Füsun Paşa

Füsun Paşa


İyi hissetmeye ihtiyacımız var!

İyi hissetmeye ihtiyacımız var!

İyi hissedecek durumumuz mu var? diyebilirsiniz. İyi hissedecek ne oldu ki diyebilirsiniz. Şaka mı yapıyorsun,yaşananları, olanları, başımıza gelenleri  görmüyor musun? Bunun içinde nasıl iyi hissedeceğiz? Her gün başka bir kaos, sinir bozucu bir ortam içindeyiz diyebilirsiniz.

Ben de diyorum ki, bu kaosun, ekonomik ,sosyal her anlamda yaşanan tüm krizlerin, felaketlerin kurbanı olmamak için, şu an yaşanan her şeyi, yaşatılan her durumu yönetebilmek için, kendi iç gücümüze odaklanmamız  gerek.Yaşam enerjimizi yükselterek kendimize iyi bakmamız gerek. 

Çünkü eğer sen, ben, biz,  bu durumu yönetemezsek bunun kurbanı oluruz. Yönetilen oluruz. Korkunun, öfkenin, kızgınlığın içinde kurban rolünü üstlendiğinde de çok kolay manipüle edilebilen olursun. Manipüle edildiğinde de yanlış, hatalı kararlar içinde kaybolursun. Bu yüzden iyi hissedecek şekilde yaşamayı kendine öğretmen gerek.Sen ne kadar dengeni koruyarak, gücüne, yapabileceklerine odaklanarak yaşarsan her şeyi çok daha net görüp, ayırt etme özelliğinle farkındalıkla yaşar, başkalarının oyununa gelmezsin diyorum.

Ne yaşadığının, sana ne yapıldığının farkında olmak için kendine ve hayata, olan her şeye uyanman gerek. Yapılanları, yaşatılanları içeriden değil, dışarıdan bakabilecek durumda olacaksın ki sağlıklı kararlar verebileceksin ancak o zaman yapman gerekeni yapabileceksin diyorum.

Sadece son zamanlarda yaşanan durumlar mı bize bir kaos yaşattı sanıyorsun? Bu sadece 21 yılın en ağır bedeli oldu. İnsanlara yapılan bir çağrı gibi, sesini yükselterek avazı çıktığı kadar bağıran,  gemi batıyor diye haykıran bir durumun içindeyiz.  Her şeyin bir başlangıcı vardır. Her hikayede olduğu gibi giriş, gelişme ve sonuç vardır. Ülkemiz olarak konuşursak 21 yıllık hikayenin sonuna geldik.

İyi hissetmeyi ret edenlere sözüm,  sen kendini bir cezalandırma alanında tutmak için savaşıyorsan, batan gemide kalmak istiyorsan, kendi hayatında buna devam edebilirsin. Hayat senin.  Kendini seçenlerden, umutları olan insanlardan uzak dur.Sen batarken yanına yandaş aramayı bırak.

 Her zaman olduğu gibi yazdıklarıma bütünsel bakın. Kendi hayatlarınızdan bakın. Ben bunu kendi hayatımda nerede, hangi alanda yapıyorum? diye bakın.

Tüm dünyanın hayat şartlarını değiştiren pandemi döneminden yeni çıktık. Etkileri hala daha devam ederken, üzerine 11 ilimizde yaşanan depremin, arkasından gelen sellerin yaralarını sarmaya çalışıyoruz. Her gün, her an insan hayatını etkileyen olayların, söylenen sözlerin, yapılanların etkisinde kalınıyor.Üzüntü, acı, kayıplar, korku ve öfkeyle dolu her insanın kendi içinde yaşadığı bir durum var. Birçok insan gülmeyi unuttuk, yaşam sevincimiz gitti diyor. Kimi, içinde kalarak, kimi, dışarıdan görerek bu duygular içinde büyük iniş çıkışlar yaşıyor. Bireysel yaşanan sorunların üzerine bütün bu yaşananlar herkesi daha da zorladı.  Senelerdir artarak devam eden ekonomik ve sosyal krizlerin üzerine yaşanan bütün bu travmatik olayların iyileşmesi zaman alacak. Bütün bunların üzerine birde önümüzde seçimler var.Bu yüzden güçlenmeliyiz. Yorgunuz deme lüksümüz yok.

 Türkiye için bir dönüm noktası. Manipülasyona çok açık bir dönemdeyiz. İnsanlar zaten sabır ve tahammül sınırlarını çoktan aşmış durumda, yaşam enerjileri düşük ve belirsizlik içinde kendilerini güvensiz hissediyorlar. Tam bir denge durumuna ihtiyacımız var. Ne depremi seçimlere, ne de seçimleri insanların cehalet içindeki bakış açılarına kurban edebiliriz. Böyle bir vurdumduymazlık içinde kimse olamaz. Hayat içinde her şeyin dengelenmesi gerekir. Planlı, düzenli, koordineli bir şekilde birlikte hareket etmemiz gerekir.

Bu tip kaos dönemlerinde dengenin tam ve mutlak bir şekilde sağlanabilmesi için her insan kendi içinde nasıl iyi hissedeceğini  bilmek ve bunun için harekete geçmek durumunda. Önce kendi üzerinde, hayatında, çevresinde nasıl yaşam enerjisini yüksek tutabilecekse ne gerekiyorsa onu yapmalı. Sonra bu tip dönemlerde  insana en iyi gelen şey ise, yardımlaşma ve dayanışma içinde kalarak, ülkemizin özellikle deprem ve  sel yaşanan bölgeleri için ne yapabileceğine odaklanmalı. Bunun da sürdürülebilir yollarını aramalı. Bunun içinde gücünü toplamalı ve yorulsa bile ayağa kalkmak için kendi motivasyonunu yaratmalı.

Peki iyi hissetmek için nasıl adımlar atacağız?

Öncelikle birileri ( kişi, para, lider vs) gelsin beni kurtarsın demeyi sonlandıracağız. Bu oyuna asla girmeyin. Her insanda olan yaratıcı özelliğinizi kullanmaya başlayabilirsiniz. Ben şu an hayatımda ne yaratmak istiyorum? Bunun için hangi adımları atacağım? Soruları başlangıç noktanız olsun.

Burada en çok dikkat etmeniz gereken şey umudunuzu, yaşam enerjinizi,gücünüzü, inancınızı kimsenin çalmasına yok etmesine izin vermeyin. Çok dikkatli ve her şeyin farkında olun.

Sizi dinlemeyenlere, sabit fikirli insanlara bir şey anlatmayı bırakın. Buna devam ederseniz yaşam enerjinizi çalarlar. Sizi tüketerek, sizden beslenirler ve  kendilerini güçlendirirler.

Dedim ya manipülasyona çok açık bir dönemdeyiz. Bu yüzden hayatınızın, varlığınızın yönetimini elinize alın. Toparlanın.

Enerjinizi bozan, çalan, tüketen hayatınızda sizi manipüle eden insanlara gönül rahatlığıyla DUR deyin.Yakınınızdaysa bu kişiler ya uzaklaşın, ya uzaklaştırın ya da dengenizi koruyarak durumları yönetin. Bu hayatınızın her noktası için geçerli. Yoksa buna izin vermeye devam ederseniz o kişi yaptığının, yaşattığının doğru olduğunu düşünerek aynı şekilde sana, herkese,  aynı bilinçle davranmaya devam edecek. Ama sen onu bir şekilde durdurursan sonra bir kaç kişi daha senin gibi davranırsa işte o zaman duracak, o da değişmek zorunda kalacak.  Bu durumu siyaset dünyasında da, ailevi ve sosyal gruplar içinde de  çokça görüyoruz.

Bunu kendi aile ve çevrenizde sevdiğiniz insanlar yapıyorsa sözlerin gücünü kullanın. İyi hissedeceğiniz şekilde kendinizi ifade edin. İyi hissedeceğiniz ne varsa onu yapan olun.

Seni seviyorum, benim için değerlisin. Fakat bana bu şekilde davranmaya devam edersen buna izin vermeyeceğim. Beni yormana, üzmene, bana kendimi kötü,suçlu değersiz hissettirmene izin vermiyorum. Belki ilişkiye bir ara vermek, bitirmek ya da bu sözleri söyleyip düşünmesi için uzaklaşmak. O alanı terk etmek hepsi bir çözüm olabilir.  Burada karar sizin. Ne yapmak istiyorsanız, içinizden ne geliyorsa onu yapın ama asla kimsenin sizi yormasına, üzmesine, öfkelendirmesine, enerjinizi çalmasına izin vermeyin.

Şunu bilin ve hep aklınızda tutun ki her insan, ailesi, çevresi tarafından kabul edilmek ister. Sen yaşadıklarını görmezden gelirsen, susarsan,seni tüketen yoran şeylere izin verirsen  o kişi aynı şekilde davranmaya devam eder. Dur dersen, izin vermezsen, kabul edilmek için belki o da kendi içinde değişime izin verir. Çünkü her insanın  ret edilmek, dışlanmak, istenmemek, sevilmemek, kaybetmek  gibi korkuları çoktur. Maalesef ki buna maruz kalan kişiler sadece kendileri bu korkuları yaşıyor gibi davranır.

Sen de zaten bu yüzden hayır,dur demeyi bırakmadın mı? Her şeye evet diyen sen, sana iyi gelmeyen olumsuz hayat hikayelerinde hangi amaçla başkalarıyla uyum sağlamaya çalışıyorsun? ya da neden sessiz kalıyorsun?  Bence bu soruların cevabını iyi düşün. Ama bil ki aynı cevap, karşısı içinde geçerli. Sadece farklı yöntemlerle bunu yaşıyorsunuz. Sen susarak, o öfkeyle üste çıkarak bunu yapıyor. İki tarafta aslında aynı korkunun esiri altında.

Kim olduğunuzun, nasıl bir hayat yaşamak istediğinizin farkında olun. Hangi korkuların sizi yönettiğinin farkında olun.

Kendinize böyle durumlarda şu soruları sorabilirsiniz.

Şu an ne yapmak istiyorum? Şu an ne hissediyorum? Beni bu alanda tutan ne? Neyi bırakamıyorum? Buradaki bahanem ne? Neye tutunuyorum? Ne olmasından endişe ediyorum ve korkuyorum?

 Bu korkularım olmasa nasıl hissederdim? O zaman ne yapardım? Şu an ne olmasını istiyorum?

Cevaplar senin yol haritan olacak. İç dünyanın istekleri o cevapların olacak. Ya korkularının üstüne çıkacaksın, isteklerin için harekete geçeceksin  ya da bunların kurbanı olarak yaşayacaksın.

Bil ki bir korku ve endişe seni yönetiyorsa, sen o alanda, o enerji frekansında takılı kalmışsın. Değiştir bunu. Değiştirmelisin, çünkü o frekansta, yaşamak istediğin hayal ettiğin hayat için yaptığın seçimler, atacağın adımlar hepsi korku enerji titreşimiyle olacağından, seni yerinde sayan, istekleri gerçekleşmeyen bir insan haline getirecek. Kurban gibi ne istesem olmuyor oyununa düşeceksin. Çık bu oyundan. Sen ne istersen yaratabilecek bir insansın. Sadece kendini iyi hissedeceğin bir noktaya yükseltmen gerek.

Daha önceki yazılarımda yazdığım gibi imgelemeyaparak yaşamak istediğin hayattaki kendini görüp, o alandaki hissettiğin duygulara odaklanırsan, oradaki kendini en iyi versiyonuyla yaratıp, görüp o alandaki kendinden keyif alarak en az 21 saniye o enerjide  kalabilirsen işte zaman enerji titreşimin ve frekansın değişmeye, korkunun üstüne çıkmaya başlayacak. Bu yüzden bulunduğun alandan çıkabilmen için sen ne istiyorsun? sorusunu sorarız. Ne istediğini söylemeye başladığında her şey değişmeye başlar. Tabi ki istemediklerini değil olmasını istediklerini söyleyeceksin.Buna hizmet edecek şekilde duygu, düşünce ve davranışlarınla isteklerini desteklersen, kendini, hayatını yeniden iyi hissedeceğin şekilde yaratabilirsin.

Kendini bulursan, kendini tanırsan önce kendi hayatını değiştirebilir, iyileştirebilir ülkemiz içinde ne gerekiyorsa onu yapabilecek cesarette ve kararlılıkta olabilirsin.

Bu dönem her insanın, kendine, hayatına, duygularına, hissettiklerine özen göstermesi gerekir.

İlişkilerine, iletişim şekillerine, sözlerine, davranışlarına dikkat etmesi gerekir.

Kendinin yaşadıklarının farkında olması ve ne istediğini bilmek için, ona iyi gelen şeyleri ,iyi gelecek hayat şeklini bulması gerekir.

Duygularını ve hayatını yöneterek, içsel bir denge merkezinden hareket etmesi gerekir.

Bedensel, ruhsal, zihinsel  denge içinde kalarak kendini yenileyebilmesi için farklı yöntemler bulması gerekir. Sana ne iyi geliyor? Bunun için ne yapacaksın? Bedenine, ruhuna, zihnine nasıl hizmet etmek istiyorsun? Çocukların gibi düşün kendini.  Onlara ne verirsen iyi hissederler? Kendine iyi davranmak için, şefkatle kendini sarıp sarmalamak için neyi bekliyorsun ki? Şimdi başla!

İyi hissettikçe, iyi hissettirmeye başlarız. Mutlu oldukça herkes mutlu olsun isteriz. Aşık olan insanlar gibi düşünün. Enerji olumlu yönde yükseldikçe, güzel ve yapıcı olan çözüm odaklı durumlarla eşzamanlı yaşanmaya başlanır. Bu yüzden iyi hissetmenin, enerjinizi yükseltmenin yollarını aramalısınız.

Peki başka nelere dikkat etmemiz gerekir?

Mantığını kullanarak, olaylara bütünsel bakarak, duygularının lideri olarak, çözüm odaklı yaşanması gerekir.

Sabit fikirlilikten çıkıp sonsuz olasılıkların olduğunu bilerek sakince hareket etmek gerek.

Enerjisini temiz ve yüksek tutarak,odak noktasını yaşamak istediği hayata yönlendirmesi gerek.

Negatiflikten, kavgalardan, çatışmalardan, dedikodulardan, yalanlardan,enerjinizi çalan her şeyden uzak durulması gerek. Buna neden olan insan, kurum, olay her ne varsa, bunların etkisi altında kalmamak için gerektiği gibi kararlı bir duruşla, cesaretle,  karşılarında net olmak gerek. Ancak kendinin ve  yaşanan durumun farkında olan insanlar bu olumsuz durumlara izin vermez.

Bütün bunların ışığında sen kimlerdensin? Hangi davranışlar içinde nasıl yaşıyorsun? Kendini ve başkalarını düşüren misin, enerji emici misin yoksa insanların enerjilerini yükseltenlerden misin?

Aslında bütün bu söylediklerimin hepsi bir enerji, bir titreşim ve evrende bir frekans oluşturuyor. Tıpkı radyo frekansı gibi, dinlemek istediğiniz bir şarkı ya da habere ulaşmak için aradığınız kanal olarak düşünün.

 Telefonunuzdan yayılan  sinyaller gibide düşünebilirsiniz. Birisini telefonda arıyorsunuz. Bazen aradığın kişiye ulaşabiliyorsun bazen ulaşamıyorsun. Bazen hatlar kopuk oluyor, bazen telefon kapalı oluyor. Belki de sen ulaşılamaz oluyorsun.

Sonuçta her duygun, düşünce ve davranışın hayat içinde bir kanala bağlanarak bir  enerji titreşimi oluşturuyor. Bunun hangi kanal olduğu, yayının parazitli olması ya da net olması tamamen sana bağlı.

Şunu bil ki, sen hangi düşüncedeysen o enerji titreşiminde olan hikayeleri kendine yaşatacaksın.  O frekanstaki kişiler hayatına gelecek. Hangi duygudaysan o kanaldan beslenecek ve kanaldaki olasılıklar senin karşına çıkacak.

Yani olumsuz bir şeyler yaşıyorsan kendinin ve nerede olduğunun farkında ol. İhtiyacın olan değişimi başlat.

Nikola Tesla demiş ki, 'Eğer evrenin sırlarını keşfetmek isterseniz enerji,frekans ve titreşim bağlamında düşünün.'  

İşte şimdi kendinle ilgili bir çok karar verebilirsin.

Sen ne yapmak, nasıl yaşamak, ne olmak, kim olmak istiyorsun? Kendine, çevrene, hayata, ülkene nasıl bir enerji titreşimi yaymak, nasıl sonuçlar almak istiyorsun?

Hayatında nasıl insanların olmasına yer vereceksin?
Neye dur neye hayır diyeceksin? Neye izin verecek neye vermeyeceksin?

Kendini iyi hissedeceğin, sana iyi gelen neler yapacaksın?

Kendine iyi davran güzel insan. En güzel hayatı yaşama hakkını kendine ver ve bunun için ne gerekiyorsa onu yap. Sen bunun için adımlar attıkça yaydığın enerji çevreni değiştirecek, bu kişiler çoğaldıkça ülkemiz, ülkemizin enerjisi değiştikçe dünyamız değişecek.

İYİ HİSSETMEYE İHTİYACIMIZ VAR.BİRBİRİMİZE İHTİYACIMIZ VAR.

Bu farkındalıkla yaşa. Işık ve sevgiyle kalın, kendinizle ve hayatla barış içinde yola devam edin.

Yolda görüşmek üzere.

telif

Makale Yorumları

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar