Prof. Dr. Ahmet Özer

Prof. Dr. Ahmet Özer


İstanbul için deprem hazırlığı

İstanbul için deprem hazırlığı

Bazen bir musibet bin nasihate bedeldir. Kahraman Maraş Pazarcık ve Elbistan Merkezli, 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerin on ilimizde yarattığı felaket içimizi yaktı. Ancak bu deprem gösterdi ki böyle giderse İstanbul’da da büyük bir felaket yaşayabiliriz. Çünkü burada yaşanan deprem 10 il ve büyük bir coğrafya genelinde 13 milyon insanın yaşadığı yerde gerçekleşirken İstanbul’da beklenen (7,5 şiddetindeki) deprem bunun iki katına yakın bir nüfusun yaşadığı bir devasa kentte ve üstelik oradaki alanın onda biri kadar dar bir alanda yoğunluğun çok yüksek olduğu İstanbul’da yaşanacak. Benzer trajedilerle karşılaşmamak için devlet, hükümet ve yerel yönetimler el ele vererek bugünden tedbir almak gerekir. Aksi taktirde yarın çok geç olabilir.

Bu işin her bakımdan amiral gemisi İstanbul Büyükşehir Belediyesidir. Çalışmalar şimdiden başlatılmalıdır. İktidarın işi yavaştan alması eleştirilmeli ama halk asla umutsuzluğa sevk edilmemelidir. 88 bin İstanbul Belediyesi çalışanı bu ruhla motive edilmeli ve bu inançla çalışmalıdır. 

ŞİMDİ SIRA YERİN ÜSTÜNDE

İstanbul depremiyle ilgili yerin altı ile ilgili söylenmesi gereken her şey söylendi. Şimdi sıra yerin üstünde yapılacaklarda. Yani deprem olduktan sonra meydana geleceklerle ilgili ne yapacağımızda sıra. Yer bilimcileri söylediklerini söylediler şimdi sıra sosyal bilimcilerde, sosyologlarda; onlar da konuşmalı.

Deprem bir doğa olayıdır, kendinden içkin felaket değildir, felaketi yaratan insandır. Ne hazin ki felaketten kurtulmak isteyen de gene aynı insandır. Kendi felaketini hazırlayan insanı bu kısır döngüden çıkarmak başta sorumluluk sahibi sosyal devletin sonra da etkin yerel yönetimlerindir. Ne ki bu gün ortada sorumluluk duyan bir iktidar olmadığından görevin büyük kısmı yerel yönetimlerin omuzlarındadır.

DEPREM ÖLDÜRMEZ BİNA ÖLDÜRÜR!

Deprem öldürmez bina öldürür sözü doğru bir sözdür. Çünkü asıl felakete neden olan, insan yapımı binalar ve o binaların altında kalıp can veren insanların yarattığı trajedidir. Örneğin bundan birkaç sene önce Tunceli Pülümür’de 6 şiddetinde bir deprem oldu ama kimsenin burnu kanamadı. Çünkü orada kimse yoktu. Kimsenin olmadığı yerde felaket de olmuyor, anacak İstanbul gibi çok kimsenin olduğu yerde felaketin boyutları da o denli büyük olacaktır!

İstanbul’da yaşayan insanların felakete uğramadan yaşaması için üç İstanbul daha gerekir. Çünkü bugün 5-10 bin kişinin yaşaması gereken yerde 45-50 bin kişi yaşıyor. 5-6 milyonun yaşaması gereken İstanbul’da resmi rakamlara göre 16 milyon gayrı resmi verilere göre 20 milyon insan yaşıyor. Bu demektir ki yaşanacak felaketin boyutu da o denli büyük olacak! Bu takdirde yaşayacağımız felaketin boyutlarını kendi ellerimizle dört kat daha artırmış bulunuyoruz. Geriye tek çözüm kalıyor, tedbiri de dört kat artırmak.

Tedbirleri de hızlı, etkili ve sonuç alıcı olacak şekilde dört kat daha artırmalıyız ki topyekûn enkazın altında kalmayalım. İstanbul Büyükşehir Belediyemizin yürüttüğü önemli çalışmalar vardır. Buna ilaveten depreme yönelik, imara yönelik ve aksiyona yönelik çalışmalar olmak üzere üç çalışmanın başlatılması yerinde olacak diye düşünüyorum.

A- HAZIRLIK ÇALIŞMALARI

Bu noktada senkronize bir biçimde evvel emirde dört toplantı yapılabilir:

1-Yer Bilimleri Toplantısı

2-Sosyal Bilimler Toplantısı

3-Kurtarma Çalışmaları Toplantısı

4-İyileştirme ve Yeniden İnşa Toplantısı

B- İMARA DAİR ÇALIŞMALAR

İktidarın yıllardır ölçüp biçmeden İmar Barışı adı altında kaçak yapılar için çıkardığı imar afları depremin boyutlarında çarpan etkisi yapacak niteliktedir. O yüzden henüz imara açılmamış yerleri şimdilik imara açmamak bir tedbir olabilir, bu çerçevede yeni imar izinleri ikinci bir emre kadar durdurulabilir, kentsel dönüşümün olacağı yerlerde fazla kat verilmeyebilir.

C- YAPILARIN DENETİMİ

Belli aralıklarla Çevre Şehircilik Bakanlığı ekipleri ve Belediyemiz ve ilçe belediyelerin ekipleri koordineli denetimler yapmalı. Depremin ne zaman olacağını bilmiyoruz, ama ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Denetim ve hazırlık çok önemli. İyi yapılmış denetimler ve önceden hazırlıklı olmak, hayat kurtarır. Depremi önleyemeyiz ama depremle baş edebiliriz.

D- SORUNLU BİNALAR

2000 yılı öncesi yapılmış binaların risk tahlili yapılmalı, yıkılması gerekenler derhal yıkılmalı, dayanıksız olanlar ivedilikle güçlendirilmeli ya da dönüştürülmeli. Büyükşehir Belediye Başkanı Sn. İmamoğlu 90 bin sorunlu binanın olduğunu söylüyor. Bu rakam Maraş depreminde yıkılan binaların iki katı kadardır.

E- ALT YAPI

Deprem zamanı özellikle telekomünikasyon altyapısı devre dışı kalırsa büyük kaos yaşanır. Elektrik ağı, doğal gaz şebekesi, içme suyu şebekesi, kanalizasyon, yollar, köprüler gibi kilit yerlerin zarar görmesi halinde yapılacaklar şimdiden belirlenmelidir.

F- DEPREM ANI EĞİTİMİ

Deprem anında ne yapılması gerektiği ve nasıl davranılması gerektiği konusunda şimdiden yoğun eğitimler verilmeli. Yeni nesil deprem anında panik olmadan davranmayı öğrenmeli. Ev içi düzenleme çalışmaları (Ör. Mobilya sabitlenmesi vb.) şimdiden yapılmalıdır.

G- TOPLANMA ALANLARI

Deprem sonrası belirlenen toplanma alanlarına ulaşılması zorlaşacaktır. Bu zorluğun nasıl aşılacağı şimdiden çalışılmalı. Zira deprem zamanı herkes kendi derdine düşecektir. Oysa şimdiden kim ne zaman, nasıl, nerde olacak, belli olmalıdır.

H- DOĞAL AFET KONTEYNERLERİ

Doğal afet konteynerleri depremde can kurtarır. Öncelikle yarlılara ev sahipliği yapar, sonrasında depremzedelere yaşam alanı sunar. Bu konteynerlerin yerleri belirlenmeli ve şimdiden yapılarak hazır hale getirilmelidir. Deprem sonrası insani yardım, ilaç ve temin yerleri olarak işlev görmelidir.

İ- TAHLİYE

Deprem sonrası milyonlar kenti terk etmeye çalışacaktır. Kurtarma ve yeniden inşaya yardımcı olacak bu süreç iyi organize edilmezse büyük sorun olur. O yüzden, kara, deniz, hava ve demiryolu ile memleketlerine ya da 1. ve 2. Destek İllerine gidecek olanları önceden belirlenmiş tahliye merkezlerine taşımak ve oradan gidecekleri yerlere göndermek büyük önem taşımaktadır.

J- KURTARMA ÇALIŞMALARI

Ve en önemli huşulardan olan kurtarma çalışmaları AFAD ve AKOM koordinasyonu ile nasıl yürütülecek bugünden çeşitli demonstrasyonlar ve tatbikatlarla gerçekleştirilmeli. Unutulmamalı ki o an geldiğinde her an can demek olacaktır.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar