Özgür Kalem

Özgür Kalem


Türkiye’nin görmek istemediği büyük sorunu!

Türkiye’nin görmek istemediği büyük sorunu!

Türkiye, giderek derinleşen ekonomik krize bağlı olarak, yoksulluktan açlık sınırına düştü. 
Şimdiden Türkiye’nin gelecek 20 yılı kaybolmuş durumda. Hal böyleyken, iktidar partisi dünyanın Türkiye’yi nasıl kıskandığını anlatırken, muhalefet ise iktidarı kızdırmamaya odaklı. Daha da radikal sol partiler ise cambaza bak tiyatrosuna alkış tutturmuş, “NATO DEFOL” diyerek, gündem değiştirmeye çalışan iktidarın ekmeğine yağ sürüyor.
Yandaş medya, Türkiye’nin savunma sanayinde çığır açtığını, yeraltı madenleri ile aslında ne kadar zengin olduğumuz masalını evire çevire anlatıyor.
Muhalif görünen medyada pek farklı değil!
Milliyetçi muhalifler, neredeyse tüm yazılarında Atatürk üzerinden hamaseti sürdürürken, diğerleri, Fetö, sığınmacılar ya da Kürtler konusunda kendini tekrar ediyor. Yani, el birliği ile “Her şeyi ekmek gören açla, siyaset konuşulmaz” ilkesini unutturma yarışındayız.
Aslında, bu toz duman arasında koca bir nesilden vaz geçiliyor!
Yoksulluk, açlıkla mücadeleye dönüşürken, güvencesiz çalışan da asgari ücret alan da, artık gıdaya erişemiyor. 
Türkiye’nin siyaset üstü bu en önemli konusuna, çözüm üretemediklerinden mi, bu denli körler; bu soruyu, siyaset dosyasına kadar şimdilik askıya kaldıralım.
Uzun yıllardır yoksullaşma üzerine çalışan Araştırmacı Hacer Foggo, çocuklarda gelişim bozukluklarına işaret ederek, sağlıksız bırakılan nesil ile Türkiye’nin 20 yılının kaybedildiğini anlatıyor.
Türk Aile Hekimleri Dergisi’nin araştırması ise kızların yüzde 85’i ile erkek çocukların yüzde 68’inin kansız olduğunu, her dört çocuktan birinde zafiyet ve kalp hastalığı başladığını belgeliyor.
YAŞ KÜÇÜLDÜKÇE GELİŞİM BOZUKLUĞU ARTIYOR! 
Araştırma, çocukların yaşları küçüldükçe başta düşük kilo olmak üzere, sağlık sorunlarının arttığını ortaya koyuyor. Yani, açlık sorunu giderek derinleşiyor.
Kronik beslenme zafiyeti, fiziksel, sosyal ve duygusal gelişimi engelliyor. Karın doyurmayla sınırlı beslenme, öğrenmeyi engellerken, çocukların güvensiz ve gelecek korkusuyla hayata başlaması anlamına geliyor.
İş kuyrukları uzarken, askıda ekmek bekleyen yaşlıların sayısı artıyor. 
Türk halkının önemli bir çoğunluğunun önceliği gıdaya erişmek olduğu halde, bu konu aydınımızın da gündemine, yeterince giremiyor!

BAKANLIK: 2021’DE YOKSULLUK 2,5 KAT ARTTI
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın resmi verilerine göre devlet yardımı alan yoksulların sayısı son bir yılda yüzde 250 oranında arttı.

TARIMDA NEGATİF AYRIŞIYORUZ 
Tarımsal üretim ve tedarikte, küresel ekonomide pandemi etkisiyle de görülen sorunlar olsa da, özellikle son 1 yıldır, devlet sübvansiyonlarının da etkisiyle ciddi olarak toparlandı. Türkiye bu konuda dünyadan ciddi anlamda negatif ayrıştı.

Türkiye’de 35 milyon hektar -3,5 milyon kilometre/ İstanbul’un yüz ölçümü 5 bin kilometrekare- alan artık ekilmiyor. Çünkü tarım sektörü zararda. 
Çiftçi, artık ekmiyor
. TMO çiftçinin kara gün dostu iken artık ithalatçılarla dost.

TARIM ÜRETİCİSİNİ BATIRMAK BİLİNÇLİ POLİTİKA
Yerli üreticide, “Para yok” diyerek buğdaya ton başına 2 bin 250 TL’yi reva gören devlet, iş ithalatçıya gelince, üç katı parayı, 6 bin 750 TL’yi ödeyebiliyor. Oysa sadece ithalatçıya ödenen para, yerli üreticiye verilse, herkesin ekim yapacağı biliniyor.
Ardından da alay eder gibi, “Ekebildiğiniz her yere ekim yapın” sözleriyle, tribünlere oynanıyor!
Yani, Türkiye’de tarımın içine girdiği kriz, Erdoğan Hükümeti’nin bilinçli olarak uyguladığı bir politika.
Ve bu krizin iklimi 10 yıl önce tesis edildi.

PANDORANIN KUTUSU, BÜYÜKŞEHİR YASASI
2012’de, büyükşehir yasası ile Türkiye’deki tüm köyler mahalle kapsamına alındı.
Yani artık Türkiye’de köy kalmadı.
Diyeceksiniz ki, adı köydü mahalle oldu da ne değişti?
Çok şey değişti!

Söz gelimi, İstanbul’un Gümüşdere gibi, 8 köyü de 2020 yılından geçerli olmak üzere mahalle yapıldı. (sonra bu süre uzatıldı) Devlet büyüklerimiz bunda nasıl bir fayda gördü bilinmez ama bu yasa ile İstanbul’un, ihtiyaç duyduğu sebze, meyvenin önemli bir bölümünü karşılayan bölgedeki tarım işletmecisinin an itibariyle yüzde 47’si icralık oldu. 
Şöyle ki, köylerdeki Hazine’ye ait toprakları belli bir vergi karşılığında, ya da kendine ait tarlayı eken köylü, mahalleye geçişle birlikte icralık oldu. Öncelikle ödedikleri vergi, su ve elektrik gibi giderlerin hepsi, bire iki oranında arttırıldı.
YASAYLA ÜRETİCİYE, “EKME” DENDİ
Erdoğan Hükümeti, sözlü olarak ekebildiğiniz kadar ekin, dese de, artık tarım işletmecisine, büyükşehir yasası ile “ekme” dendi.

İstanbul, tarım ihtiyacını başta Akdeniz bölgesinden karşılamaya çalışsa da, aynı yasa tüm üreticiyi vurdu.
Kısa bir süre öncesine kadar, Türkiye’nin ihtisaslaşmış ürünü olarak gösterilen buğdayda bile, net ithalatçı durumuna düştük. 
Artan ithalat ise, direnmeye çalışan bir avuç üreticiye de son darbeyi vurdu.
TOPRAK KANSER EDİLEREK, TARIM BİTİRİLİYOR!
Bu arada arkasına siyaseti almış, Monsento gibi küresel tröstlerin baskısına direnemeyen üretici de, ata tohumu yerine hibrit tohuma geçti. Ve Türkiye, laboratuvarlardan ithal tohumla 20 yıl boyunca toprağı kanser yapan patatesle tanıştı.
Başka bir deyişle, bir yandan giderleri “Büyükşehir Yasası” ile iki katına çıkarılarak tarım üreticisi iflasa sürüklenirken, öte yandan, kanserli tohumlarla topraklar da ekilemez duruma getirilerek, iş garanti altına alındı.
Kısa vade içerisinde tarımsal ürünlerin kalitesi sağlığı riske edecek kadar düşerken, fiyatları pek çok vatandaşın erişemeyeceği kadar yükseldi. Vatandaş artık son kalesi olan ekmekten tasarruf eder hale geldi!.. 
Dahası yakın gelecekte, tarım ürünlerine erişim o denli azaldı ki, an itibariyle kıtlık kapımızdan içeri girmekte. 
Hal böyleyken, mevcut iktidara alternatif olan siyasi partilerin hiç biri, içinde ithalatın değil, yerli tarım üreticisinin desteklendiği, kooperatif sistemi ile aracıların kaldırıldığı, başta susuz tarım olmak üzere ileri teknolojilerle kalkındırılacağı bir köye dönüş projesi açıklamadı.
Siyaset, sosyal yardımlar yapacağı iklimler tesis ederken, halkın; hiç kimsenin dilenci olmadığı, hakça üretim ve hakça paylaşım talebi görmezden gelindi!

telif

Makale Yorumları

  • Sibel Yalçın22-05-2022 14:21

    Türban bitti dindarlık bitti şimdi baska mağduriyetlere sarıldılar yetmez ama bazı kendini aydın sayan yetmez ama evet çiler de yine çanak tutmaya başladı. Ama bu millet insallah yemez artık kalemine saglik

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar