Murat Bayar

Murat Bayar


Bizi bu kasisler mahvetti!

Bizi bu kasisler mahvetti!

Türkiye’de en zengin insanın bir litre benzin için verdiği ile en yoksulunun verdiği vergi aynı. Yine en yoksulun verdiği trafik cezası ile en zenginin verdiği ceza aynı. 

600 liralık bir ceza, asgari ücretlinin o ay aç kalması anlamına gelirken, iş insanları bu rakamı ceza olarak bile görmüyor.

Sizce bunda bir yanlışlık yok mu?

Yıl 2005… Hamile bir kadını doğum için hastaneye götürüyorum. Aracın girdiği her kasiste canı öylesine yanıyor ki, 20 km. hızla gitmeme rağmen aracın zıplamasına mâni olamıyorum. 

Bu standart dışı kasislerin etkisiyle çocuğunu düşürenlerden, kaza yapıp hastaneye yetişemeyen vakalara kadar uzanan bir zincir olduğunu öğreniyorum.

Peki, bu kasisler hangi kriterlere göre yapılıyor? 

Anlatayım. 

Yıl 2008… Belediyeye bağlı taşeron bir firma asfalt çalışması yapıyor. Mahallemizdeki Zeki Amca, evladım size çay ikram edeyim, şu yola kallavi bir kasis yapın, bu yolu kullanmasın deyyuslar, diyor. Ve rekor yükseklikte kasisi yapan ustalar çaya hak kazanırken, sorarlarsa biz yapmadık, diyorlar.

Bu arada resmen sorduğunuzda, belediye kasisle ilgili kararın Ulaşım Koordinasyon Kurulu tarafından belirlendiğini söylüyor. Oysa uygulayanlar Ulaşım Koordinasyon Kurulu’nu bilmez, Kurul’dakiler de uygulayanları tanımaz. 

Yani, kararı bu fiyakalı kurum değil, Zeki Amca alıyor, uygulayanlar da bir çay karşılığı yapıyor.

Tek sorumlu Zeki Amca olsa iyi. Otomotiv firmalarının servisleri ve oto tamircileri de söz konusu kasislerden hayli memnunlar! 

“Neden?” diye sorduğumda, Bağdat caddesinde yarışanlardan, Ortaköy’de aşırı hızla çarptığı polisi öldürenlere kadar bir dizi trafik kazası hikâyesi dinliyorum. Yani, Batılı toplumlarda bize inanılmaz gibi görünen, yayanın ayağını atması ile tüm araçları durduran etkiden, bu coğrafyada henüz söz edilemiyor. 

Böyle olunca da tüm araçlara potansiyel katil gibi bakılıp, ona göre muamele ediliyor.

CEZALAR, YOKSUL İÇİN FAHİŞ, ZENGİN İÇİN AZ 

Peki, bu insanlar için mevcut cezalar yeterli mi olmuyor? 
Yanıt, evet!
Milyonluk antlaşmalar yapıyorum. Polis ceza keserse, kessin, yıllardır emniyet şeridinden gidiyorum, diyen sürücülerle karşılaştım. Burada yanlış bir şey var, diye düşündüm. Ama neydi?

Yanıtı bir gün, rahmetli Sakıp Sabancı, BRT’deki yayın öncesi anlattı. İngiltere’de araçlarını hatalı park etmekten ötürü 172 mil yani 275 km. öteye çekmişler. “Niye?” sorusunun yanıtı, cezalar da gelire göre, olmuş. 

Artık, İngiltere’de trafik kurallarına çok dikkat ediyoruz, demişti.

KASİSLER EN AZ 420 MİLYARIMIZI ÇALIYOR! 

Kasislere giren araçlar kaza yapabiliyor, şanzımanı kırılabiliyor, süspansiyonları zarar görüyor. En iyi ihtimalle her gün lastik hava basıncı azalıyor. Ve lastiğin yuvarlanma direnciyle ortaya çıkan enerji kaybı ise yüzde 35 daha fazla yakıt tüketilmesine neden oluyor.

Sadece İstanbul’da trafiğe kayıtlı 5 milyonun üzerinde motorlu araç varken, Türkiye genelinde ise bu sayı 28 milyonu buluyor. Kasislerden kaynaklanan trafik kazalarını ve maddi hasarları saymazsak, yıllık 1,2 trilyon liralık yakıt tüketiminin, 420 milyar lirasını standart dışı kasislere ödüyoruz.

Biz standartları uygulamazken, mevcut standardın bile mağdur ettiği düşüncesiyle Batı’da projeler geliştirilmiş.

Buna göre, Akıllı Kasis Aydınlatma Projesi, kasisi 30 metre önce, sarı ve bariz çizgilerle anlık aydınlatabiliyor.

İspanya’nın, Villanueva de Tapia’da uyguladığı proje ise yavaş geldiğinizde, süngerleşerek esnerken, hızlı geldiğinizde katılaşan bir kasisle kurallara uyan sürücüyü mağdur etmemeyi önceliyor.

İSTANBUL’DA STANDART KASİS YOK!

Tüketici Birliği Federasyonu (TBF) Genel Başkanı Av. Bülent Deniz, 2003-2004 yıllarında yaptırdıkları çalışmayla, İstanbul yollarındaki kasislerin hiçbirinin standartlara uygun olmadığını belirlemiş. Ve konuyla ilgili Türk Standartları Enstitüsü’nden, kasis standardını belirlemesini istemiş. TSE’nin belirlediği standarda göre, kasisten önce tırtıklı bir zeminle muhatap olan araç lastiklerinin, size kasise girileceğini hissettirmesi gerekiyor. Yine fosforlu bir yazı ile kasis uyarısının yapılması gerekiyor. Kasisin yüksekliği ve çapı da TSE standartlarına göre olmalı.

Türkiye’de 30-40 cm genişlikte, 15-25 cm yükseklikte kasisler yapılıyor. 

Buna karşılık, TS 6283 standartlarına göreyse, tümsek genişliğinin 3,6 metre, yüksekliğinin ise 7,5 cm ve cinsinin, yol kaplama malzemesi ile aynı olması gerekiyor. 

Çalışmanın üzerinden geçen 17 yıla karşın, İstanbul’da belediyeler, halen kasisleri keyfe keder ölçülerde yapıyor. 

Geçmişte taşerona atılsa da artık arazisi içinde kalan her türlü sorundan dolayı belediye sorumlu tutuluyor. 

TBF Başkanı Av. Deniz, bu durumdan zarar görenlerin, açacakları davayı kazanacaklarını söylüyor. Bununla birlikte şanzımanını kıran, aracı zarar görenler ya da İstanbul’un kontrolsüz kasislerinde zıplangaç oyunu oynarken lastik hava basıncı düştüğü için daha fazla yakıt tüketen araç sahiplerinin bugüne dek açtığı bir dava yok. TBF Başkanı Deniz bu konuda açılacak tek bir davanın emsal teşkil edeceğini, belediyeleri de standarda zorlayacağını belirtiyor.

AB ve ABD’de, yollardaki park ihlallerinden kasislere kadar, trafiğe ait tüm unsurlar standart; buna karşılık vergi ve cezalar gelirle doğru orantılı uygulanıyor.

Yani, evsiz vatandaşa sokağa çıkma yasağında, sokakta olduğu için ceza kesilirken, siyasi parti toplantılarında maskesiz ve mesafesiz kitleler görmezden gelinmiyor. 

Bunun tersini yaptığımız sürece kaybediyoruz!

STANDARTLAR TOPLUMUN TUTKALI!

Standardizasyon sorunu tabii ki kasislerle de sınırlı değil!

Nişantaşı’nda Galatasaray İlkokulu’nun arka kapısındaki çift taraflı yolu 20 yıldır trafiğe tamamen kapatan, işgal eden hiçbir araç çekilmezken, trafiği engellemeyen başka bir yerden aracınız çekilebiliyor.

Yine, yollarda hız yapanlara ya da sinyal vermeyenlere ceza yazılmazken, Ümraniye’deki tünel için 80, Sarıyer’deki tünel için 70, Taksim’de 50 - Şişli E 5 katılım tünelinde 30 km azami hız belirlenmiş.

Üstelik Taksim’deki tünel içi ışıklı hız uyarısı geçen aya kadar yoktu. 600 liralık cezayla ilgili dava açmaktan imtina eden vatandaş durumu mahkemede, “ya attığın taş kuşun kafasına çarpar ya da kuş gelip kafasını taşa vurur” sözleriyle özetliyor!

Sorun trafikle mi sınırlı? Hayır!

Pandemide vaka oranlarına göre iller kategorilere ayrıldı. Ve buna göre kısıtlamalar getirildi. Konya ile İstanbul’daki vaka sayısı (100 binde 250 vaka) birbirine yakın. İstanbul’da esnaf işbaşı yaparken, Konya’dakilere izin yok.

Kamuda, siyasette mevkiler liyakate göre değil, yalakalığa, vitrin gösterilerine ve dengelere göre veriliyor.

Ne ilgisi olduğu izaha muhtaç haberler, Cumhurbaşkanı’na hakaret ve suç sayılırken, ana muhalefet liderine linç girişimi yok sayılabiliyor.

Standart dışı uygulama örnekleri kuşkusuz artırılabilir.

İsviçre’nin dağında da Zürih’te de aynı hizmete aynı ücret ödenirken, siz standardı yok sayarsanız ne olur?

Bu ülkenin namuslu vatandaşlarının adalete, doğruya inançlarını ve yollarını kaybedip, kurallara uymaması, tüm değerlerin içinin boşalmasına, kısaca o toplumun çürümesine iklim hazırlar… 

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar