Leyla Emeç Tavşanoğlu

Leyla Emeç Tavşanoğlu


ABD-İran Kapışması Göstermelik mi?

ABD-İran Kapışması Göstermelik mi?

Washington’la Tahran arasında İran’da varsayılan nükleer silahların denetimiyle ilgili çekişme sürerken ABD Başkanı Joe Biden’dan pek de sürpriz sayılmayacak yumuşak bir açıklama geldi. Buna karşılık İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif, diplomaside izlediği her zamanki zarif pozisyonunun aksine biraz da ağzını bozarak sert bir çıkış yaptı.

 Bölgemizin istikrarı bakımından önemli sayılan Washington ve Tahran arasındaki nükleer kriz eskilere dayanmakla birlikte 2015’te P5+1 olarak adlandırılan BM Güvenlik Konseyi beş daimi üyesi (ABD, Rusya, Çin, Fransa, İngiltere) artı Almanya (Avrupa’nın ağası olma kontenjanından) İran’daki nükleer silahlar meselesinin karşılıklı anlaşma yoluyla çözülmesi konusunda bir uzlaşmaya varmışlardı. Ancak Donald Trump, ABD Başkanlığına seçilmesinden bir süre sonra ülkesinin bu anlaşmadan çekildiğini ve İran’a yaptırımlar uygulanacağını açıklamıştı. Başkanlığının dört yılı boyunca Tahran rejimiyle çekişmeli bir ilişki götüren Trump’ın görevden ayrılmasıyla yerine seçilen Joe Biden konuyu anlaşma yoluyla halletmeyi planladığını açıklamıştı.

Biden geçtiğimiz hafta sonuna doğru verdiği sözü tuttu ve İran’la görüşüp yeni yaptırımlar uygulamama konusunda kapının açık olduğu mesajını verdi. Daha önce de ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Antony Blinken, AB ülkeleri dışişleri bakanlarıyla konuyu görüşerek meslektaşlarından olumlu yaklaşımlar almıştı.

Öte yandan BM Uluslararası Atom Enerji Ajansı (IAEA) denetçilerinin İran’da nükleer silah denetimi yapma kararı İran’da tepkiyle karşılanmış, Tahran rejimi 23 Şubat’ta (bugün) yapılması programlanan denetimleri iptal ettiğini duyurmuştu. İran Dışişleri Bakanı Zarif denetimlerin iptal edilmesiyle ilgili bir açıklama yaparak şu sert tonu kullandı:

“Bu kararımız nükleer anlaşmadan ayrıldığımız demek değil. ABD, önce Tahran’a uyguladığı yaptırımları kaldırmalı.”

Biden ve yönetimini de ciddi eleştiren Zarif, ”Onlar da (Biden ve ekibi) Donald Trump’ınkinin aynısı politikalar izliyor. Washington bize baskı uyguluyor. Attığımız bütün adımlardan geriye dönebiliriz. Ama ABD de anlaşmaya sadık kalmalı ve uyguladığı bütün yaptırımları kaldırmalı. ABD yaptırımlara bağımlı bir devlet. Ama İran’ın hiçbir baskıya boyun eğmeyeceğini iyi bilmesi gerekiyor.” görüşünde.

Burada kim haklı kim haksız, kim doğru kim yanlış, bunu irdelemiyoruz. Ancak İran’ın ABD’nin attığı her adımda ikirciklenmekte olduğu da kesin.  Washington rejimlerinin yakın bir geçmişte pozisyonlarından nasıl caydıkları ya da ılımlı yaklaşırmış gibi görünüp daha sonra sertleştiklerini unutmuyor olsalar gerek.

Çok yakın geçmişten örnek vermek gerekirse (Washington-Tahran ilişkileri dışında bir örnek)...  ABD Başkanlığına 2001’de seçilen Cumhuriyetçi George W.Bush’un Afganistan ve Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren siyasetlerinden sonra barış güvercini olma sözünü veren Demokrat lider Barack Obama başkanlık koltuğuna oturmuş, ancak yönetimi ikinci yılını doldururken bölgemizi alt üst eden Arap Baharı patlak vermişti.

Obama Yönetimi’nin özellikle Suriye iç savaşındaki tutumunu da unutmayan İran, yeni Demokrat Yönetime haliyle şüpheyle bakıyor. Ancak, seleflerinin aksine Biden yönetiminin, kabinede İran’a çok sıcak bakmadığı bilinen yedi Yahudi bakan bulunmasına rağmen İran’ın kolay yutulur lokma olmadığını idrak ettiği Washington’dan gelen haberler arasında. Hatta İsrail’in el altından Washington’a, İran’a ciddi bir kaba kuvvet dersi verilmesi telkinlerine rağmen...

Burada önemli bir hatırlatma yapayım. Geçen yıl 3 Ocak günü İran Devrim Muhafızları’nın Kudüs Gücü Komutanı Tümgeneral Kasım Süleymani, ABD’nin düzenlediği anlaşılan bir suikasta kurban gitmiş, ülke ayağa kalkmıştı. Bu yıl da ocak ayı başında İran nükleer programının babası olarak bilinen Muhsin Fahrizade de benzer bir suikastte öldürülmüş, Tahran Yönetimi “sabık” Başkan Trump’ın giderayak İran’la bir savaş çıkarmak istediğini ileri sürmüştü.

İran Yönetimi, biraz daha uzak geçmişte kalmasına rağmen Irak’ın eski lideri Saddam Hüseyin’in, (Saddam’a pek bayıldığından değil ama Washington’ın, amiyane tabirle, nasıl olayları nalıncı keseri gibi kendisine yonttuğunu bildiği için) Birinci Körfez Savaşı öncesi, Kuveyt’i işgali macerasında, ABD Yönetimi tarafından nasıl yanıltıldığını da aklından çıkarmıyor. Tahran 2003’te ABD askerlerinin Irak’ı işgal etmesine yol açan IAEA’in, “olmayan silahlar” üstüne verdiği raporları da tabii ki unutmuyor. Ancak iki taraf da önlerinde duran resmin, açık biçimde bir al-ver ilişkisine işaret ettiğini çok iyi biliyor.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar