Emel Seçen

Emel Seçen


Yüzüncü yılımıza yaraşır nitelikte etkinlik dost İtalya'dan

Yüzüncü yılımıza yaraşır nitelikte etkinlik dost İtalya'dan

Bir yandan olağanüstü kutlamalara sevinir ve gurur duyarken diğer yandan esas içi doldurulması gereken bilimsel nitelikte ve tarihe ışık tutacak, doğru ve nitelikli çalışmalar neden yok diye hayıflanırken imdadımıza dost, İtalya yetişti.

Prof.Dr. İlber Ortaylı’nın da, iki oturumdan oluşan ve sabahki oturumunda konuşması olan hocamız, daha önceki konuşmalarında, hiçbir yerde doğru dürüst bir proje yok, demişti. Kendisi bizzat projenin içinde yer aldığı için bizde kendi onayımızı teyit edebiliriz. Şimdiye kadar düzenlenmiş en iyi program ile karşı karşıyayız. Sabah erken saatlerde, İstanbul Tepebaşı İtalyan Kültür Merkezi Binasında başlayan etkinliğimiz, akşam saatler neredeyse 19.00’u gösterdiğinde, tüm çalıştaya katılan konuşmacılar, tüm halk ve yetkililer ile birlikte son durağımız, Taksim anıtının önündeydik. Toplu fotoğraf sonrası bir grup İtalyanca, bir grup Türkçe olarak anıtın kimliğini, sembollerini dinlemeye başladı.

BÜYÜK ATATÜRK

Atatürk bir vizyon adamı ve çağının çok ötesinde bir akla ve ruha sahipti. Hepsini kendinde gayet başarılı bir şekilde dengeleyebiliyordu. İnce hassasiyetinin ardında güçlü ve kararlı duruşu, onu bizimle birlikte, kendisinin hayali olan özgün ve özgür Cumhuriyete kavuşmamızı sağladı. Bu kavuşumun yani devrim sürecinin, kültürel ve medeni gelişiminde önemli unsurlardan; bir toplumun olmazsa olmazı mimarî, resim ve heykel ve de elbette sarsılmaz şekilde, estetik anlayışı. Bu anlayışı, hayata sunuşu.

Türkiye Cumhuriyetinin 100.yıl kutlamaları münasebetiyle, İstanbul, İtalyan Kültür Merkezi; İtalya Büyükelçiliği ve Roma Belediyesi katkılarıyla, dünyanın gördüğü en büyük savaştan galip çıkarak hasta adam denilen topraklardan yepyeni bir ulus yaparak, Türkiye Cumhuriyeti, olarak yüzyıldır şanla yaşayan bir milletin kuruluş amacında ve milli mücadelenin hemen sonrası Atatürk’ün ve konuldukları şehirler itibari ile ve de zamanlamaları ile (Ankara, İstanbul, İzmir) tarihi büyük önemi olan, bu heykellerin bazılarında imzası bulunan İtalyan heykeltıraş, Pietro Canonica’nın ilk dönem çalışmaları çalıştayı düzenledi. Olağanüstü düşünce ile üretilmiş bu çalıştayda, İtalya ve Türkiye arasında ki tüm tarihi bağ köprülerindeki tozlar yeniden alınırken, bilmediklerimizi öğrenmek bizi Cumhuriyetimizin ve Atamızın büyük düşü, Cumhuriyetine kökten bağlılığımızı artırdı.

PİETRO CANONICA VE ATATÜRK

İtalya Büyükelçisi, Giorgio Marrapodi, Roma Belediyesi Kültür Müsteşarı Miguel Gotor ve İstanbul İtalyan Kültür Merkezi Müdürü, Salvotere Schirmo’nun açılış konuşmaları ile başlayan dolu dolu çalıştayda, içlerinde; İlber Ortaylı, Carla Scicchitano, Silvia Pedone, Luca Orlandi, Aylin Tekiner, Francesco  Pongiuppi, Mevlüt Çelebi, Özlem İnay Erten, Davide Deriu, Burcu Pelvanoğlu, Luca J. Senatore, Marco Carpiceci, Fabio Colonnese değerli akademisyen ve araştırmacılar sunumları ile tüm mevcut bilgileri derlediler.

İlk oturumun moderatörlüğünü, Levanten Kültür Mirası Vakfı’ndan, Luis Miguel Selvelli, ikinci oturuma ise İstanbul Üniversitesi’nden, Baha Tanman katkıda bulundu.

Sabah ki programda söz, Prof.Dr. İlber Ortaylı’ya geldiğinde, yetkililere sözlerinin başında İtalyanca olarak başlayıp, teşekkürlerini sunduktan sonra “Bundan sonrasına Türkçe devam edeceğim” diyerek, konuşmasına şöyle devam etti : “Yüzüncü yılda hiçbir ülkede görmediğimiz, bir yakınlıkla İtalya, Türkiye Cumhuriyetinin 100.yılını kutluyor. Bu bir oficial – büro yaklaşımı olmaktan çok Türkiye’nin kalbini kazanmak demektir. Çünkü bizim için yüzüncü yıl çok önemli demektir. Atatürk’ü en iyi resmeden ve heykelini yapan, Pietro Canonica’nın, konu olması çok normaldir. İstanbul’da yaşadım, Ankara’da okudum, Sıhhiye’ye çıktığım zaman Türk İnkılâbının ve modernleşmenin ve yapan kişi hakkında yapılan konuşmaları dinleyip, ona göre yorumlamaya çalıştım. Pietro Canonica,Taksim’de ki anıta niçin Sovyet heyetini getirdi, koydu oraya. Kendisi Türk İnkılâbı ve Sovyetler arasında bir bağ kurdurdu. Atatürk’ün hiçbir şekilde komünist partiyle, radikal sosyalist partiyle alakası olmadı. Atatürk biliyordu, Türkiye Cumhuriyeti’de o yolda değildi. Ama Akdeniz’in doğusunda ve şarkta, olanlar dünyayı da sarsıyordu. Müdür olduğumda, odamda İbrahim Çallı’nın Atatürk portresi, vardı onun gözleri iyiydi benziyordu ancak tabloyu maalesef bitirememişti. Kaldırdım yeni bir tablo astım onda da gözleri yoktu. Atatürk’ün hem resimde, hem heykelde gözlerini en iyi ifade edebilen, Pietro Canonica’dı. İtalya ve Türkiye, birbirlerini çok eskiden tanıyan iki dünyadır. “ Konuşmasına, kendisinden önce moderatörün, “Dinsel öğeler nedeni ile uzak kalındığını ve bunu daha önce, Orhan Pamuk hikâyelerinde ki benzetmeler gibi bulduğunu ifade ettiği kısma müdahale ederek; “ Buna katılmıyorum, minyatürler vardı eskiden ama sonrası yaratıcı, yapabilen olmadığını söyleyebiliriz” dedi. Ayrıca, yüzyıl önce işgal altında iken İtalyanların, Kadıköy ve Üsküdar’da yoğunluk gösterdiğini ama ne olursa iki ülkenin Akdeniz’i oluşturan iki büyük unsur olduğunu ifade ederek sözlerini tamamladı.

Gerek İtalya’dan gerek İstanbul’dan katılım sağlayan konuklardan yer yer geçmiş dönemlerde bilhassa 1922’lerde siyah gömlekliler olarak, işgalci faşistlerin harekete geçtiğini bunlara rağmen Atatürk’ün neleri başarabildiğinin açık göstergesi gün yüzüne daha net çıktı. Çetesi, isyanı, yangını, azınlığı, yokluğu, çaresizliğine rağmen tıpkı henüz askeri okulda iken sarf etmiş olduğu gibi “Ya çare sizsiniz, ya çaresizsiniz!” sözünün anlamını bizlere yeniden hatırlattı.

Sanatçı Pietro Canonica’nın. Atatürk ile karşılaşması, yalın gösterişsiz bilgili ama sade yaklaşımı, onda gözlemlediği ve gazete küpürlerine yansıyan röportajlarından ne eşsiz bir lider olduğunun ispatı yeniden gün yüzüne çıktı.

Atatürk için imkânsız diye bir şey, hiç olmamıştır zaten.

O yüzden kim ki kendini tanımak, bilmek ister, o zaman dönüp en doğru şekilde tarihine bakacak.

Tarih, her zaman gerçekleri yazmaya devam edecek. Ve onlar yüzyıl önce koyduğu taşların doğru olduğunu bilmeseler, bugün bunları zaten konuşmuyor olacaktık.

Ne mutlu ufku açık beyinlere…

Bizi bugünlere taşıyan kutlu ecdadımıza.

EMEL SEÇEN

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar