Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Safsata ya da seçme saçmalar

Safsata ya da seçme saçmalar

Lisedeyken en sevdiğim derslerin başında Mantık ve Felsefe gelirdi. Mantık dersinde özellikle ilgimi çeken “safsata” bölümü olmuştu. Neden mi? Nedenini yazımın ilerleyen kısımlarında okuyabilirsiniz.

“Safsata ya da İngilizcesiyle logical fallacy (Osmanlıca kıyas-ı batıl) bir düşünceyi ortaya koyarken ya da anlamaya çalışırken yapılan yanlış çıkarsamadır. Safsatalar ilk bakışta geçerli ve ikna edici görülebilen fakat yakından bakıldığında kendilerini ele veren sahte argümanlardır.” Kaynağım Wikipedia.

Safsata da tek değil. Örneğin mantık safsataları ya da Latincesiyle ad hominem, İlahi safsatalar gibi...

Geçen gün gazetelere göz atıyordum. Birinci sayfalarda gördüğüm bir başlık beni gülme krizine soktu. Başlık şöyle: “Danışman Saray’dan Bildirdi: En Solcu Lider Erdoğan’mış. ”Haberi birlikte okuyalım:

“Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum, Erdoğan’ı ‘sol ilkelere en uygun lider’, AKP’yi de ‘sol politikalara en uygun parti’ ilan etti.

“Sol ilkelere en uygun hareket eden liderin AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğunu ileri süren Uçum, ODA TV internet sitesine gönderdiği yazıda AKP’nin de sol politikalara en uygun parti olduğunu savundu.”

Uçum yazısında şunları kaydetti:

‘Günümüzde solun ayırt edici karakterlerine bakıldığında, anti-emperyalizm, yurtseverlik, darbe karşıtlığı, mültecilerin korunması, kadın hakları savunuculuğu, gençliğe sahip çıkılması, güçlü sosyal politikalar gibi temel sol yaklaşımlar üzerinden değerlendirildiğinde siyasi niteleme açısından olmasa dahi siyasi pratik bakımından sol ilkelere daha uygun hareket eden liderin Recep Tayyip Erdoğan , sol politikalara yakın olan partinin Ak Parti olduğu çok güçlü bir şekilde söylenebilir. “

Mehmet Uçum isimli bu zat Cumhurbaşkanı’nın baş hukuk danışmanı. Kendisini solcu olarak tarif ediyor. Hatta bir zamanlar Türkiye Komünist Partisi üyesi olduğunu söylüyor. “Solcu olmam Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilişkimizi etkilemiyor,” diyor.

Uçum’un yazısına dikkatle bakalım. Erdoğan ve AKP’nin anti-emperyalist olduğunu söylüyor. İyi de, o zaman dünyadaki en emperyalist devletlerden biri olan Rusya ve onun lideri Putin’le nedir bu yakın dostluk?

İkinci olarak, AKP ve Erdoğan en kadın hakları savunucularıymış. Peki o zaman adama sorarlar: En çok kadın cinayetleri AKP’nin bu 21 yıllık döneminde işlenmedi mi? Kadın ve insan haklarının savunucusu olan İstanbul Sözleşmesi’nden Türkiye’yi çıkaran yoksa benim babam mıydı?

Üçüncü olarak, gençlere sahip çıkılması. Hangi gençlere? Dindar ve kindar nesil olarak nitelediğiniz gençlere mi? Yoksa Türkiye’de hiçbir gelecek ve umut göremedikleri için binlercesi yurt dışına, Batılı ülkelere gitmeye uğraşan çocuklarımıza mı? Dördüncü olarak şunu sorayım: Güçlü sosyal politikalardan halka, ödedikleri vergilerden toplanan paralarla sadaka dağıtmayı mı anlıyorsunuz? Ya da şöyle bir soru aklıma geliyor: Çevre ve can güvenliğini göz ardı ederek bir takım maden arama ruhsatları vermeyi mi?

Ve beşinciye gelelim: Darbe karşıtıyız, diyebilirsiniz. Peki, o zaman sivil darbe mi, askeri darbe mi, ya da ikisi birden mi?

Benden Mehmet Uçum’a tavsiye. Erdoğan ve AKP solcuysa Sosyalist Enternasyonal’a üye olmak için baş vursunlar. Erdoğan hatta Sosyalist Enternasyonal’a başkan bile seçilebilir. Mantık dersinin safsata bölümünde “yaşanmış vaka” olarak okutulabilir. Bizde bu vakaya uygun bir söz vardır. Zırva tevil götürmez, derler.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar