Füsun Paşa

Füsun Paşa


Özür dilemek yaşatılanları iyileştirir mi?

Özür dilemek yaşatılanları iyileştirir mi?

İlişkiler yazı dizimiz tabi ki devam ediyor. Bu haftanın konusu başlıktan anlaşılacağı gibi bir yanılsama mıdır yoksa özür dilemek gerçekten şifa mıdır? Ne zaman,hangi durumlarda hangisi geçerli dersiniz?

Özür dileyince her şey geçiyor mu? Ben yanılmışım diyince karşı tarafın hissettiği duygular iyileşiyor mu? Kusura bakma diyince, kusurlarla açılan yaralar kapanıyor mu? Pardon diyince yaşatılanlar bitiyor mu? Beni affet, yanlış yaptım ve seni üzdüm diyince üzüntüler son mu buluyor? Yanlışlar doğru mu oluyor? Öfke ve kızgınlıklar,suçlamalar son mu buluyor? Vicdanlar rahat oluyor mu?

Bu kelimelerin altı üstü dolu olmazsa, insanlar ne yaptığının, ne yaşattığının farkına varmazsa, söylediği sözlerin, özrün sorumluluğunu alarak gereğini yapamazsa, sadece sözlerin ne anlamı var?

Yanlışlıkla yaşanan, yaşatılan bazı durumlar vardır. Bir de yanlış olduğunu, bunun sonucunda kendinin ve karşı tarafın çok üzüleceğini, büyük olaylar yaşayacağını bilmesine rağmen,kendine,  karşısındakine hatta ilişkisine zarar vereceğini bilerek yapılan seçimler vardır.   

Yolda birine çarparsın pardon, özür dilerim diyebilirsin çünkü yanlışlıkla olmuştur. Restoranda garson üzerine bir şey dökebilir, yanlışlıkla olmuştur. İnsanın bir anlık dalgınlığına gelir yemek çok tuzlu olabilir ya da yanabilir, bunların çözümleri vardır. Bazen aksilikler olur gitmen gereken yere geç kalırsın, insanları beklettiğin için özür dileyebilirsin. Randevunu özür dileyerek iptal etmek zorunda kalabilirsin.  Alışverişte yanlış bir hesaplama yapmış olabilirsin. Bu ve bunun gibi durumlar insan hayatında olabilir ve anlaşılabilir durumlardır.

Peki anlaşılamayan durumlar nedir?

Bilerek ve isteyerek yaşatılan durumlarda, yapılan özürler sizce her şeyi iyileştirebilir mi?

Şiddet uyguluyorsun, çocuğunun ya da eşinin yüzü bedeni  dağılmış durumda  ama sen özür dilerim, isteyerek olmadı, bir anda çok sinirlendim, diyebiliyorsun.

Aldatıyorsun,başka kişilerle ilişki yaşıyorsun, isteyerek olmadı şeytana uydum, çok sarhoştum. Özür dilerim, hata yaptım diyebiliyorsun. İkinci bir ilişkiyi bile isteye yaşıyorsun, ama kandırıldığını iddia edebiliyorsun.

Arkadaşın, dostun sana güvenerek seninle iş yapıyor onu kazıklıyorsun,belki dolandırıyorsun, yakalandığında özür dilerim diyebiliyorsun.

Saygısızca ve öfkeli konuşup, kalpleri kırdıktan sonra yanlışlıkla ağzımdan çıktı, ben öyle demek istemedim,üzgünüm, diyebiliyorsun.

Vereceğin zararı bilerek, yapman gerekenleri  erteleyip duruyorsun, bilerek ve isteyerek yapmayıp sonra  özür dileyebiliyorsun.

Sabahları sinir ve öfkeyle uyanıp tüm ailenin huzurunu kaçırıp, ortamı gerip, yarattığın mutsuzluktan sonra kusura bakmayın kötü bir gece geçirdim deme hakkını kendinde bulabiliyorsun.

Başkalarını korkutarak, tehdit ederek, enerjilerini çalarak, onları değersizleştirerek, yok sayarak yaşadığın bir ortamda kaybetme noktasına geldiğini anladığın an kusura bakma böyle yapmamalıydım diyebiliyorsun.

Taciz, tecavüz gibi olaylarda bile yanlışlıkla oldu deme hakkını kendinde görüp af dileyebileceğine inanabiliyorsun.

Bir ülkenin tüm değerlerini, sahip olduğu zenginliğini, geleceğini yok edip helallik isteyebiliyor ya da yanılmışız diyebiliyorsun.

Hata üstüne hata yapıp, beni affet diyebiliyorsun.

Ailenin parasını kumarda kaybedip,  affedin diyebiliyorsun. Çok sarhoşken araba kullanıp kaza yaptığında, bir canlının ölümüne sebep olduğunda bile özür, af dileyerek bu olayın kapanacağına inanabiliyorsun.

Yaşarken kimseyi umursamadığın ama ölüm döşeğinde, hayatında yaptığın yaşattığın her şey aklına gelip, beni affetsin diyeceğin insanları çağırıp helallik isteme hakkını da kendinde görebiliyorsun.

Özür dilerken bile başkalarını, durumları, olayları suçlayarak konuşma hakkının kendinde olduğunu düşünerek yaşayabiliyorsun.

İşte bütün bunlara hakkı olduğuna inanan, yaptığı her şeyin farkında olmasına rağmen yapmaya devam eden ne çok insan var tahmin bile edemezsiniz.

Peki sen bütün bunların içinde hangi durum ve roldesin? Neye neden izin verdiğinin ve neyi neden yaptığının ne kadar farkındasın?

Çocuklar hayatı bilmediği için hatalar yapabilir, deneyerek yanılarak öğrenebilirler. Onlardan her şeyin doğrusunu yapmayı isteyip, kendin bilinçli bir şekilde hatalar yaparak, yanlışlar içinde yaşayamazsın.  Tüm duygu ve durumları yönetebilecek bir insansın.Sen bir yetişkinde olsan tabi ki hata ve yanlışlar yapabilirsin ama bunların sorumluluğunu alarak bir bedel ödemen gerekiyorsa bundan da sadece özür dileyerek kaçamazsın.

İşin en ilginç yanı ne peki?

Özür dilendikten sonra her şeyin bir anda eskisi gibi iyi olacağına inanmak olabilir mi? Kırılan kalpler bir anda onarılır mı, bir anda eski haline dönebilir mi insan? Kırılan tabak eski haline dönebilir mi? Giden güven bir anda, bir özürle geri gelebilir mi? Güvensizlik bir özürle tamir edilebilir mi?

Diğer taraftan, yaptığı şeyin büyük bir hata olduğunu bilse de özür dilemek konusunda direnç gösteren o kadar çok insan var ki, çünkü onlar hep haklıdır. Karşısındaki kişide hep suçludur. Aslında psikoloji onlar için, kibirli der.

Özür dilemeyi bir alışkanlık haline getirip hep aynı şekilde yaşayan insanlarda vardır. Devamlı özür dilerler ama sözde olan bir özürdür. Bildiklerini okumaya devam ederler. Çünkü onlar öyle öğrendiler.Hata yaparsın, özür dilersin ve affedildiğine inanırsın, aynı hatayı yapmaya hatta dozunun arttırmaya devam edersin. Öyle ya madem affedildin, o zaman başka bir durumda yine affedileceksin.

Kim öğretiyor bunu?  Yine insanlar birbirine, ebeveynler çocuklarına öğretiyor.

Yaptığın hatanın, yanlışın gerçek anlamda farkına vararak özür dilemek  çok değerlidir. Bu özür gerçek anlamda yapıldığında tüm ilişkilerde şifa yaratır. Bir daha tekrarlanmaması için çaba gösterirsen özür dilemek bir anlam kazanır. Bazı insanlar tarafından özür dilemek , güçsüzlük ve zayıflık olarak görülse de, hakkıyla verilerek yapıldığında gerçek anlamda özgüvenli ve güçlü insanların yapabileceği bir eylemdir.

Özür, sırf kendi vicdanını rahatlatmak, suçluluk duygunu iyileştirmek, sevdiğin insanı kaybetmemek için yapılacak olan bir davranış değildir. Çok insan bir durum yaşandığında  hemen özür diler ama korkuyla yapar bunu. Aslında karşısındaki insan, onun hissettikleri  onun için o kadar önemli değildir. Ya o artık hayatında olmazsa korkusunun özrüdür.

O insana sor. Neden özür diliyorsun? de. Çünkü, seni seviyorum ve benim için değerlisin der ve hemen konuyu kapatmak ister. Sadece özür dilerse eskisi gibi olacağına inanır.Neden dilediğinin, nasıl bir durum yaşattığının, neye sebep olduğunun farkında bile değildir. Aslında bilmek  bile istemez.

Sen  her seferinde affedersen ve o özrü kabul edersen karşındaki insana ne öğretirsin?

Bana her şeyi yapma,yaşatma hakkını ve iznini sana veriyorum. Sen hatalar yap, yanlışlar yap ben o kadar yüce gönüllü bir insanım ki seni affedeceğim dersin. Acaba bu da biraz kibir olabilir mi? Ben çok güçlü bir insanım ve her şeyle baş edebilirim duygusu altına saklanan ama içten içe kırgınlık, kızgınlık, ve öfke yaratan bir durum olabilir mi?  Aslında kişisel sınırların olmadığı,ihlal edildiği ve buna izin verilen bir durumdur.

İlişkilerde hep yaşanan ve aslında gerçek olmayan bir durum var. İlişkiyi kaybetmemek için, huzur ve konfor alanı geri gelsin diye iç dünyanda hissetmediğin o  özürler dilenir, hatta affedildiğin düşünülür ama en ufak kavgada 10 sene önceki hikaye,  tekrar gündeme gelir. Sen affetmiştin hani, ben senden özür dilemiştim o konu kapanmıştı. Şimdi neden tekrar gündeme geldi diye şaşırır kalırsınız.

Bu durumu anlayabiliyor musunuz?

Özür dileyen, özür dilenen insan olmak. Dilenen özrü kabul etmek. Affedildin duygusunu yaşatmak. Affedildiğine inanmak.  Bütün bunları gerçek anlamda hakkını vererek yapabiliyorsanız yola bu insanlarla devam edin. Siz de korkuyla bu özürleri kabul ediyorsanız bu durumlar tekrar tekrar yaşanacak buna emin olun.

Özür dilenecek ve kabul edilecek durumlar var. Özür dilenen, kabul edilen ama bu insanla artık yol ayrımına gelinen durumlar var. Özür dilendikten sonra  ilişkide yaşanan kırılan bir kalbin onarılması için yapılacak olanlar var. Zaman ve sabrın olması gereken durumlar var.

Aslında şartlar, durumlar, kişiler, olaylar, yaşananlar, yaşatılanlar her şey özür ile ilgili değişkendir.

Sonuçta özür diledim bitti, vicdanımda rahat her şeyi onardım yok!

Ne yaptığının, neyi neden yaptığının, ne yaşattığının farkında olunması gereken hayatlar içindeyiz. Biz insanız bilmeden bir çok insanı kırabiliriz, üzebiliriz. Sonuçlarının ne olacağını bilerek, isteyerek yaptıklarımızın o davranışları bedeli ayrılıksa, kaybetmekse  bunun da sorumluluğunu almak gerekir. Affedilmediğiniz ya da özrünüz kabul edilmediği için kimseye kızamazsınız. Ben bunu kendime neden yaşattım? Karşımdaki kişiye, sevdiğimi düşündüğüm, beni seven insanlara bunu neden yapıyorum? sorusunu kendinize sorabilirsiniz.

Size yapılanlar ve yaşatılanlar için özür dilenmiyorsa da bırakın. Beklemeyi bırakın, özür istemeyi bırakın. Bununla birlikte kendinizle de yüzleşin. Ben bu insana ne öğrettim?Bana nasıl davranması gerektiği hakkını, bunu kendinde hak olarak görmesini ona neden verdim?

Neden sevdiğim insanlara, bana bu kadar fütursuzca davranma iznini veriyorum? sorusu yine kendinizle yüzleşmenizi sağlayacak sorulardır. Bunların cevaplarına ulaşın.

Hayatınızdaki insanlar sizin kum torbanız değil. Onlar sizin her şeyinize göz yummak zorunda değil. Kimse ama kimse sizin anne ve babanız değil.  Hayatı paylaştığınız insanlarla ilişkileriniz, iletişim şekliniz ailenizle yaşadığınız hayatın, oradaki alışkanlıkların devamı olmamalı. Aileler her şeye göz yumabilir. Aynısını hayatınızdaki herkesten beklemek, kendiniz dahil herkesi üzebilir. Çünkü birileri gün gelecek karşınıza çıkacak, belki de size haddini bil diyebilecektir.

Özür dilemeye gerek kalmadan saygı ve sevgiyle dolu yaşanabilecek hayatlar var.Belki kendinize böyle bir hayat inşa edebilirsiniz. 

Dürüst, açık, kararlı ve net bir duruş ve iletişim. Güven dolu olmak ve güvenilmenin hakkını vermek. Sevgi ve saygı dolu iletişim içinde yapıcı ve çözüm odaklı olmak. Birbirimizin değerine sahip çıkmak. İlişkilerde verilen emek ve hizmeti onurlandırmak. Alma verme dengesinde keyifle yaşamak. Herkesin birbirinin hakkına özen göstermesi. Kişisel alanlara saygı göstermek. Kendinin ve hayatının sorumluluğunu  almak. Bir ilişkinin gereğini yapabilmek. Kavga ve tartışmada bile düzgün iletişim içinde olmak. Bütün bunlara dikkat ederek yaşamak her insanın normali olabilir.

İşte bu yüzden izin verdiğiniz ve vermedikleriniz önemlidir. Sınırlarınızı net çizerek, dur! hayır! deme cesaretinde olmanız, ne istediğiniz, nasıl ilişkiler içinde olmayı seçtiğiniz kendinizi neye layik gördüğünüz, kendi değerinize sahip çıkıp çıkmadığınız kimlerle bu hayat yolculuğuna devam edeceğinizin kararlılığı çok önemlidir.

Belki bugün ve bu hafta sonu bugüne kadar sizi üzmesine, size kötü davranmasına, dengenizi bozmasına izin verdiğiniz kişiler için yeni bir yapılanmaya giderek yol arkadaşlarınızla ilişkilerinizi yeniden gözden geçirirsiniz.

Belki de esas olması gereken şey başkalarının sizden özür dilemesi değil de sizin kendinizden özür dilemenizdir.

Yaptıklarınız, yapmadıklarınız, izin verdikleriniz, vermedikleriniz, göz yumduklarınız ya da görmezden geldikleriniz, üstünü örttükleriniz, gibi yaparak yaşadığınız her an için,  kendinize söylediğiniz tüm yalanlar için, başkalarına yaşattığınız her şey için , enerjilerini çalarak onlara kendilerini  güçsüz ve kötü hissettirdiğiniz her durum için ve daha bir çok şey için kendinizden özür dilemek ve barışmak için, kendini bulma yolculuğuna çıkabilirsiniz. Bu ezber davranış modellerinizi değiştirmek için yeni değişim planları yapabilirsiniz. Bu size eminim çok iyi gelecektir.

Dilerim ki  hepimiz, yaşadığımız hayatları, bilinçli farkındalıkla, sevgi ve saygı dolu ilişkiler ve iletişim içinde, değer bilerek, değer vererek, özen göstererek yaşayalım.

Belki önümüzdeki hafta  özür dilemekle ilgili gerçek hikayeler gelir size.

Işık ve sevgiyle kalın, bu hayatın hakkını vererek yaşayanlardan olun.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar