Yasemin Mıstıkoğlu

Yasemin Mıstıkoğlu


Tarkan’ın ve Kraliçe Elizabeth’in karbon ayak izileri

Tarkan’ın ve Kraliçe Elizabeth’in karbon ayak izileri

 Geçen hafta en çok konuşulan iki konudan biri Tarkan’ın verdiği konser bir diğeri ise İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth’in hayatını kaybetmesi oldu. Her iki konuda da tartışmalar malum, devam edeceğe de benziyor ama bunlar benim değineceğim konular değil. Ben hiç kimsenin bakmadığı bir açıdan bakmak istiyorum bu iki olaya. Ne sağdan ne soldan, biraz daha yukarılardan Dünyayı ve Dünyayı saran atmosferi görebilecek bir yerden.

Konumuz; Tarkan konserinin ve önümüzdeki hafta yapılacak olan Kraliçe Elizabeth’in cenaze töreninin KARBON AYAK İZLERİ.

Günümüzün en önemli güvenlik sorunu İklim Krizi Dünyada gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli gündem maddelerinin başında geliyor artık. Ve dünyada küresel ısınma ve iklim değişikliği tehdidine karşı düşük karbonlu ekonomiye geçmeye yönelik adımlar atılıyor bu yönde çalışmalar yapılıyor. İşte bu çalışmalar ortaya KARBON AYAK İZİ diye bir kavram çıkarttı.

Karbon Ayak İzine geçmeden önce Karbondioksite kısaca değinelim. Dünyayı saran sera gazlarından bir tanesi Karbondioksit. Yerden yansıyan güneş ışınlarının atmosferden çıkma oranını azaltır, dolayısıyla yeryüzünün ısınmasında ve İklim Krizinde önemli bir paya sahiptir. Ve maalesef atmosferdeki karbondioksit oranı sürekli artıyor. Bilim insanlarına göre atmosferdeki karbondioksit oranının artışının temel nedeni insan kaynaklı faaliyetler. En büyük pay ise fosil yakıtların kullanımı nedeniyle enerji sektörüne ait. Eğer artış eğilimi devam ederse rekor sıcaklıklar, kuraklıklar, aşırı yağışlar ve seller dünyanın rutini hale gelecek, zaten de yaşıyoruz bu olayları sıklıkla. En yakın örnek Pakistan’da. Aşırı yağış sebebiyle ülkenin 3 de 1’i sular altında kaldı, 500 çocuk hayatını kaybetti.

İşte bu nedenle bu oranın artışı çok sıkı takip ediliyor uzmanlar tarafından. 63 yıldır, 1958 yılından beri Hawaii’deki Mauna Loa Gözlemevi’nde ölçümler yapılıyor. Ve en son ölçümlere göre atmosferdeki karbondioksit seviyesi 421 ppm’e ulaştı. Bu hiç iç açıcı bir rakam değil.

İklim Krizinin başlangıcı kabul edilen Sanayi Devrimi’nden önce, dünyanın karbondioksit seviyeleri 6 bin yıl boyunca yaklaşık 280 ppm’di . Bilim insanları tarafından kabul edilen “Güvenli” karbondioksit seviyesi ise 350 ppm. Yani 421 ppm ile dünya güvenliği aşmış gözüküyor.

Bu sözü edilen "ppm", İngilizcedeki "parts per million", yani "milyon parçacık içerisindeki oran" anlamına geliyor. Havadan 1 milyon parçacık aldığımızı düşünün. Bunlardan kaç tanesinin karbondioksit molekülü olduğunu belirtmek için bu "ppm" birimini kullanılıyor. Yani şu anda havadaki her 1 milyon parçacıktan 421 tanesi karbondioksit.

Bizler birçok faaliyetimizle karbondioksit salımına neden oluyoruz. Evde mutfağın ışığını açtığımızda, apartmanda asansör kullandığımızda, uçağa, trene, dolmuşa bindiğimizde kullandığımız yakıtlar karbondioksit ve diğer sera gazlarını yayan enerji kaynaklarına dayanıyor. İşte bu enerji kaynaklarını kullanarak ( kömür, doğalgaz, petrol) atmosferdeki karbondioksit miktarının artmasına neden oluyoruz. Bu da bizim KARBON AYAK İZİMİZ oluyor.

Kişilerin yaptığı eylemler, kurumların üretimleri veya herhangi bir faaliyet sonucunda oluşan toplam sera gazı salım miktarı KARBON AYAK İZİNİ belirlemektedir. Bir başka ifade ile tüketilen bir şeyin üretiminden son kullanıcıya kadar gelen sürede doğaya bırakılan sera gazlarının genel toplam içindeki oranıdır. Uzmanlar bu kavramı iklimsel değişim ölçüsü olarak adlandırırken şöyle bir sorun var ÖLÇÜLMESİ ASLA MÜMKÜN DEĞİL ANCAK ÖNGÖRÜLEBİLİR. Kişiler ve kurumlar karbon ayak izlerini hesaplamaya çalışarak, daha çevreci bir uygulama ile sera gazları artımına engel olmaya çalışıyorlar.

Ulaşımdan, televizyon izlemeye, futbol maçına gitmekten, muz yemeye, ayakkabı üretiminden, bilgisayar kullanmaya hatta telefonla mesaj atmak bile karbon ayak izi yaratıyor. Ve tüm bu aktivitelerin bir tahmini Karbon Ayak İzi değeri var. Örneğin; bir muz yemek; eğer bu muz bahçenizdeki ağaçtan ise 0 (sıfır), muz eğer ithal ise 80 gr karbon ayak izi yaratıyor.

Diyelim ki canınız kuru fasulye pilav çekti. Onun da bir karbon ayak izi var. Hemen hesaplamaya çalışalım.  O kuru fasulye pilav tabağımıza gelene kadar geçtiği her süreçte ortaya çıkan karbon o yemeği yiyecek olanın karbon ayak izini oluşturacak. Yani, fasulyenin ekimi, biçimi, fabrikaya ulaşımı, işlenmesi, paketlenmesi, markete ulaşması, tüketicinin eline geçmesi, eve ulaştıktan sonra pişirme sürecindeki, tüm bu aşamalarda ortaya çıkan karbondan söz etmek gerekiyor burada. Tarladaki traktörün harcadığı mazot, fabrikaya ulaşırken ki nakliyat kamyonunun mazotu, ürün işleme sırasında fabrikada kullanılan elektrik,  ürün paketlerinin imalatı sırasında harcanan elektrik, elektiriğin üretimi sırasında kullanılan kömür gibi bir çok parametreyi içeriyor. Aynı parametreleri pirinç için de sıralamak mümkün. Pirinç üretimi ayrıca ciddi bir Metan emisyonundan sorumlu.

Evet hiç kolay değil ama tükettiğiniz bir ürünün size ulaşana kadar olan hikayesini şöyle bir gözden geçirecek olursanız az çok sizler de hesaplayabilirsiniz KARBON AYAK İZLERİNİZİ. Her faaliyetin bir değeri var ve bu bilgiler kitaplarda, internet ortamında bulmak mümkün. Mike Berners-Lee “Her Şeyin Karbon Ayak İzi” kitabı bunlardan biri. Bilim insanları bu değerleri belirlerken bir de kişi başı yıllık karbondioksit hakkı tanımışlar biz tüketicilere. 5 ton karbondioksi. Bu miktarı geçmek iklim krizine katkı vermek anlamın geliyor. Yine bilim adamlarının söylediği şu; bireylerin karbon bütçesini hazırlayıp o bütçenin dışına çıkmaması gerekiyor Ki doğaya saldığımız karbon minimum olsun. Yeni bir araba almanın karbondioksit değerini bırakıyorum buraya değerlendirme sizin. Eğer bu araç sıradan alt segment bir araba ise 6 ton, ama sizin bütçeniz Land Rover Discovery bir araça yetiyorsa 35 ton. Yani yıllık hakkınızın 7 katı. Bütçeniz lüks bir araca yetebilir ama karbon bütçenizi çoktan aşmış oluyorsunuz.

Konunun başına dönersek, Tarkan’ın verdiği konserin KARBON AYAK İZİ ne olabilir? Onu tahmin etmeye çalışalım. Bu ancak tahmin olabilir zaten uzmanların belirttiği gibi kesinlikle ÖLÇÜLEBİLİR BİR DEĞER DEĞİL bu. Resmi bilgiler ile elbette daha net bir öngörü yapılabilir ancak şu an sadece kabataslak bir tahmin olacaktır yazdıklarım.

Konser alanı şöyle bir hatırlayacak olursak;

  • Havada Zeybek Dansı mizanseni ile hareket eden Skorsky Helikopterler geliyor gözümün önüne; yakıt kullanımı; 1 Milyon Tondan daha fazla karbondioksit salımı
  • Konser için 9 Tır malzeme; tırların ulaşımı için yine yakıt kullanımı; 1 milyon tondan fazla karbondioksit salımı
  • Artırılmış Gerçeklik Destekli İnteraktif  Şov; elektrik dolayısı ile  kömür kullanımı; 1 milyon tondan fazla karbondioksit salımı
  • 1300 m2 led ekrandan yansıtılması; 42 inç plazma ekranın 240 gr karbondioksit olduğunu bilirsek yine buna göre bir tahmin yapılabilir
  • 1200 parça ışığın kullanılması, Teknolojinin en üst seviyesi görsel şölen, konseri izleyen 250 yi aşkın gazetecinin konaklaması, ulaşım ve gıda tüketimi gibi gibi….bir çok parametre var.

Yani çok çok çok büyük bir KARBON AYAK İZİ.

Çok zor gibi gözüküyor ama kurumlar ve büyük faaliyetler için bu değeri hesaplayan profesyonel hizmet verenler var. Bazı kurumlar yapacağı etkinliğin yada üretimin KARBON AYAK İZİNİ hesaplatıp havaya salacağı sera gazı emisyonu kadar karbon nötr çalışması yapıyor; böylece dünyanın dengesini bozmamaya çalışıyorlar.

Bu konserin, bu kutlamanın sonuna kadar yapılması gerektiğini savunurken en başta KARBON AYAK İZİ hesaplanarak, KARBON NÖTR çalışmasının da yapılması görüşündeyim. Profesyonellerin mutlaka önerecekleri olacaktır ama  İklim krizine en büyük sebep hava yolu ulaşımı gösterilirken, Helikopterlerin Zeybek Dansının hiçbir manası olamaz. Harcanan elektrik, kömür tüketimi,  karbon salımı demek. O da sera gazlarının artması, dünyanın ısınmasına katkı vermek demek. O da çocuklarımıza yaşanamaz bir dünyaya bir adım daha yaklaşmak demek. Oradaki coşku o kadar muhteşemdi ki daha mütevazı olunarak da o görkemli konser yine yapılabilirdi. Burada karar vericilerin, ülke liderlerinin tavrı çok önemli.

Örneğin önümüzdeki hafta İngiltere’de müthiş bir kalabalık Kraliçe 2. Elizabeth’in cenaze töreni için bir araya gelecek. The Politico sitesinde yayınlanan cenazeye katılım koşulları Dünya liderleri tarafından tepki ile karşılansa da, istenen tüm şartlar daha az KARBON AYAK İZİ yaratma yönünde. 

  • Özel uçakla değil tarifeli uçak ile gelin
  • Zırhlı araçlarınızı getirmeyin
  • Helikopter kullanımı yapılmayacak
  • Liderler cenazeye otobüsle götürülecek

Taleplerin hepsi fosil yakıt kullanımına yönelik. Charles’ın kral olur olmaz ilk verdiği demeçlerden biri küresel ısınma ile mücadeleye yönelik olunca katılımcılardan istenilen şartların tesadüfü olmadığını düşünüyorum

İklim eylemlerinin en sesli savunucuları arasında yer alan Charles, Kasım ayında Glasgow'da düzenlenen uluslararası iklim görüşmelerine katılmış dünya liderlerine yönelik yaptığı konuşmada "Tüm hızla ve kararlı bir şekilde hareket etmeniz için,  Dünyanın gözleri ve umutları üzerinizde, çünkü zaman tükendi" demişti.

Bireylerin elbette yapacağı çok şey var İKLİM KRİZİNİN önlenmesinde, ancak karar alıcıların tavrı en önemlisi. İngiltere Sarayı, Belki de vicdani bir sorumluluk içinde, İklim Krizinin başlangıcı olarak kabul edilen sanayi devriminin İngiltere’de başlamış olması ve ayrıca İngiltere’nin sömürgesi olmuş başta Pakistan olmak üzere bir çok ülkenin şu anda krizin en ağır sonuçlarını yaşaması sebebi ile. Sebep ne olursa olsun, darısı bizim sarayın İKLİM KRİZİNİ önlemek için alacağı kararlara. 

telif


Yasemin Mıstıkoğlu Kimdir?

1992 yılında Anadolu Ajansı’nda başladığı gazetecilik kariyeri, ATV, STAR TV, NTV, KANAL D ve TRT de devam etti. Siyaset muhabirliği uzmanlık alanı.2012 yılında 2.derece tescilli bir Antakya konağını restore ederek, açtığı ÇİÇEKLİ KONAK adlı butik otel ile Kadın Girişimciler platformunda Sosyal Gİrişimci kimliği ile yer almaya başladı. 2019 yılında buğday konusunda yaptığı araştırmalar neticesinde KARAKTERLİ EKMEKLER markasını yaratarak, butik ekmek üretimi ve ekmek danışmanlığı yapmaya başladı.2021 yılında Ankara Gazeteciler Cemiyeti ve ayrıca İklim Haberciliği Ağı tarafından verilen eğitimlere katılarak, kariyerine İKLİM GAZETECİLİĞİ uzmanlığını ekledi. Antakya Tv YouTube kanalında iklim krizi ve iklim değişikliği haberleri yapıyor. Eş zamanlı olarak İklim Değişikliği ile ilgili bir okul projesi yürütüyor. Ana sınıfından Lise öğrencilerine kadar geniş bir yaş aralığına, çeşitli okul ve organizasyonlara giderek konunun önemi, sorunları ve çözümleri anlatan söyleşiler yapıyor.ÜYE OLDUĞU DERNEKLERKAGİDERANKARA GAZETECİLER CEMİYETİPARLAMENTO MUHABİRLERİ DRN.3E Ekoloji, Ekonomi, Enerji Araştırma İletişim ve Toplumsal ETki Drn..

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar