Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


“Co’luk yapmak”

“Co’luk yapmak”

Bugünkü yazıma gene geçmişte yaşadığım bir olaya dönerek başlamak istiyorum. Haziran 2010’da tam Mavi Marmara gemisi olayı patlak verdiği sırada Antalya’daki bir toplantıda dönemin AKP Eskişehir milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı Murat Mercan’la karşılaşmıştım. Mercan bugün Türkiye’nin Washington Büyükelçisi. TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanlığı döneminde diplomasiyi o kadar iyi öğrenmiş olmalı ki Washington Büyükelçiliği’ne atanarak taltif edildi.

Murat Mercan’a, Mavi Marmara gemisine binmeye hazırlanırken son anda vaz geşmesinin nedenini soruyorum. Aldığım cevap:”Ben de Mavi Marmara gemisinde oılacaktım. Ama son anda vaz geçtim. AKP’deki kimliğimle orada bulunmam doğru olmaz diye düşündüm.”

Bu sefer Mercan’a, kendisinden başka hangi AKP milletvekillerinin gemiye binme kararında olduklarını ama son anda vaz geçtiklerini soruyorum. Mercan’ın yanıtı:”Söylemem. Bu sadece beni ilgilendirdiği için kendimle ilgili size bu bilgiyi verdim.” “İyi de neden o gemiye binmek istediler?” diye üsteleyince Mercan beni çok şaşırtan şu sözleri söylüyor: “Biz zaman zaman kolejde Co’luk yapardık (Co’luk yapmak ne demekse?Herhalde kovboyluk anlamına geliyor). Bu da öyle. Bir Co’luk yapalım dedik. Ama sonra vaz geçtik.” Dikkatinizi çekerim. O dönem Başbakan Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı da Ahmet Davutoğlu.

Mavi Marmara gemisi olayıyla ilgili hafızaları tazeleyelim. İHH İnsani Yardım Vakfı ve Özgür Gazze Hareketi Mayıs 2010’da Gazze’ye insani yardım için Akdeniz’e çıkmış, ancak İsrail’den 70-80 deniz mili açıktaki uluslararası sularda 31 Mayıs 2010’da İsrail savunma kuvvetlerinin müdahalesiyle karşılaşmıştı. Olay, İHH aktivistlerinden bir kısmının öldürülmesi, bir kısmının yaralanması ve filonun yolcularıyla birlikte İsrail tarafından rehin alınmasıyla sonuçlanmıştı. Murat Mercan’ın “Bir Co’luk yapmak istediğini” söylediği olay işte buydu. Bugüne dönersek...

Hamas örgütünün Gazze’den İsrail’e düzenlediği saldırının ardından İsrail topyekun savaş ilan ederek bölgeyi kan gölüne çevirdi. Hala cevap arayan soru,  dünyanın en sofistike istihbarat örgütü olarak bilinen MOSSAD’ın Hamas saldırısından nasıl olup da önceden haberdar olmadığı. Bu konuşulurken Mısır’dan, ardından da ABD’den bu esrarengiz soruya açıklık getirildi. Mısırlı bir istihbarat yetkilisi, “Hamas konusunda İsrail’i uyarmıştık,”dedi. Bunun hemen  ardından ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Michael McCaul şöyle bir açıklama yaptı:”Mısır’ın İsraillileri üç gün önce uyardığını biliyoruz.”

Allah Allah. Bu ne demek şimdi? Burada iki şık var. Ya İsrail tarafı Mısır’dan gelen bu uyarıyı hiç ciddiye almadı ki bu tutum MOSSAD dahil İsrail’deki istihbarat birimlerinin nasıl bir rehavet içine düştüklerini gösterir. İkinci şık ise İsrail’in bilerek ve isteyerek Hamas saldırısına göz yumarak yüzlerce İsraillinin öldürülmesine yeşil ışık yaktığı. Daha açık söylemek gerekirse, Gazze’de başını fena halde ağrıtan terör örgütü Hamas’ı tepelemek ve iktidarını korumak uğruna  kendi vatandaşlarının canını hiçe saydığı.Savaş böyle bir şey. Gerekirse kendi vatandaşlarınızı bilerek, isteyerek feda edebiliyorsunuz.

İsrail, yaklaşık bir haftadır Gazze’yi sürekli bombalıyor. Bölgeye kara harekatı başlatıp bütün Gazze Şeridi’ni dümdüz etmeyi amaçladığı haberleri var. Son aylarda koltuğu ciddi biçimde sarsıntıda olan İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’nun şimdilik Pirrus Zaferi kazandığı, ancak orta vadede yaptıklarının hesabını vereceği konuşuluyor. Zaten şimdiden İsrail’in en etkili gazetelerinden Haaretz Netanyahu’ya, vatandaşlarını bilerek ateşe attığı suçlamasıyla sert bir kampanya başlattı. Yakın bir gelecekte Netanyahu ve hükümetine İsrail kamuoyundan çok daha sert tepkiler gelmesinin beklendiği alınan haberler arasında.

NETANYAHU’NUN BÖL VE YÖNET STRATEJİSİ

 Fransız Liberation gazetesi çok önemli bir habere imza attı. Habere göre 7 Ekim’deki Hamas saldırısından sonra sosyal medyada dolaşan mesajlarda Netanyahu’nun 2019’da söylediği bazı sözlere yer veriliyor. Buna göre Netanyahu, İsrail’in burnunun dibinde bir Filistin devletinin kurulmasını engellemek için Katar’a Hamas’a parasal yardım yapmasını söylemiş.

Bu sosyal medya hesaplarına göre Netanyahu tam olarak şu sözleri telaffuz etmiş:” Bir Filistin devleti kurulmasını önlemek isteyen herkes Hamas’ı destekleyerek bu örgüte parasal yardım yapmalıdır. Bu, stratejimizin bir parçasıdır.”

Bu sosyal medya mesajlarında yer alan bilgileri Haaretz gazetesi doğrular nitelikte haber yaptı. Gazeteye göre Netanyahu bu sözleri Mart 2019’da Likud Partisi üyelerinin katıldığı bir toplantıda dile getirdi.

Öte yandan Maariv gazetesine konuşan İsrailli eski bakanlardan Haim Ramon da toplantıda Netanyahu’nun söylediklerini doğrulayarak, “Amaç Gazze ve Batı Şeria’da yaşayan Filistinlerin birleşmelerini engellemekti,” dedi. Yani, Filistin devletinin kurulmasını engellerim, Filistin halkını böler ve yönetirim, mantığı.

Öte yandan eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın baş danışmanı Feyzi İşbaşaran X hesabından (eski twitter) bir anısını paylaştı. İşbaşaran’ın mesajı şöyle:

“Netanyahu’nun daveti üzerine İsrail’e gittik. Merhum Mesut Yılmaz’ın 3. Başbakanlık dönemiydi. Netanyahu da bir yıllık Başbakandı.

“İl gün resmi görüşmeler yapıldı. Toplantıdan sonra Ramallah’a geçerek merhum Yasser Arafat’la görüştük. Görüşmede Mahmud Abbas da vardı.

“Yasser Arafat İsrailin Gazze’yi Filistin’e iade ettiğini ama bölgenin perişan olduğunu anlattı. Arafat, İsrail’in , Amerika, Avrupa ve Türkiye’nin bize gönderdiği yardım paralarını ödemeyi durdurduğunu, geciktirdiğini anlattı (Yardımlar, İsrail’de açılan banka hesabına yatırılıyor).

“Netanyahu, Yasser Arafat’la görüşmemizi merak etmiş olsa gerek Mesut Yılmaz’ı evine yemeğe davet etti. Netanyahu’nun evine yemeğe gittik. Mesut yılmaz yemekte , Yasser Arafat’ın sıkıntılarını anlattı ve izin vrirseniz Gazze’nin alt yapı ve konut sorununa Türkiye olarak yardımcı olmak istiyoruz, dedi.

“Netanyahu: Yardım paralarının ödenmesinde sorun var mı bilmiyorum. Konuşacağım ama Hamas’ın da bankalarda hesabı var. Biz onlara yardım ediyoruz. Siz de yardımda bulunabilirsiniz.

“Mesut Yılmaz: Bizim Amerika, Avrupa ülkeleri gibi Türkiye olarak muhatabımız Filistin Devleti ve Yasser Arafat yönetimidir. Örgütlere yardım edemeyiz.

“Netanyahu: Sizden önceki Başbakan Erbakan ve partisi Hamas’la görüşüyor ve bir sorun olmuyor.

“Mesut Yılmaz: Sayın Erbakan ve partisi devlet adına görüşmüyor; parti olarak görüşüyorlar. Bizim devlet politikamız yıllardır hiç değişmedi. Filistin Devleti’ni ve Yasser Arafat yönetimini resmi olarak tanıyoruz ve görüşüyoruz. Bunun dışında Türkiye’de her partinin Filistin’deki örgütlerle ilgili görüşleri vardır.

“Netanyahu ısrarla Hamas’la temas kurmamızı istedi; Mesut Yılmaz reddetti.

“Ertesi gün İsrail Cumhurbaşkanı weizman Başbakan Mesut Yılmaz’ı evine kahvaltıya davet etti. Cumhurbaşkanı Weizman Netanyahu’yu barış sürecini baltalamakla suçladı.

“Mesut Yılmaz gülerek Cumhurbaşkanı Weizman’a şunları söyledi:’Ben buraya İsrail Cumhurbaşkanı’yla Başbakanı arasındaki sorunu gidermek için arabuluculuk yapmaya gelmedim. Ben Ortadoğu barışına katkıda bulunmaya geldim,’deyince Weizman da kahkaha attı.

“Bu görüşmelerin tutanakları Dışişleri Bakanlığı’nda var.”

Feyzi İşbaşaran’ın uzun mesajından Netanyahu’nun daha Başbakanlığa gelir gelmez Ortadoğu barış sürecini baltalamayı kafasına koyduğu anlaşılıyor. Tuhaf olan bizim AKP’nın yıllardır Mahmud Abbas yönetimi yerine daha çok  Hamas’la görüşmesi, örgütün önceki lideri Halid Meşal, ardından da şimdiki yöneticisi İsmail Haniyye’yi muhatap almayı tercih etmesi.

Netanyahu’ya dönersek...  Mısır istihbarat yetkilisi ve ABD Temsilciler Meclisi Dış  İlişkiler Komisyonu Başkanı Michael McCaul’un sözleri doğruysa Netanyahu, kendi halkına karşı çok ciddi bir insanlık suçu işlemiş demektir.

Anlaşıldığı kadarıyla Netanyahu da Murat Mercan gibi “bir Co’luk yapmak istedi”. Ama bu “Co’luk” Netanyahu’ya çok pahalıya patlayacak gibi görünüyor.  

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar