabilir. En korkunç ihtimal de bu!

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar