Emel Seçen

Emel Seçen


Bu film başka film

Bu film başka film

Başka film ve BirFilm, toplumsal belleğe iyi gelecek ve sanat eserleri kapsamında, çeşitli film seçkileri sunarlar. Bunlar için baş durağımız, Beyoğlu’nda her o Halep pasajınızdan içeri girerken saygı duruşunda bulunduğumuz, başta Ferhan Şensoy, Ses Tiyatrosu ve Cüneyt Türel sahnesini selamlarsınız önce. Herkesi bilmem, bana göre oldum olası, öyle. Ömrümüz burada geçti. Ama sanat için geçti. Sevgi ile gönülden geçti. Kaç kişi hiç sıkılmadan o uzun uzadıya kuyrukları beklemiş ya da kaç kişi bir bomba ile yolda giderken, üstelikte dublaj için çıktığı yolda hatırlar, Kerem Yılmazer’i. Onun gibi değerli Cüneyt Türel, bu insanlar bizim değerlerimizdir. Ne Göksel Kortay ile Kerem Yılmazer’i bilmiyorsanız, tam tamına tiyatroyu bilmiş sayılırsınız. Ne de bir gün ile anmakla. Kaç kişi biliyor, ya da hatırlamaz, Faye Duneway ile Göksel Kortay’ın oda arkadaşı olduğunu. Bu toplumsal bellektir. Mütevazı insanların “evet, bu o benim” demesini beklemeyin, gidişat çocukluğumun o saygın insan duruşunu çoktan yitirdi. İşi bilmiş, görmüş, bizzat yaşamış olanlar susmayı tercih ediyor. Önce karakter sahibi olduklarından ve de karşısındakilerin boş çuval misali durduklarının çoktan farkında olduklarından. Bilirler ki ve emindirler ki yaşanmışlıklarından, dolu başak eğik olur. Buğday, nerede serpileceğini çok iyi bilir. Eğildikçe..


Viktor Apalaci, Emel Seçen, Leman Dorsay, Atilla Dorsay, Korkut Akın, Derviş Zaim

ATİLLA DORSAY DERVİŞ ZAİM VE FLASH BELLEK

Toplumsal bellek, evet bu son derece önemlidir. Tıpkı önce kendi tarihlerini, mevcut kayıtlarını bilmeyenlerin,  tarihi yanlış bilip, bildikleri gibi kafalarını kuma gömüp yaşamaları gibi.

İşte yepyeni ödüllü bir film. Ödülden önce ismi yetiyor zaten Derviş Zaim.

Tabutta Rövaşata, Filler ve Çimen, Cenneti beklerken, Nokta az bile, biz iyisi mi, üç nokta diyelim. Karşımızda sadece bir yönetmen yok, senarist ve yazar var. Dört dörtlük. YKB yayınlarından çıkan Ares Harikalar Diyarında, Rüyet, iki koskoca roman, kaleme almış bir değer. Gerçek yazarlar, toplumsal olaylara sessiz kalamazlar. Doğal tabi, o bizde bir türlü oluşamayan, kolay kolay yetişemeyen “ aydın” kimliğinin seri numarası da budur, hakikatte. Tarafsız olmak. Tıpkı gazeteci gibi gerçek gazeteci, doğruları yazmak ile mükellef meslek erbabıdır. Ne o, ne bu taraf olgu, hep gerçek taraf. Gazetecilik, Taksim denince, Atatürk Kültür Merkezi, anıta doğru İstiklal Caddesi yönünde, dar Kazancı Yokuşu. O yokuş, 1 Mayıs ve içinde birçok değeri barındırır. Onun için Ferhan Şensoy’un ne kadar emekçi ve aydın duruşuna ilk kitabından başlamalısınız. O sokağın başında bir zamanlar Vitali Hakko’nun oğlu Cem Hakko’nun kurduğu, daha çok gençlere hitap eden Vakkorama . Kim hatırlar; ne Memoli, ne Gönül Yarası daha olmamış. Ortada hiçbiri yokken Meltem Cumbul’un ilk özel radyolardan biri olan Power FM’de program yaptığını. Cem Ceminay’da, iyi anımsayanlardan biri olacaktır, meslek kariyenin temel taşlarının oturduğu yılları. Dışarı çıkıp adım attığınızda, Onat Kutlar, The Marmara ve onunla kendisi gibi aynı kaderi paylaşan Sinema Yazarı, Cüneyt Cebenoyan abimizin kız kardeşi Yasemin. Boylu boyunca Beyoğlu Güzelleştirme Derneği, yani By. Vitali Hakko, Şen Şapka, Vakko! Şapka, Kastamonu Atatürk. Cumhuriyetin simgesi adeta, ardı ardına medeniyet reformları. Ve boylu boyunca Galata’yı kapsayan, her kaldırım taşında tarih yatan İSTİKLAL CADDESİ.

Yani bu caddeyi istedikleri kadar sıradanlaştırmaya ya da unutturmaya çalışsınlar. Tarih ve doğa her zaman doğru ve olması gerekeni yapacak ve yaşatacaktır.

İstedikleri kadar yok etmeye çalışsınlar, sinema gösterimi sırasında elektrikleri iki ay üst üste hem de on milyarın üstünde gelen faturaları yüzünden kesilmiş olsun da iş yapamazken daha da yapamaz bırakılsın .Umut Filmi, Yılmaz Güney ile aynı sahneyi paylaşan, aileden sinemacı sahibinin  Cinemajestic Sineması. Bin acıya bir BERGEN geliyor da siliveriyor tüm yoklukları, ızdırap ile geçen yılları..

İşte böyle bir gün de, sanatın ana damarlarından gelişini çok eski yıllardan alan İstiklal Caddesinin, Beyoğlu Sinemasında, kendi ikramını kendi getiren bir yönetmen Derviş Zaim, film başlamadan önce ki konuşmasında “Öncelikle aranızdan yeni ayrılan sinema yazarı arkadaşınız Mural Özer’e başsağlığı diliyorum” diyerek başlıyor. Peş peşe gelen topu topu on ya da on beş kişiden eksiklerimizi saymaya yüreğim yetmiyor. Yüreğim kısacık ömrümüzde artık ne kadar dolu yaşayabilirim ve iyi ki tanımışım, dediğim canlarla.

Ne güzel bir tesadüf, bugün ki basın gösterimine Derviş Zaim / Flashbellek toplumsal belleğe sadece işin içine ulusal boyutta girmiş olan Türkiye olarak değil, tüm dünyayı kapsayacak bir çalışma gerçekleştirmiş. Ötekileştirmenin, parıl parıl parladığı bir çirkinlik olgusunda, çekimleri Gaziantep ve Konya’da gerçekleşen, geleceğe çok çok iyi bir film, çekmiş ve medeniyete sunmuş. Yarın öbür gün hatırlanabilsin, diye. Coğrafyalarda yaşayanların, yaşadıklarını ancak kendileri en iyi bilir. Ama bilmek isteyene, hatırlamak isteyene yalnızlığı, aidiyetsizliği, seç beğen bolca cehennem arasında; topsuz, tüfeksiz, desteksiz, yemeksiz, aşsız, yapayalnız nasıl insanlık, dramını sunuyor. İnsan cesetleri arasında ha Nazi kampı, ha başka yer. Ya da Kamboçya..Yerin ne önemi var, insan insanlaşamadıktan sonra düzen böyle devam eder.

Dedim, artık iyi ki tanımışım, dediklerimdeyim, Sevgili Atilla Dorsay’ın doğum günü. Pasta BİRFİLM, Betül Afacan, Derviş Zaim ve bizlerle mumlar.

“Ellinci yaşıma hiç bu kadar mutlu girmemiştim” diyor, sevgili Atilla Dorsay.

Dünyanın bunca bitmek bilmeyen kanayan yarası arasında, Cüneyt Ağabey ile birlikte Beyoğlu Sinemasında izlediğimiz son filmin (Ritüel)gölgesinde, vefatının birinci yılında Bir gün gazetesinin önünde,  anmaya ilk gelenler arasında selamlaşıyoruz, Murat Özer ile. Ve onlar, Beyoğlu Sinemasının hep ilk beş sırasındalar, her daim. Yılların makinisti Mehmet Bey, her zaman temizlenmiş, kokular sıkılmış, klimaları açmış, salona alıyor bizi. O salon tek bir salon ama içinde birçok şey. Sineması, festivali, doğum günü kutlaması, seyircisi ve insan kalan yanımızla. Çünkü toplumsal bellek bizim Anadolu zenginliğimizde, her daim gerçek olan sevgiyi yaşatacak olandır.

Hayat biriktirdiklerimiz ile  flash belleğimizin içinde öz vicdanımız, öz sözümüzle.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar