İsak Nino Debehar

İsak Nino Debehar


Kartal ve ahtapotun mücadelesi!

Kartal ve ahtapotun mücadelesi!

Muhalif için makalemi yazmak üzere klavyenin başına oturduğumda beni derinden üzen bir haber düştü gündeme. Türk sinemasının efsanevi ismi Kartal Tibet vefat etmişti…

Suat Yalaz’ın yarattığı kara yağız delikanlı Karaoğlan ile tanındı beyaz perdede önce. Doğrusu Yalaz’ın yarattığı çizgi roman kahramanına sima olarak çok da benziyordu. 

Sonra Türk çizgi roman karakterlerinden, Sezgin Burak’ın yarattığı Tarkan rolünü başarıyla üstlendi. Yanından hiç ayrılmayan kurdu ve kurt başlı keskin kılıcıyla yenilmez bir savaşçıydı. Doğrusu bu rolde de inanılmaz bir başarı sağladı ve sinema severlerin kalplerinde taht kurdu. 

Oyunculukla yetinmedi elbette. Hababam Sınıfı, Tosun Paşa gibi hakikaten unutulmaz filmlerin yönetmenliğini üstlendi. Süper Baba gibi çok izlenen dizilerle de televizyon dünyasına damgasını vurdu. Kısacası hemen herkesin hayatında olan bir isimdi.

Benim için ise ayrı bir yeri vardır Kartal Tibet isminin. Çünkü 1971’de gösterime giren Viking Kanı filminin bazı çekimlerine canlı olarak şahitlik ettim. Daha doğrusu, “ettik” diyeyim, çünkü sevgili eşim de yanımdaydı.

Efendim, Vikinglerle Türkleri karşı karşıya getiren bu filmin en önemli sahnesi Bodrum Kalesi önünde, deniz kenarında çekilmişti. Meşhur ahtapot sahnesi sinema tarihimizde kült olmuştur dersem pek de abartmış olmam herhalde!..



Neyse, tatil için eşimle Bodrum’daydık. Kale civarında gezinirken meraklı bir kalabalığın toplandığını gördük. Meraklandık biz de gittik. İşte o zaman Kartal Tibet’i etiyle, kanıyla canlı bir şekilde yakından gördük. Tarkan kostümlerini giymiş, sahilden denize uzanan minik bir iskelede kurulan düzeneğe, elleri ve ayakları bağlanmış, çaresiz bir şekilde duruyordu. Çaresiz diyorum çünkü denizde de dev bir ahtapot belirmişti. Senaryoya göre o ahtapot, daha önceki ikramlardan olacak insan etinin tadına alışmıştı. 

Tabii ki ölümsüz Tarkan’ımız bu badireyi de atlattı. Vahşi ahtapotu amansız bir mücadeleden sonra yenmişti.
İşin aslı, filmdeki Vikinglerle İstanbul-İzmir feribotunda beraber yolculuk etmiştik, iyi mi? Bizim uzaktan turist sandığımız sarı ya da kızıl saçlı grup meğer filmin oyuncu ve figüranlarıymış!.. Bilahare aynı grubu Bodrum Kalesi’nin hemen önündeki denizin kenarında Tarkan ile savaşmalarını ve onu esir almalarını izleyince anladık durumu. 

Bodrum’da kaldığımız sürece çekimleri, provaları izledik eşimle. Birçok aksiliğe de tanık olduk. Misal ahtapot sahnesi… Deniz kenarındaki savaşta düşmana karşı müthiş dövüşen Tarkan, sayı üstünlüğü nedeniyle esir düşmekten kurtulamamıştı. Sonra onu yakalayıp deniz kenarında bağladılar. Ama senkronizasyon iyi çalışmadı ve dev ahtapot bir türlü istenilen düzeyde şişirilemediği için sönük kaldı. Çekimler aksadı haliyle. Rejisörün öfkesi hâlâ gözlerimin önünde… 

Tabii bu tür tarihi filmlerde gördüğümüz küçük ayrıntılar da gözümüzden kaçmadı. Vikingleri canlandıran bazı figüranlar kol saatlerini çıkarmayı unutmuştu mesela. Dayanamadım, tam uyarmaya gidiyordum ki eşim kolumdan tuttu ve karışmamamı istedi. Eh! O sırada eşimi dinlememek Tarkan’ın şerrinden daha büyük bir tehlike olurdu!.. Çünkü henüz 6 aylık evliydik ve bu riske giremezdim!...

Bu vesile ile sevgili Kartal Tibet’i huzurunuzda anmış oldum. Kendisine Rahmet sevenlerine sabır diliyorum.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar