Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Fransız tarihçi ve Rusya uzmanı Alexander Adler: Putin’e karşı saray darbesi yolda

Fransız tarihçi ve Rusya uzmanı Alexander Adler: Putin’e karşı saray darbesi yolda

Ünlü Fransız tarihçi ve Rusya uzmanı Alexandre Adler, Ukrayna savaşı ve Rusya’nın durumuyla ilgili olarak Belçika’nın Le Soir gazetesinde yayımlanan demecinde Rus lider Vladimir Putin’in önümüzdeki haziranda en yakın üç adamı tarafından darbeyle devrileceğini öngörüyor.Yahudi kökenli  Fransız tarihçi ayrıca çcukluğunu bir yetimhanede geçiren Putin’in “ezik” bir kişiliğe sahip olduğuna, bu ezikliğin verdiği hırsla inanılmaz otoriter bir kişiliğe dönüştüğüne dikkat çekiyor. Putin’in geçmişiyle ilgili bilgi verirken geleceği konusunda da dikkat çekici öngörülerde bulunuyor. Rus liderin Parkinson hastası olduğunun, günde on tane ilaçla ayakta durabildiğinin altını çiziyor.

Dünyada bu tür otoriter liderleri yakından izleme şansımız olduğu için Putin hakkındaki  bu değerlendirme beni fazlasıyla ilgilendirdi. Ezik kişiliklerini ört bas etmek için çevresindekilere inanılmaz baskılar yapan ama kendinden daha güçlüsünü gördüğünde de yaltaklanmaya varan davranışlarda bulunan liderleri yakından tanıma şansımız oldu. Her neyse... Biz Adler’in bu ilginç öngörüleri ve verdiği bilgilere dönelim.

Adler söyleşinin bir yerinde diyor ki:

“Putin’in bir çok adamı onu iktidardan devirmek için doğru zamanı bekliyor. Zamanı gelince Putin’i devirmeye hazırlar. Bunların başında Rusya Dış İstihbarat Örgütü SVR’nin direktörü Sergey Narişkin, Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Rusya’nın Vatikan (dikkatinizi çekerim) Büyükelçisi Aleksander Avdeev var. Narişkin büyük olasılıkla Putin’in yerine geçecek. Putin daha önce, Rusya’nın “hayalet katiller grubu” Wagner’e Narişkin’i öldürme emrini vermiş ancak Narişkin bu tuzaktan kıl payı farkla kurtulmuştu.”

Adler söyleşinin bir yerinde de Putin’in sağlık durumuyla ilgili şöyle konuşuyor:

“Putin’de Parkinson hastalığı var. Yakın adamları , sağlık sorunlarını gerekçe göstererek onu Haziran’da iktidardan devirecekler. Zaten Rus halkı arasında Ukrayna savaşı ve öldürülen binlerce insan yüzünden Putin’e karşı tepkiler giderek artıyor. Putin günde on tane ilaç alıyor. Çok iyi doktorlar tarafından tedavi ediliyor. Kamuoyu önüne çıktığı zaman hiç bir hastalık belirtisi göstermiyor; elleri bile titremiyor. “

Adler sözlerine daha sonra şöyle devam ediyor:

“Putin, yakın adamlarının kendisine darbe hazırlığında olduğunu herhalde hesap ediyordur. Öte yandan Savunma Bakanı Şoygu, Putin’in aksine Ukrayna savaşında kesinlikle nükleer silah kullanmaya karşı. Bunun Ukrayna savaşını küresel bir savaş haline dönüştüreceğini biliyor. “

Adler. Putin’in geçmişini de şöyle anlatıyor:

“Putin iki dahinin oğlu. Ama bu iki dahinin oğlu ilerleyen zamanlarda kıskanç, kendinden üstün olanlara  özenen bir kişiliğe dönüştü. Hep kendini olduğundan daha güçlü göstermeye çalışıyor. Eksikliklerini bildiği için de çılgınlığa varan  öfke nöbetleri geçiriyor. “

Putin’in aile geçmişiyle ilgili bilgi veren Adler bundan sonra şunları anlatıyor:

“Putin’in biyolojik babası, Stalin döneminde karşı casusluk teşkilatının yüksek rütbeli bir görevlisi olan yahudi asıllı Broveman’dı. Çok da yararlı görevler yapmıştı. Ancak Stalin’in yahudi kıyımı siyasetinin kurbanlarından biri olarak tutuklandı. Stalin 1953’te ölünce serbest bırakıldı ancak sonra yeniden tutuklanarak 20 yıl hapse mahkum oldu. Oğlu küçük Vladimir ortada kalınca yetimhaneye verildi.

“Derken 1956’da Vladimir’in talihi döndü. O zamanki Sovyet istihbarat örgütü KGB’nin Doğu Avrupa ülkeleri sorumlusu Yuri Andropov (1982-84 arası Sovyet lideri) çok iyi tanıdığı ve sevdiği Broveman’ın oğlunu yetimhaneden çıkarıp bir dostu tarafından evlat edinmesini sağladı. Bu dost Vladimir Vladimiroviç Putin’di. Andropov bunu yapmasına rağmen gözünü küçük Vladimir’den hiç ayırmadı. Onun KGB içindeki görevleri ve  siyasi kariyerinde hep yardımcı oldu.”

Söyleşi bundan sonra daha da ilginçleşiyor. Adler diyor ki:

“Bir buçuk yıl kadar önce Batılı ve Rus çevrelerde Putin’in Parkinson hastası olduğu haberleri yayıldı. Haberin doğru olup olmadığını araştıran bilgisayar şifre kırma uzmanları iz sürüp haberin Kremlin’den kaynaklandığını ortaya çıkardı. İşte o zaman Putin’in beyni kısa devre yaptı. Tepesi fena atmıştı. Birilerinin Rusya’da artık tek adam değil, kolektif liderlik arayışı içine girdiklerini anlamıştı. Aslında Ruslar Stalin’in ölümünden sonra hep tek adam rejimine kuşkuyla bakmışlar ve tek adamı devirmeye çalışmışlardır. Kruşçev’in başına gelen de budur. “

Adler Kremlin içinde kimlerin Putin’in Parkinson hastası olduğu haberini sızdırdığının ortaya çıkmadığını ancak bunlardan birisinin Savunma Bakanı Sergey Şoygu olabileceğine dikkat çekiyor. Ve şöyle devam ediyor:

“Şoygu Moğol asıllı. Putin’in Moskova’yla Pekin arasında ittifak sayılabilecek bir anlaşmayı dayatmasından son derece rahatsız. Çünkü bu Sibirya’yı ekonomik ve siyasi olarak neredeyse Çin’in sömürgesi haline getiriyor. Oysa Şoygu Batı’yla ittifaktan yana. Batı’yla ittifakın Rusya’yı kurtaracak tek yol olduğunu düşünüyor. “

Adler’in Ukrayna savaşıyla ilgili Putin’in marifetleriyle ilgili sözleri de çok göz açıcı:

“Savaş başlamadan önce Putin hem uluslararası topluma hem de (Kremlin’deki) ‘akil adamlar’ grubuna yalan söyledi. Yani Rusya’nın Donbas bölgesindeki gücünü gösterdikten sonra savaş olmayacağını temin etti. Ama öyle yapmadı. Bastırdıkça bastırdı. Böylece becerdiği darbeyle ki bu bir darbedir, Ukrayna’ya elinden geldiği kadar kötülük yapmaya girişti. Bunun yanı sıra da iktidarına baş kaldıranlara ders vermek için de bu kötülüklerini Moskova’ya yaydı. Bunları yaparken de kamuoyu önünde, televizyonlarda kendini haklı çıkarmaya çalışıyor. Bunlar, kendini bütün Rusya’nın çarı olarak gören bir  paranoyak ve megalomanın davranışları. “

Adler söyleşinin sonunda Putin’in Ukrayna’da tam anlamıyla hezimete uğrayacağına da işaret ediyor. Adler’in Putin’le ilgili değerlendirmeleri bence boyundan büyük işlere kalkışan, ezik, paranoyak ve megaloman  bütün siyasilere ders niteliğinde. Putin’in manevi babası da Sovyetler Birliği’nin iki yıl liderliğini yaptıktan sonra bilinmeyen bir nedenden ölmüştü. Anropov’dan önceki Sovyet lideri Leonid Brejnev de bir Ekim ayında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’yu ziyaretinde Hazar Denizi’ne nazır “Prezident Aparat”ın (devlet başkanlığı misafirhanesi) geniş balkonunda  otururken zatürrie olup hayatını kaybetmişti. Hani ne derler? Kılavuzu karga olanın burnu...

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar