Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


NATO’dan ağır gözdağı

NATO’dan ağır gözdağı

İsveç açıklarında Baltık Denizi’nin suları ısınıyor. Önemli bir amfibik tatbikat başladı. Tatbikatın başlangıcına ABD Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Mark Milley’in katılması amfibik harekatın önemini daha da artırdı gibi görünüyor.

Fransız Le Figaro gazetesinin “Milley Baltık’ta Washington’ın Kararlılığını İlan Etti” başlıklı haber-yorumuna göre NATO üyesi 14 ülkeden  kırk kadar savaş gemisi ABD Deniz Kuvvetleri’nin en önemli helikopter gemisi USS Kearsarge önderliğinde İsveç’le ortaklaşa “Baltops 22” adı verilen  deniz harekatına katılıyor. 17 Haziran’a kadar sürecek harekatın Ukrayna’yı işgal eden Rusya’ya ağır bir gözdağı olduğu konuşuluyor. Diplomatik gözlemcilere göre harekat bir anlamda Rusya’ya şöyle bir mesaj verme amacı taşıyor: “Cesaretin varsa gel, gemilerimizi vur. Bunu yaparsan misliyle karşılığını alırsın.”

Bu gözlemcilere göre ikinci mesaj da şu:”Finlandiya ve İsveç kesinlikle NATO’ya üye olacaktır.” Artık kim bu mesajı üstüne alınır, bilemem.

ABD Genel Kurmay Başkanı Milley, İsveç Başbakanı Magdalena Andersson’la düzenlediği ortak basın toplantısında  şunları söyledi:

“Bu tatbikatlarla gerek ABD gerekse de NATO için, Finlandiya ve İsveç’le dayanışma içinde olduğumuzu göstermemiz çok önemlidir. “

Milley sözlerine devamla şunları da ekledi:

“ABD donanmasının en önemli gemilerinden USS Kearsarge’la bu tatbikata katılıyor olmamız dünya düzeni ve büyük devletlerin canları istediklerinde küçük devletleri istila etmelerine kesinlikle karşı çıktığımızın bir göstergesidir. “Milley ayrıca önümüzdeki aylarda düzenlenecek tatbikatlara ABD’nin kesinlikle katılacağını da sözlerine ekledi.

Milley’nin bu sözlerine karşılık şimdi Ankara’nın alacağı tutum merakla bekleniyor. Malum, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya ve İsveç’in, Rusya tehdidinden korunmak için NATO üyeliğine baş vurmaları üzerine, bu iki ülkenin üyeliğini, PKK’ya destek verdikleri gerekçesiyle veto edeceğini açıklamıştı.

Şimdi gözler bu ay sonunda İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenecek NATO Zirvesi’ne çevrildi. Zirvede NATO’nun 2022 yılı için Stratejik Konsept Belgesi’nin kabul edilmesi bekleniyor. Öğrenildiğine göre NATO’nun bu belgesi ittifak üyesi bütün ülkelerin demokrasi ilkelerine bağlı olmalarını şart koşuyor.Eh, demokrasinin ilkeleri bellidir. Bunları ya içinize sindirir, üyesi olduğunuz ittifakta kalırsınız ya da sindiremezseniz ülkenizi zor duruma sokarsınız.

UKRAYNA BUĞDAYI TÜRKİYE’YE

Bütün bunlar olurken Ukrayna-Rusya hattında bir başka gelişme yaşanıyor. Gene Le Figaro gazeteside yayınlanan “Ukrayna Tahılı Türkiye’nin Pozisyonunu Zora Soktu” başlıklı haber-analize göre Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi bir açıklama yaparak Rusya’yı Ukrayna tahılını “çalıp” Kırım üstünden başka ülkelere, özellikle Türkiye’ye gönderdiğini ileri sürdü. Büyükelçi, bu sorunun çözümü için Ankara’nın yardımını istediklerini belirtti.

Haber şöyle devam ediyor:

“Gerçi Türkiye bir yandan Ukrayna’ya SİHA satarken bir yandan da Rusya’yla ilişkileri bozmamaya, bir denge sağlamaya çalışıyor. Çünkü Türkiye enerji ve buğday gereksinimini büyük ölçüde Rusya’dan sağlıyor.Öte yandan Ankara Rusya ve Ukrayna arasında moderatör rolü oynamayı sürdürmek istiyor. Dolayısıyla da Ukrayna tahılının bu ülkenin limanlarından ihraç edilebilmesinin formüllerini arıyor.”

Haber-analiz şu cümlelerle sürüyor:

“Rusya’ya yaptırım uygulamayı reddeden Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Batılı müttefiklerinin tepkisi artıyor. Bu tepkilerin artmasının bir nedeni Erdoğan’ın İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliklerini veto edeceğini açıklaması. Hatta ittifak içinde Rusya’nın eline oynamakla suçlanıyor. “

Bir yanda iç sorunlar, öte yanda Ukrayna-Rusya krizi, bir o yandan bir öbür yana savrulmak zor bir iş. İnce diplomasi gerektirir. Nitekim emekli Büyükelçi Namık Tan Ankara’nın Batı ittifakı içinde yer alırken bir yandan da Osmanlı’dan miras 300 yıllık Batı’ya dönük dış politikasına sırt çevirmek üzere olmasını ciddi biçimde tehlikeli buluyor. Diyor ki:

“Türkiye’nin Transatlantik camianın ortak savunma politikalarına, NATO üyeliği ve AB ile yakın ilişkiler çerçevesinde yapıcı katkılarda bulunmaya öncelik vermesi gerektiğini söylüyoruz.

“Türkiye’nin Batılılaşma süreci özgün anlayışla geliştirilerek devam ettirilmelidir. Türkiye bu bağlamda demokrasisini bir an önce ihya etmeli, temel hak ve özgürlükler alanında somut adımlar atmalı, Batı aidiyeti üstündeki soru işaretlerini gidermelidir. Bu, Türkiye’nin en öncelikli hedefi olmalıdır. İçinde bulunduğu siyasi ve ekonomik sıkışmışlıktan çıkması için başkaca seçeneği yoktur.”

Türkiye kimsenin babasının malı değildir. Bu ülke hepimizin. Kimseye danışmadan ülke geleceğini karartacak kararlar almaya tevessül edenler bunun bedelini çok ağır öderler. Daha ne diyeyim?

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar