Yasemin Mıstıkoğlu

Yasemin Mıstıkoğlu


Türkiye kömürden vazgeçiyor mu?

Türkiye kömürden vazgeçiyor mu?

Uzun Mehmet, bir gün Neyren köyü civarındaki değirmene gider, dere kenarında dolaştığı sırada siyah taşlar bulur ve askerde kendisine gösterilen siyah taş (yanan taş) aklına gelir. Bunlardan biraz toplayarak değirmende yanan ocağa atar. Taşların yandığını görünce ertesi gün aynı yere tekrar gider ve daha dikkatli bir arama yapar. Ve bu taşlardan birçok tane bulur. Uzun Mehmet, çuvala koyduğu bu taşları İstanbul'a götürür. Buluşu sebebi ile Padişah 2. Mahmut Uzun Mehmet'i 50 altınla ödüllendirir.

Elbistanlı Mehmet  bir gün Elbistan Ovası civarındaki tarlaya gider, bağ bahçe içinde dolaştığı sırada üzerleri siyah küllerle kaplı üzümleri bulur ve 40 yıl öncesindeki günleri aklına gelir.  “Üzüm olmaz oldu, bağ bitti memleketimizde. Coğrafyada bağ bitti. 5 bin yıldır var olan bağ, termik santralların olduğu gün ürününü vermekten vazgeçti, kurumaya başladı? Ne hakkı vardı kurutmaya bizim bağlarımızı, bahçelerimizi? Biz diyoruz ki Elbistan Ovası’nı bize bırakın, bizim olsun. Nohudumuzu, fasulyemizi, arpamızı, buğdayımızı, mısırımızı ekelim. Termik santralların hemen kapatılsın.”

İlk hikayedeki Mehmet,1829 da  Osmanlıda ilk kömürü bulan Mehmet. İkinci hikayedeki Mehmet ise 1984 yılında Afşin -Elbistan‘da faaliyete geçen termik santraller yani kömür ile elektrik üreten santraller sebebi ile üzüm bağları kuruyan Elbistanlı Mehmet.  Yalnızca üzüm bağları kurumamış bu bölgede her evde en az bir hasta var. Yetişkinlerde inme, akciğer kanseri, kalp ve solunum yolu hastalıkları ve çocuklarda solunum yolu enfeksiyonları sık sık görülüyor. Termik santrallerin yarattığı hava kirliliği bugüne kadar 17 bin erken ölüme neden olmuş.

Tüm bunlarla beraber Elbistan Ovası’ndaki ortalama sıcaklıklar değişmiş durumda. 2014’te Coğrafyacılar Derneği Uluslararası Kongresi’nde sunulan “Afşin-Elbistan Termik Santrali Çevresinde Yer Yüzey Sıcaklıklarının Değişimi” başlıklı çalışmaya göre 1984 yılında ova içerisinde ortalama sıcaklık değeri yaklaşık 33 derece iken 2010 yılında 38 dereceye çıkmış.

Bu sorun sadece bizim sorunumuz değil. İklim Krizinin en büyük sebebi olan sera gazlarının artmasına sebep olan fosil yakıtlar, doğalgaz, petrol ve kömür tüm dünyanın sorunu. Bu sene Mısır’da yapılan COP27 toplantısında, bir ada ülkesi olan Tuvalu’nun başbakanının bir talebi oldu.  Başbakan Kausea Natano  kömür, petrol ve doğalgaz kullanımının aşamalı olarak kaldırılmasını istedi. Bu ülke geçtiğimiz yıl da deniz seviyesinin yükselmesi ile ilgili endişelerini ilginç bir basın toplantısı ile gündeme getirmişti. Ülkenin Dış İşleri Bakanı Simon Kofe takım elbise giyerek, dizlerine kadar suyun içinde bir kürsünün önünde yaptığı basın toplantısı ile COP26 toplantısındaki ülkelere seslenmişti.

İşte bu toplantının en önemli sonuçlarından biri ülkelerin KÖMÜRDEN VAZGEÇME taahhütleri olmuştu. Toplantı sonuç bildirgesinde yer alan bu taahhüttün altına aralarında, Polonya, Vietnam ve Şili gibi önde gelen kömür kullanıcıları da imza atmıştı.  40 tan fazla ülke kömür kullanmayı bırakacağını açıklarken bu sayı yıl içinde daha da arttı. Elbette Ukrayna Rusya savaşı ülkelerin bu taahhütlerinde bazı ertelemelere neden oldu ama hiçbir ülke vazgeçtiğini açıklamadı. Dünyanın en fazla kömüre bağımlı ülkeleri olan Çin, ABD, Avustralya ve Hindistan ise taahhütte bulunmayan ülkeler arasında. Bizim ülkemiz ne yaptı? Biz de taahhütte bulunmayanlar arasındaydık geçen yıl.

Ancak bu yıl yapılan COP27 de Türkiye’nin kömürden vazgeçme tarihi açıklanabilir. Çünkü Mısırdaki toplantıya katılan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, iklim krizinin önlenmesi için Türkiye’nin yeni taahhütlerinin Bakan Murat Kurum tarafından açıklanacağını söyledi.  İşte bu taahhütlerin içinde kömürden elektrik üretimine son verilme tarihinin açıklanması bekleniyor. Ben bu haber içeriğini hazırlayana dek henüz bir açıklama yok, elbette takipteyiz. Niye çok önemsiyoruz kömürsüzleşmeyi? Çünkü;

Uluslararası Enerji Ajansı’nın da açıkladığı gibi, dünya küresel ısınma felaketinden kaçınmak istiyorsa kömürü bırakmak zorunda ve en önemlisi de yeni bir kömür, petrol veya gaz altyapısının inşa edilmemesi çok önemli. Dünyanın yeni bir fosil yakıt altyapı inşasına tahammülü yokken bizm ülkemizde  yaklaşık 40 yıldır kömür nedeniyle havası, suyu, toprağı ve insanı zehirlenen Kahramanmaraş’taki termik santrale yeni üniteler eklenmek isteniyor. Afşin-Elbistan bölgesindeki termik santrallerden söz ediyorum. Elbistanlı Mehmet’in bağını bahçesini yok eden santraller. İşte o santraller Türkiye’nin en büyük üç santralından ikisi. 1984 yılından bu yana faaliyette olan kömür santrallerinin yaydığı emisyon yani kirli gazlar sebebi ile toprak, hava, su zehirlenmiş durumda. Üstelik santrallerin bulunduğu ve Türkiye’nin linyit rezervlerinin yaklaşık üçte birine ev sahipliği yapan Elbistan Ovası, Türkiye’nin dördüncü en büyük ovası.  Bakanlar Kurulu kararıyla koruma altında olan bu ovada  bir zamanlar pancar, buğday, patates ve ayçiçeği gibi birçok ürünün yetiştirilebilirken bugün burada artık tarım neredeyse yapılamaz halde.

“Zamanında ne kadar sevindik. Memleketimize iş sahası kuruldu, herkes iş sahibi olacak dedik” diyen bölge halkı beyaz kara hasret kalmış durumda, çünkü orada artık siyah kar yağıyor, santrallerden havaya yayılan kirli gazlardan dolayı.

İki santralın senelerdir yaydığı zehir yetmiyormuş gibi şu an dört ünite ile çalışmaya devam eden A santralına iki ünite daha eklenmek isteniyor. Afşin A santralının genişletilmesi projesi şu an için ÇED sürecinde. Greenpeace Akdeniz ile Elbistan Hayatı ve Doğayı Koruma Platformu’nun açtığı dava sonucunda santral hakkında yürütmeyi durdurma kararı çıkarıldı. Bununla birlikte  Greenpece Akdeniz ve Barem Çevre Laboratuvarı tarafından hazırlanan Afşin - Elbistan A ve B Kömürlü Termik Santralleri Bölgesi Kahramanmaraş Hava Kalitesi Ölçüm Raporuna göre santral kurulduğundan bu yana 17 bin erken ölüm yaşanmış bu bölgede. Planlanan 6 santral eğer yapılırsa ekonomik ömrü boyunca çalıştıkları takdirde bu sayının 32 bine çıkacağı öngörülüyor.

Raporda, solunum yolu enfeksiyonlarından kaynaklanan ölümlerin temel nedeni olarak Hava Kirliliği gösteriliyor. Bu değerlere göre Afşin-Elbistan bölgesi, tüm dünyada kömürlü termik santrallerden salınan kükürtdioksitden kaynaklı hava kirliliği sıralamasında Dünyada 5. sırada yer alıyor.

Ölçüm sonuçları, bölgedeki hava kalitesinin, sağlıklı bir yaşam sunmaktan çok uzak olduğunu ortaya koyuyor. Ölçülen hava kirletici tüm parametrelerin, hava kalitesi için belirlenen ulusal ve uluslararası limit değerleri aşmış durumda. Salım yani emisyon yani kirli gazlar, olduğu yerde de kalmıyor, kaynaklarından yüzlerce kilometre öteye kadar ulaşarak çevre şehirlerdeki insanların ve diğer canlıların da hayatlarını tehdit ediyor.

Türkiye’nin Hava kirliliği ile igili bir rapor da halen devam etmekte olan Mısırdaki COP27 toplantısında yayınlandı. Dünya Sağlık Örgütü ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryası COP27’de “Sağlık ve İklim Değişikliği Türkiye Ülke Profili” adlı bir raporu tanıttı. 

Rapor iklim değişikliğinin Türkiye’deki sağlık etkilerini ele alıyor.  Rapora göre, Türkiye’deki en kalabalık 10 şehrinde, hava kirliliği verileri DSÖ kılavuz değerinin üzerinde. Bu şehirler; Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır, Gaziantep, İstanbul, İzmir, Kayseri ve Konya.Türkiye’de hava kirliliği yüzünden her yıl 37 bin erken ölüm yaşanıyor.  İklim değişikliğinden kaynaklanan sağlık riskleri arasında su kaynaklı, vektör kaynaklı ve gıda kaynaklı hastalıklar; hava kirliliğinin neden olduğu solunum yolu hastalıkları ve ısı stresi bulunuyor. Solunum, kalp-damar ve kanser hastalıkları Türkiye’de iklim krizi sebebi ile oluşan en ölümcül üç ana hastalık grubu olarak belirlenmiş durumda.

telif


Yasemin Mıstıkoğlu Kimdir?

1992 yılında Anadolu Ajansı’nda başladığı gazetecilik kariyeri, ATV, STAR TV, NTV, KANAL D ve TRT de devam etti. Siyaset muhabirliği uzmanlık alanı.2012 yılında 2.derece tescilli bir Antakya konağını restore ederek, açtığı ÇİÇEKLİ KONAK adlı butik otel ile Kadın Girişimciler platformunda Sosyal Gİrişimci kimliği ile yer almaya başladı. 2019 yılında buğday konusunda yaptığı araştırmalar neticesinde KARAKTERLİ EKMEKLER markasını yaratarak, butik ekmek üretimi ve ekmek danışmanlığı yapmaya başladı.2021 yılında Ankara Gazeteciler Cemiyeti ve ayrıca İklim Haberciliği Ağı tarafından verilen eğitimlere katılarak, kariyerine İKLİM GAZETECİLİĞİ uzmanlığını ekledi. Antakya Tv YouTube kanalında iklim krizi ve iklim değişikliği haberleri yapıyor. Eş zamanlı olarak İklim Değişikliği ile ilgili bir okul projesi yürütüyor. Ana sınıfından Lise öğrencilerine kadar geniş bir yaş aralığına, çeşitli okul ve organizasyonlara giderek konunun önemi, sorunları ve çözümleri anlatan söyleşiler yapıyor.ÜYE OLDUĞU DERNEKLERKAGİDERANKARA GAZETECİLER CEMİYETİPARLAMENTO MUHABİRLERİ DRN.3E Ekoloji, Ekonomi, Enerji Araştırma İletişim ve Toplumsal ETki Drn..

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar