Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Taliban uluslararası meşruiyet arayışında

Taliban uluslararası meşruiyet arayışında

Günümüz dünyasında siyaset ve diplomasi gündemi hızla değişiyor. Bir gün bakıyorsunuz, Taliban yönetiminde Afgan halkının acıları gündemin en tepesine otururken ertesi gün Ukrayna savaşı bütün basın ve medyanın dilinde. Özellikle son aylarda Rusya’nın Ukrayna’yı işgali neredeyse öbür bütün dünya sorunlarını ikinci, üçüncü plana itti.

Mesleki deformasyon ya da ne derseniz deyin, bir haber gündemin en tepesine oturunca biz gazeteciler onun peşinde sürükleniyoruz. Bu nedenle de itiraf etmeliyim ki ben dahil hemen hepimiz Afganistan’da olan biteni beynimizin gerisine attık. Bunun farkına varır varmaz da ülkede son gelişmelere bir göz atayım dedim. Kimi haber sitelerini taradım. Görünen o ki Afganistan’da halkın desteği olmadan, silah zoruyla yönetimi ele geçiren Taliban zorlanıyor. Bir kere uluslararası arenada hemen hemen hiç desteği yok. Tek gelir kaynağı olan haşhaş ekimini yasaklamış. Şimdi bir meşruiyet arayışı içine girdiği haberlerini okuyorum. Bazı aracılarla Batı dünyasına güven vermeye çalışırken içi tamamıyla boşalmış olan devlet bürokrasisini yeniden toparlamaya çalışıyor. Ama ne fayda. Bu saatten sonra kimler, hangi kadrolarla bu hedefine ulaşmasına yardımcı olabilir?

Bunları düşünürken bağımsız Afganistan’ın ilk kralı Amanullah Han’ın yeğeni, gene bağımsız Afganistan’ın ilk Dışişleri Bakanı Mahmut Tarzi’nin torunu Ömer Tarzi’yi aradım. Ömer Tarzi ömrünü Afgan halkının sorunlarına çare bulmaya adamış bir kişilik. Kız çocukların eğitimine, bundan da öte karma eğitime  çok önem veriyor. Bu amaçla başkent Kabil’de Mahmut Tarzi Kültür Vakfı’nı kurmuş. Kayıt altında olması için Ömer Tarzi’yle görüşmemizi sorulu yanıtlı olarak yazıyorum. İyi okumalar:

  • Ömer bey, siz, “Afganistan artık bayrağı hapsedilmiş bir ülkedir,” diyorsunuz. Bunu neye dayanarak söylüyorsunuz?

Ö.T- Taliban yönetimi Afganistan’da silah zoruyla iktidarı ele geçirip bir takım tutarsız kararlar aldıktan, özellikle kadınlar ve kızlar üstünde korkunç baskılar kurduktan sonra bir de Cumhurbaşkanlığı sarayına girip kendi kafalarınca yeni bir bayrak icat ederek göndere çektiler. Ne tarihe ne geçmiş zamanlardaki başarılı yönetimlere ne ülkeye egemenlik kazandıran krallarına saygı duymadan “Artık bayrak bu” diretmesiyle işe başladılar.

Bir devlet yönetmek demek halkın istekleri, sosyal refahı ve ülkeyi uluslararası arenada saygılı bir seviyeye getirmek demektir. Ama şimdiye kadar bunların hiç biri yapılmadı.

  • Sizce ABD Afganistan’ı neden böylesine apar topar terk edip meydanı Taliban’a bıraktı?

Ö.T.- Benim gördüğüm tablo şu: Maalesef Afganistan bir çok yönden buradan yararlanmak isteyen ülke ve grupların elinde yaz-boz tahtasına döndü. ABD ve İngiltere Müslüman ülkelerde çok kolay anarşi yaratma becerisine sahipler. Hatta bu fırsatı finansal zenginliğe dönüştürmek için Müslüman ortakları da oluyor. Bundan istifade ile de ülkeyi kontrol altına almaktalar. İstedikleri tek şey kendi egoları için çalışan yöneticiler bulmak ve ülkeyi onlarla yönetmek.

  ABD VE İNGİLTERE İÇİN EN ETKİLİ SİLAH CEHALET

Bunda da en etkili silah cehalet. Hem yöneticisi hem de halkı cahil olan bir toplum onlar için bulunmaz bir nimet. İşte, Afganistan’daki oyun da evvelce söylediğim gibi “Yeni bir büyük oyun/The great game 2”yani büyük oyunun yeni versiyonu.

  • Peki, Taliban ilk başlarda halkı koruma projesiyle işe başlarken sonradan zalimliğe ve kaosa varan hatalara düşeceklerini hesap etmedi mi?

Ö.T.- Şu ya da bu şekilde istediklerini aldılar ve Afgan tarihini bir el hareketiyle çöpe atıp kendi tarihlerini yazmaya başladılar. Bunun için de en hassas noktadan kuvvet gösterisiyle güzelim bayrağımızı değiştirdiler.

- Ama Afganistan bayrağı uluslararası alanda hala resmi bayrak olarak tanınmıyor mu?

Ö.T.- Neyse ki tanınıyor. Öbürü Taliban bayrağı.

- Afganistan’daki bu kaos ortamı çocukları nasıl etkiledi? Çocuk yaştakiler arasında  uyuşturucu alışkanlığının giderek yaygınlaştığı söyleniyor.

Ö.T.- Önünü göremeyen, şiddet ve zorbalık içinde büyüyen, psikolojileri tamamıyla harap olmuş bir nesil çıktı ortaya. Üstelik bir eğitim kaosu ve diretmelerle kötü alışkanlıklara yönelen çocuklar oldu bunlar. Afyon tüketiminde önemli bir çocuk pazarı oluştu.

- Taliban yeni bir kararla haşhaş ekimini tümden yasakladı. Ekmeye devam edenlere şeriat hükümleri gereği ceza verilecek. Haşhaş ekiminin yasaklanması Afganistan’a ne getirir, ne götürür?

Ö.T- Haşhaş Afgan oligarkların kontrolünde uluslararası uyuşturucu kartellerinin finansmanıyla yapılır. Taliban, işgal öncesi bunların bazılarını kullanmıştı. Şimdi resmi hüviyeti gereği yasak getiriyor ama organize grupları da kullanıyor. Resmİ, gayri resmi afyon üretimi ve satışı Afganistan’ın en önemli geliridir. Onlarca yıldır olduğu gibi bir şekilde yeniden bir akış yolu belirlenir.

- Taliban sanki bir Afgan-İslam sentezi uygulama yolunda görünmüyor mu?

Ö.T.- Ülke yönetimlerinin milliyetçiliği körükleyerek totaliter rejimlere dönüşmesi bu tür işgal olaylarında çok işe yaradı. Taliban grubu da milliyetçiliği kendi portföyüne koyarak sömürme konusunda tecrübe kazanmaya çalışıyor.Çin ve Hindistan’la yakın işbirliklerine baktığımızda her iki ülkenin de otoriter milliyetçilikle giderek daha güçlendiklerini görüyoruz.

Rusya, Putin’in zaman zaman milliyetçiliği körüklemesiyle bir dizi kararlarını daha kolay uygular oldu. Bu sayede o ülkede de suça bulaşmış oligarklar akıl almaz büyüklükte servetlere sahip oldular.

  • Peki Taliban onlardan feyz alabilir mi sizce?

Ö.T.- Taliban, bu çok tecrübeli tek adamlar ve onların rejimlerine ayak uydurmakta çok zorlanacaktır. Ama elinde çok değerli yeraltı ve yer üstü kaynakları olduğundan sanırım daha hızlı gelişebilir.

Benim, bizim sorunumuz genelde bu değil. Sorun, devlet itibarı ve ona paralel vatandaşın sosyal refahı, ekonomik güçlenmesi, yeterliliğidir. Bence otoriteler, bu noktayı mümkün olduğunca by-pass ederek kendi egolarına yönelik çalışmaları hızlandırma arayışı içindedirler. Bu da insanca yaşama ölçeklerimizin bu ülkelerde daha bir zaman için kullanılmayacağı demektir.

  • Bir süre önceki bir söyleşinizde “Afgan esareti kabul etmez” demiştiniz. Hala öyle mi düşünüyorsunuz?

Ö.T.- Evet, öyle düşünüyorum. Ama o kadar çok baskı, zorluk ve tehdit altındalar ki şu andaki öncelikleri aile yaşamının devam ettirilmesidir. Ama eminim bir süre sonra bilinçli gruplar kurarak direnişe başlayacaklardır. Ancak ortalık toz duman içinde. Bu kaosu tetikleyen ülke politikaları o kadar değişken olmakta ki kimin ne yaptığı veya yapacağını kestirmek neredeyse olanaksız. Afganistan artık bayrağı hapsedilmiş bir ülkedir.

-  Son bir sorum olacak. Kabil Havaalanı’nı Türkiye ve Katar ortaklaşa işleteceklerdi. Ancak son aldığım haberlere göre havaalanını Katar tek başına işletiyormuş. Sizce bunun nasıl bir izahı olabilir?

Ö.T.-Kabil Havaalanı işletmesi Batı için de çok önemli. Türkiye’nin uyuşturucu trafiğindeki karnesi iyi olmadığından Katar, Batı’nın ve sanırım ABD’nin baskılarıyla tek başına işletici oldu. Bence bu konu Türkiye yönünden bitmiştir.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar