Son iki yazımda bahsettiğim Tabiat Ana ve tepkileri konusunda bazı okurlarım neden alınması gereken önlemler ile ilgili de yazmadın diye uyardılar.
Tabii ki herkesin son afetler ile ilgili fikirleri ve önlem önerileri vardır ve tümü benim açımdan değerli ve önemlidir.
Benim ilk düşüncem Eğitim oldu. Bilgi çok önemlidir Sevgili Okurlarım.
İlk aklıma gelen ilkokul seviyesinden başlayarak taze beyinlere Doğa Sevgisini aşılamaktır. Basit anlatımlarla ateş ve ormanın bir arada olmasının çok tehlikeli olduğunu öğretmek, çocuklara ateş ile oynamamaları gerektiğini anlatmaktır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın her ilkokula ağaç dikme günleri yapmaları için Doğa dersleri koyması çocukların Tabiat Ana ile zaman geçirmelerini sağlaması ne iyi olur değil mi? Çocuklara kendi bölgelerinde ağaç dikme günleri yapmaları ve belirli aralıklarla diktikleri ağaçları ziyaret etmelerini sağlamak iyi olmaz mı? Hatta ağaçlara isim vermeleri onları daha da yakınlaştırır. Böylece ağaç arkadaşı olur ve hiç unutmaz.
Önce Bilgi dedim! Bunu ben icat etmedim asıl ilk söyleyen Cumhuriyetimizin kurucusu 20 inci yüzyılın en büyük adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Hatırlayalım ne demişti:
Sömürülmek istemiyorsak onların bilgi seviyesinin üstüne çıkmamız gereklidir.
Hemen Teknik Okullara yatırım yapılmalı ve işini bilen onu iyi yapan nesiller yetiştirilmelidir. Bugün dünyanın her tarafında Türk bilim adamları ne icatlar yapıyorlar. Bunları neden burada yapmasınlar!! Onları ülkemizde tutmamız gerekir.
Önleme gelince önce kolayları yapıp ormanlarda ateş yasaklanmalı buna uymayanlara ceza verilmelidir. Kontroller gevşememeli sıkı sıkı denetlenmelidir.
Belediyeler imar verirken coğrafyaya çok dikkat etmeli mesela dere yataklarının kenarına kesinlikle izin vermemelidir. Tabiat Ana bu konuda çok titizdir. Onu kızdırmamalıyız, ona iyi bakmalı ve onu sevmeliyiz. O zaman O da bize karşılığını verecektir.
Bugün Marmara’daki müsilajın çok azalması ile ilgili bir video seyrettim. Dalgıçlar kıyılarda on beş metreye kadar daldılar. Oralarda hayatın yeniden gelişmesini, balık çeşitlenmesini seyrettim. Bunu ciddiye almayıp peşini bırakırsak dünyanın en güzel denizlerinden biri olan sevgili Marmara’yı yeniden hasta ederiz. İnanın bu tuzluluk seviyesinde bu kadar güzel adaları olan başka bir deniz dünyada yok! Kıymetini bilelim.
İnsanlarımıza denizlerin bir kapasitesinin olduğunu öğretmeliyiz,
Denizlere hiçbir çöp atmamalıyız.
Belediyelerimizin kontrol etmelerini sağlamalıyız. Fabrikaların atıklarını muhakkak temizlemelerini istemeliyiz. Sivil örgütlerimizin Belediyeler ile beraber çalışmalarını sağlamalıyız.
Sevgili Okurlarım ülkemiz evimizdir. Onu evimizdeki titizliğimiz kadar temiz tutmalı, bakımını yapmalıyız. Bizler evimize girerken ayakkabılarımızı kapıda çıkarırız. Bunu neden yaparız? Evimizi temiz tutmak için değil mi? Neden ülkemiz için şehirlerimiz için aynı titizliği göstermeyelim? Haydi gelin hep beraber büyük bir aile olarak bunu gerçekleştirelim.
Bugünlük benden bu kadar. Sizlerden gelecek önerileri bekliyorum. Onları muhakkak yayınlayacağım
Saygı ve Sevgilerimle
Yorum Yazın