Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


Al birinden vur ötekine

Al birinden vur ötekine

ABD’yi yönetenler hiç akıllanmayacak. Gözlerini diktikleri, ülkelerinden binlerce kilometre uzaktaki toprakları, oralara sözüm ona demokrasi götürme bahanesiyle karıştırıp, daha sonra da geri çekilerek ortalığın seyrine bakmakta üstlerine yok. Son örneği Ukrayna. Rusya’nın ve lideri Putin’in kırmızı çizgisi olduğunu bile bile 2013 yılından beri Ukrayna’dan elini çekmemekte direniyor.

Geçenlerde Amerikalı sinema yönetmeni Oliver Stone’un, Ukrayna’da 2013’de yaşanan turuncu devrimi ve bu devrimin kaynağını anlattığı “Ukrayna Ateş Altında” (Ukraine Under Fire) filmini izledim. Filmde anlatılanlar son derece çarpıcıydı. Ukrayna’da aşırı milliyetçiliğin nasıl geleneksel olduğu, İkinci Dünya Savaşı sırasında faşist derecede milliyetçi olan Ukraynalı siyasi lider Stepan Bandera’nın ülkeyi işgal eden Alman Nazi kuvvetleriyle nasıl sıkı işbirliğine girdiği, öbür milliyetçi siyasilerle birlikte Ukraynalı yahudilerin nasıl toplu olarak Alman kuvvetlerince öldürülmesine yardımcı olduğu birbir anlatılıyordu.

Filmi izlerken aklıma yıllar önce okuduğum Babi Yar isimli kitap geldi. Nazilerin Ukrayna’yı işgali, Ukraynalı aşırı milliyetçi işbirlikçilerinin yardımıyla 1941 yılında Kiev yakınlarındaki Babi Yar isimli tepede Ukraynalı 30 binden fazla yahudiyi nasıl makineli tüfeklerle tarayıp öldürdüklerini anlatan kitabın yazarı, annesi Ukraynalı olan Anatoli Kuznetsov. Kiev’de birebir yaşadıklarını bir deftere not etmiş. Savaştan yaklaşık yirmi yıl sonra da kitap halinde bastırmış.

Öte yandan filmde ABD’nin önceki Başkanlarından Ronald Reagan tarafından, sivil toplum örgütü görünümü altında National Endowment for Democracy (NED) isimli bir vakıf kurdurulduğu, bu vakıf şemsiyesi altında pek çok ülkede insanlara paralar dağıtılarak hükümetler aleyhinde propaganda yaptırıldığı yer alıyordu. Bunların en tipik örneklerinden birisi de Ukrayna’nın başkenti Kiev’deki Maidan Meydanı olayları ve burada başlatılan turuncu devrimdi. O dönem ABD’nin Başkan yardımcısı olan şimdiki başkan Joe Biden ve Avrupa’yla İlişkilerden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland da Maidan Meydanı’nda halka hitaben konuşmalarında Ukrayna ulusunun arkasında olduklarını beyan ediyorlardı.

Benzer bir hamle 2008’de Gürcistan’da da yapılmış, o sırada Gürcistan Devlet Başkanı olan Amerikan uyruklu Saakaşvili, Washington’ın telkiniyle Güney Osetya’ya saldırıp Rusya’dan tokadı yiyince görevini bırakmış, ABD’ye gitmişti. Çok ilginçtir, ne hikmetse aynı Saakaşvişi bugün Ukrayna’nın Odessa liman kentinin belediye başkanı. Şaşırdınız mı?

NATO ve ABD’nin desteğini arkasına aldığını sanarak Rusya’ya kafa tutan Ukrayna’nın şimdiki komedyen Devlet Başkanı Volodimir Zelenski’den artık söz etmek istemiyorum. Zelenski’nin de gerçek yüzü ortaya çıktı. Rusya’da ise Putin olgusu bütün gücüyle sürüyor. Batı propaganda makinesi Putin’in Ukrayna Savaşı’nda “tuşa getirildiği”, Rus ordusunun fena halde bozguna uğradığı, ülkenin ekonomisinin çöktüğü haberlerini yaysa da Rusya Lideri hala ayakta görünüyor. Ülke içinde halk Putin rejiminin  baskılarından bunalsa, imkan bulanlar yurt dışına iltica etse de Rusya Devlet Başkanı şimdilik taviz vermez tavrından vaz geçmiyor.

Bir kaç yazı öncesinde yazdığım gibi Putin’in projesi Çarlık Rusyası’nı yeniden hayata geçirmek. Bu amaçla da eski Sovyet cumhuriyetlerini Rusya’nın şemsiyesi altında toplamak; “Türk-İslam sentezi” benzeri bir çeşit “Rus-Hıristiyan Ortodoks sentezi” kurmak.

Bir tarafta milli kahraman gördüğü bir faşisti (Stepan Bandera) hala baş tacı etmeye hazır Ukrayna halkı (özellikle Batı Ukraynalılar) Rusya savaşında direniş gösteriyor, bir tarafta  egosu tavan yapmış bir otokrat yani Putin, Çarlık Rusyası hayalleri içinde kendi halkını da ateşe atmaktan çekinmiyor. Öbür tarafta da dünyanın kendisinden sorulduğu iddiasında sonuna kadar ısrarlı bir Washington Yönetimi ve ABD. Bizim halk dilinde kullandığımız deyimle:”Al birinden, vur ötekine!”

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar