Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Bir Kanal Uğruna ...

Bir Kanal Uğruna ...

Başlığa bakıp ne düşündüğünüzü tahmin edebiliyorum. Ama yanıldınız. Bu yazımda bambaşka bir konudan, dünyanın bize göre öbür ucundaki bir kanaldan, yapımının nelere mal olduğundan söz edeceğim.
Hangi kanal mı?
Panama Kanalı.

Efendim, Panama Kanalı, Orta Amerika ülkelerinden Panama’da inşa edilmiş, 82 km uzunluğunda, Atlantik ve Büyük Okyanus’u birbirine bağlayan yapay bir su yolu. Deniz ticareti için mükemmel bir kanal.

Gelelim kanalın tarihçesine. Bölgede ilk kanal yapma fikri 16. Yüzyıl’da doğmuş. Aradan geçen yüzyıllar içinde başarısız birtakım projeler oluşturulmuş. 

Derken ABD 1850’de Panama Demiryolunu inşaya karar vermiş. Demiryolu, Panama’yı boydan boya geçen bir hat olarak 1855’te hayata geçmiş. O dönemlerde ABD yeni yeni zenginleşmeye başlıyormuş. Özellikle California’da altın madenleri bulunduktan sonra…

Dolayısıyla epeyce pahalıya patlayan Panama demiryolu kara ticaretini de hızlandırmış. Ancak deniz ticaretinde hala sorunlar varmış. Atlantik Okyanusu’ndan kalkan gemiler Güney Amerika’nın en güney ucu olan Cape Horn’dan dolaşıp Büyük Okyanus’a ulaşabiliyorlarmış.

Tam o dönemlerde Panama Kanalı açılması fikri yeniden gündeme gelmiş. 1877’de Fransız Deniz Kuvvetleri’nin bir subayı olan Armand Reclus’la Lucien Napoleon Bonaparte Wyse Panama üstünden geçecek bir kanal projesini ortaya atmışlar. Daha önce Fransız teknolojisiyle inşa edilen Süveyş Kanalı başarısına çok güveniyormuş bu iki mühendis. Süveyş Kanalı’nın inşasındaki başarısından dolayı kendine güveni tam olan diplomat Ferdinand de Lesseps inşaat için gerekli parayı toplama işine girişmiş. Böylece Panama Kanalı İnşaat Şirketi kurulmuş. Ferdinand de Lesseps dışında şirket ortakları, Paris’teki ünlü Eiffel Kulesi’ni ismini veren Gustave Eiffel, Ferdinand de Lesseps’in oğlu Charles da varmış. Panama Kanalı inşaat çalışması 1881 yılında başlamış.

Panama Kanalı projesi gerçi Süveyş Kanalı’na kıyasla yüzde 40 daha kısa bir su yolu olarak planlanmasına rağmen bölge şartlarının zorluğu da dikkate alınmalıymış. Örneğin yağmur ormanları, sürekli değişken iklim, bölgede düzgün karayolu olmaması ve su yolundan geçecek gemileri kaldıracak vinçlerin getirilmesi mesele haline gelecekmiş.

Ferdinand de Lesseps aklına Süveyş Kanalı benzeri deniz seviyesinde bir kanal yapmayı koymuş. Ancak bölgeyi çok fazla incelemediği için deniz seviyesinde bir kanalın orada inşasının imkânsız olduğunu anlamamış. Tropik yağmurlar, ormanlardaki zehirli yılanlar, sivrisinekler yüzünden yaygın olan sıtma, sarı humma gibi tropik hastalıkları hiç hesaba katmamış. 1884 yılına gelindiğinde her ay kanalda çalışan işçilerden ortalama 200’ü hayatlarını kaybediyormuş. Sağlık hizmetleri de yetersiz kalıyormuş çünkü o devirde sivrisineklerin sıtma, sarı humma gibi hastalıkların başlıca nedenleri olduğu bilinmiyormuş. 

Fransa’da ise olan biteni pek ciddiye almayan Ferdinand de Lesseps hala para ve işçi bulma derdindeyken bir de ortaya çıkmış ki 1889’a kadar 20 bin işçi kanal yapımında, inşaat kazaları, salgın hastalıklar, zehirli böcek ve yılan sokmaları yüzünden hayatlarını kaybetmiş. O yıla kadar kanal inşaatı için harcanan para da 287 milyon Amerikan dolarını bulmuş. İşin daha da vahimi borsada kanal şirketi hisselerini satın alan 800,000 yatırımcının paraları uçup gitmiş.

Bu skandal patlak verince Fransız şirketi kanal inşaatını durdurma kararı almış.  Ama iş tabii ki bununla bitmemiş. Panama Kanalı skandalı olarak bilinen olayda Gustave Eiffel, Ferdinand de Lesseps, oğlu Charles yargılanmışlar. De Lesseps ve oğlu Charles kanal paralarını kötüye kullanma suçundan beşer yıl hapis cezasına çarptırılmışlar. Ancak Ferdinand de Lesseps artık 88 yaşına geldiği için kocamışlıktan hapse girmemiş.

Derken Fransa tarafı duran projenin yeniden başlatılması için kurulan yeni şirketle işe devam kararı almış. Bu arada Amerika ise olan biteni seyrediyormuş. İkinci proje de başarısızlıkla sonuçlanınca dönemin ABD Başkanı Theodore Roosevelt Senato’dan bir karar çıkartarak Panama Kanalı inşaatının ABD’ye devri için kolları sıvamış. Fransız şirketi işi ABD’ye devretmek için önce 100 milyon dolar istemiş, pazarlıklar sonunda 40 milyon dolara sulh olmuşlar.

Yarım kalan kanal inşaatı 1904’te yeniden başlamış. ABD devletinin tam desteğini alan kanal inşaatı bir hayli zorluklar geçirse de 1914’te tamamlanmış. Kanal inşaatına ABD tarafından 375 milyon dolar harcanmış. ABD şirketinin 10 yıllık inşaat çalışmaları sırasında da 5 bin 600 işçi ölmüş. Yani 1881’den 1914’e kadarki süre içinde işçi ölümleri sayısı yaklaşık 30 bini, harcanan para da 600 milyon dolardan fazla bir tutarı bulmuş.

Yani diyeceğim o ki bir projeye başlarken önünü arkasını iyi düşünmek, sadece rant kaygısıyla işe girişmemek gerek. Sonrasında ölümler, kaybolup giden yüz milyonlarca dolar tutarında paralar ve ödenen ağır bedeller kalıyor geriye.

telif

Makale Yorumları

  • Nurcan Yazıcı07-04-2021 08:55

    Leyla hanım o kadar güzel yazmışsınız ki yazınız hem sorgulattı hem düşündürdü elinize yüreğinie sağlık..

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar