Prof. Dr. Duran Bülbül

Prof. Dr. Duran Bülbül


Demokrasi Nedir, Ne Değildir?

Demokrasi Nedir, Ne Değildir?

Ülkemiz son on sekiz yıldır ilginç bir süreçten geçiyor. Bu süreç tarafların nerede, nasıl, neyi, ne zaman, ne şekilde savunduklarının paradoksal bir sürecidir. 

Bu süreçte kimin hain, kimin yurtsever, kimin demokrat, kimin milliyetçi olduğunun kargaşasını yaşıyoruz. 

Ülkemizde kim çağdaş, kim demokrat, kim milliyetçi, kim sosyal devletçi? Ancak bu kavramların tanımı, ya da içeriği iktidardayken farklı, iktidarı kaybettiğimizde farklı oluyor.

O zaman demokrasi nedir ve ne değildir? Bunu iyi analiz edip doğru kavrarsak sanıyorum anlattığım “paradoksallık” daha iyi anlaşılır. 

G. Orwell diyor ki: “Demokrasi gibi bir kelime söz konusu olduğu zaman yalnız üzerinde anlaşılmış bir tanım yok değildir, fakat böyle bir işe kalkışmak da bütün taraflardan direnme görür. Her çeşitten rejim savunucuları onun demokrasi olduğunu öne sürerler ve herhangi bir anlama bağlanacak olursa kelimeyi kullanamayacaklarından korkarlar”.

Eğer demokrasiyi tanımlamak yalnız kelimenin anlamını vermek demek olsaydı sorun kolayca çözülürdü, çünkü bütün gereken biraz Yunanca bilgisi olmaktı. Kelime olarak demokrasi halkın iktidarı, iktidarın halkta olması demektir. Fakat burada sadece bir terminoloji sorununu çözmüş oluyoruz. Demokrasinin tanımlanması sorunu ise bundan daha çok karmaşıktır. Terimi kullandığımız zaman açıkça bir şeyi karşılamaktadır. Soru sadece “Demokrasi kelimesi ne demektir?” değildir; fakat aynı zamanda o şey nedir? Bu sonuncu soruyu cevaplamaya çalışırsak o şeyin o kelimeye uymadığını görürüz. Görürüz ki olgularla yafta arasında, bulgularımızla isim arasında çok benzerlikler vardır. Bu demek oluyor ki “demokrasi”nin kesin bir anlamı olduğu halde bunun gerçekte demokrasinin ne olduğunu anlamamıza fazla bir yardımı olmuyor. 

Demokrasinin ne olduğu demokrasinin ne olması gerektiğinden ayrılmaz. Demokrasi idealleri ve değerleri ona bir varlık kazandırdığı sürece vardır. Şüphe yok ki her siyasal sistem değer amaçları ve emperatifleri ile ayakta durur. Fakat demokrasi belki de bütün diğerlerinden daha fazla bunlara muhtaçtır. Çünkü başta ideallerin hiçbirisi içinde yer almadığı realiteden bu kadar uzak olmadığından demokraside olgu ile değer arasındaki gerginlik en yüksek noktaya ulaşır. İşte demokrasinin adına ihtiyaç duyuşumuzun nedeni budur. 

Demek oluyor ki demokrasi tanımının sadece bir tanıtıcı veya açıklayıcı görevi değil, fakat aynı zamanda bir normatif ve inandırıcı bir görevi de vardır. 

Demokratik bir sistemin yaşamasının bir şartı da demokrasi fikrinin anlaşıla bilirliğidir. Demokrasi diğer siyasal değişimlerden daha karmaşık ve hassas olduğu halde garip bir tezattır ki eğer prensipleri ve mekanizmaları ortalama insanın entelektüel ulaşımı dışında ise yaşayamaz. Demokrasi karmakarışık olan şeyin basitleştirilmesini ve dolaşık olanların çözülmesini gerektirir. Çünkü son çözümlemede siyasal davranışımız demokrasinin ne olabileceği ve ne olması gerektiği hakkındaki fikrimize dayanır. 

Örneğin bir siyasal sistemin “daha” demokratik veya “daha az” demokratik olduğunu beyan ettiğimiz zaman değerlendirmemiz açıkça gerçek demokrasinin ne olduğu hakkındaki düşüncemize dayanır. Ayrı şekilde “Bu demokratik değildir” veya “Burada demokrasi yoktur” denildiği zaman hem davranışımız hem de yargılamamız bir tanımla ilişkilidir. Eğer demokrasiyi gerçeği dikkate almadan tanımlarsak kendimizi bütün gerçek demokrasileri reddeder durumda buluruz. 

Böylece eğer demokrasiyi yanlış tanımlarsak yeterli bir şekilde belirtemediğimiz bir şeyi reddetme ve karşılığında hiç istemediğimiz bir şeyi elde etme tehlikesi ile karşılaşırız. Şüphesiz tanımlar her derde çare değildir. Demokrasi hakkındaki yanlış fikirler demokrasinin yanlış işlemesine yol açar. 

Ülkemizde demokrasinin bilimsel bir tanımını yapmak güç, ancak siz kalkar da ekonomik demokrasiye sahip çıkarken “siyasal demokrasi ve sosyal demokrasi olmasın” derseniz o ülkede demokrasi olmaz. Ekonomik demokrasinin, siyasal demokrasinin ve sosyal demokrasinin eşit şartlarda gelişip ve büyüdüğü sürece o ülkede demokrasiden bahsedilir. Aksi halde Y.R. Simon'un dediği gibi “teknolojik toplum kitle olayının bireysel yalnızlığını yaratarak totaliter devleti davet eder ve demokrasi çağını sona erdiririz.”

Onun için demokrasi, aslında demokrasiye iman edip ve inandıkları demokrasi için mücadele edenlerin rejimidir.

telif

Makale Yorumları

  • Vedat Rehber07-04-2021 10:21

    Sevgili Hocam yine bilgi dolu bir yazı yazmış, Kalemenize, Yüreğinize sağlık, Teşekkürler..

  • Eren Yılmaz07-04-2021 08:52

    Kaleminize ve yüreğinize sağlık çok bilgilendirici bir yazı olmuş, yazılarınızın bekliyorum..

  • Hatice Balta07-04-2021 05:04

    Ben de eğitimciyim. Öğrencilerime Atatürk'ün yolunda gitmelerini öğretiyorum. Mücadeleyi bırakmamak lazım. Katkınız çok değerli.

  • Şahin Kavlak07-04-2021 05:02

    Ders gibi yazı, anlayana...

  • Sertan07-04-2021 04:58

    Hocam harika bir yazı olmuş, emeğinize sağlık

  • Faruk Tataroğlu07-04-2021 04:54

    Yazınızın son paragrafıma imzamı atıyorum

  • Oytun Şendal07-04-2021 04:53

    Demokrasiye inanan kaldı mı? Yazık bu ülkeye.

  • Tarık07-04-2021 04:52

    Çok güzel bir yazı olmuş, bu ülkenin sizler gibi kalemi güçlü, cesaretli insanlara ihtiyacı var, sabırsızlıkla diğer yazılarınızı bekliyorum

  • Mahmut07-04-2021 04:51

    yazı için teşekkürler emeğinize sağlık

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar