Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Atı alan Üsküdar’ı...

Atı alan Üsküdar’ı...

Geçen hafta Doğu Akdeniz’de Ankara açısından gene can sıkıcı bir gelişme patlak verdi. Kıbrıs Rum Yönetimi Exxon Mobil ve Katar Energy şirketlerine Doğu Akdeniz bölgesinde, tam da KKTC’nin kıta sahanlığını kapsayan alanda doğal gaz ve petrol arama lisansı vermişti. Ankara tabii hemen tepki gösterdi. Kıbrıs Rum Yönetimi’ni kendi kıta sahanlığına tecavüz etmeye çalışmakla suçlayarak buna kesinlikle izin vermeyeceğini duyurdu. Ama heyhat. Adada Rum tarafı bölge ülkeleriyle çoklu anlaşmalara girerek Doğu Akdeniz’deki enerji arama faaliyetlerini kesintisiz sürdürüyordu. Bizim sondaj gemileriyse bir süre Akdeniz’de cirit attıktan sonra Filyos Limanı’na çekilmiş durumda yatıyor.

Neyse... Şu anda bölgedeki durum ve Türkiye’nin konumuna bakalım. Katar’la çok yakın ilişki içinde olmakla övünen  hükümetimiz böylece “dostundan” bir gol yeyiverdi. Öte yandan Ankara’nın AB’yle ilişkilerinde çok ciddi sıkıntı ve tıkanıklıklar var. Hatırlatayım. AB Komisyonu geçtiğimiz aylarda aldığı bir kararla Türkiye’yi  Ortadoğu-Kuzey Afrika Ülkeleri (MENA) birimine kaydırdı. Bu konuda Euronews’da yer alan haberi aynen size aktarıyorum:

“Komşuluk ve Genişleme Müzakereleri Genel Direktörlüğü’nde (NEAR) yeni bir yapılanmaya giden Komisyon Türkiye’yi de içine aldığı , daha önce Ortadoğu ve Kuzey Afrika olan birimin adını da “Güney Komşuları ve Türkiye” olarak değiştirdi.

“Genişleme ve Komşuluk Komiserliği’nde görevli bir kaynak bu değişikliğin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini belirterek şunları söyledi: Türkiye’yle ilgili politikalarda bir değişiklik olmayacak. Ne verilen fonlarda ne de ilişkilerde bir fark yaratacak. Bu şekilde düzenlenmesi uygun görüldü. Hepsi bu.”

İş bununla bitmiyor. NATO’yla da ciddi sıkıntılar baş göstermek üzere. NATO, Haziran 2022’de Madrid’de düzenlenecek zirvede yeni stratejik konsept planını açıklayacak. NATO çevrelerinden alınan duyumlara göre ittifakın yeni stratejik kavramı demokrasiye dayalı olacak.  Bir başka deyişle, NATO demokrasiyi müttefiklerine öncelik haline getirecek. Yeni konseptten en çok başı ağrıyacak iki ülkenin Türkiye ve Macaristan olacağına dikkat çekiliyor.

Bir sıkıntılı konu da AB’nin bu ay sonuna kadar NATO’yla imzalayacağı iş birliği anlaşması. Türkiye AB üyesi olmadığı için NATO’nun karar mekanizmalarındaki etkinliğinin azalacağı kaygısı hakim. NATO’nun yeni yapılanmasında veto konusunun yeniden düzenleneceğine de dikkat çekiliyor.

Bir başka sıkıntılı konu Türkiye’nin bir NATO müttefiki olarak Kırım’la ilgili Ukrayna’nın yanında yer alması; destek çıkması. Ukrayna’ya satılan Türk SİHA’larının Rusya’nın canını fena halde sıktığı, Ankara’nın Kırım Türkleri’ne desteğine karşılık Kürtler konusunda bir hamleye hazırlandığı belirtiliyor.

ABD’nin Dedeağaç’ta konuşlanıp orada üs kurması da Ankara’nın başka bir baş ağrısı. ABD bu şekilde AB’nin içine kadar askeri gücünü sokma girişimlerini sürdürürken Türkiye’nin bölgede bir enerji terminali haline gelme emellerini de açıkça baltalıyor. Çünkü TANAP (Trans Anadolu Doğal Gaz Projesi) projesi Dedeağaç’ta başlayıp Avrupa’ya uzanıyor. Şimdi Yunanistan Mısır’la anlaşma halinde Doğu Akdeniz’den çıkacak doğal gazı Avrupa’ya sevk etmeye hazırlanıyor. İsrail de benzer bir anlaşmayı Mısır’la imzaladı. Özetlemek gerekirse EASTMED doğal gaz boru hattı da ham hayal olarak Ankara’nın elinde kaldı. Ama Ankara hala iznimiz yok, buna geçit vermeyiz, söylemi içinde.

Ah ah, bir zamanlar AKP’nin Dışişleri Bakanı ve Başbakanlığı’nı yaptığı dönemde 19. Yüzyıl sonu İngilteresi’nin Başbakanı Disraeli’den intihal “muhteşem yalnızlık” siyasetinin mimarı Ahmet Davutoğlu’nun kulakları çınlasın. “Komşularla Sıfır Sorun ” derken “Muhteşem Yalnızlık”a evrilen Ankara’nın dış siyaset mimarı Davutoğlu ve onun politikalarına destek verenler, hala da bu politikaları bir şekilde uygulamakta ısrar edenler. Size bu politikalarınız sayesinde ülkenin içine düştüğü tabloyu gösterdim. Maruzatım budur.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar