Can Baydarol

Can Baydarol


Vize sorunu nasıl çözülür?

Vize sorunu nasıl çözülür?

Cumhurbaşkanlığı seçimleri nihayet bitti. Kendime verdiğim birkaç günlük iznin ardından, kendimi yoğun bir Schengen vizesi hakkındaki soru trafiği içinde buldum. Uzun randevu süreleri, uzun bekleyişlerin ardından başvurunun reddi, harcanan paraların geri iade edilmemesi başlıca sorunlar olarak işaret ediliyor.

Gelin bu konulara biraz daha yakından bakalım ve karşı tarafın gerekçelerini anlamaya çalışalım.

“Pandemiden ötürü çalıştıracak çok fazla eleman bulmakta sıkıntı çekiyoruz” bahanesini bir yana bırakırsak, 4 temel gerçekle karşı karşıyayız.

  1. “Sınır kontrolünüz yok, çok fazla 3. ülke vatandaşı ülkenize giriş yapıyor, bunlarda kaçak yollarla AB ülkelerine girip mülteci statüsü kazanmak istiyor.”

Bu insanların vize diye bir başvurusu zaten olamaz, adı üstünde kaçak yollarla AB topraklarına giriş yapıyorlar. Öte yandan Türkiye ile AB arasında geri kabul anlaşması var. Bu noktada geri kabul anlaşmasının çalışamadığını da kabul etmek gerekir. Öncelikle mülteci olmak isteyenlerin sayısı son yıllarda geometrik bir artış gösteriyor, her durum kendi özgün koşulları altında değerlendirilmek zorunda; ayrıca bir diğer sorun da Türkiye’nin hibrid demokrasi liginde neredeyse küme düşmeye yakın, alt sıralara gerilemesi. Demokrasi, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygılı devlet algısı yara aldığı oranda geri iade söz konusu olamıyor.

  1. “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını çok ucuzlattınız. 3. ülkelerden gelip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanların esas niyetleri Türk pasaportu alıp, AB ülkelerine gitmek.”

Bu doğrultuda maalesef Türk pasaportu ile AB ülkelerinde yakalanan, Türkçe bilmeyen kriminal kişilere rastlanabiliyor. Bu algı doğrudan vize kuyruklarının daha da uzamasına, incelemelerin daha hassas yapılmasına neden olabiliyor. Vize için istenen belgelerin daha da artması cabası.

  1. “Ekonominiz kötü gittikçe, özellikle gençler arasında kapağı Avrupa’ya atma fikri gelişiyor.”

Doğrudur, Türkiye’deki genç işsizliğinin vardığı boyutlar, üniversite diplomasının iş bulmakta pek işe yaramaması, geleceğe yönelik ön plana çıkan karamsarlık duyguları özellikle gençler arasında böyle bir istence yol açıyor. Hoş sırf gençler değil, hani ileri yaşlarda bile benzeri arayışlar olabiliyor.

Yukarıdaki gerekçe de dahil olmak üzere, başvurulara ret cevabının gerekçesi “bu şahıs AB’ye giriş yaptıktan sonra geri dönmeyebilir!” şeklinde oluyor. Ret oranı ise neredeyse yüzde 50 seviyesini bulmuş durumda.

  1. Teknik engeller çıkarma gizli niyeti

1/95 sayılı Türkiye ile AT arasında gümrük birliğini tesis eden Ortaklık Konseyi kararı uyarınca ticareti kısıtlayıcı nitelikte teknik engeller çıkarmak yasaklanmıştır. AB ülkelerindeki partnerleri ile iş yapan iş insanlarının ya da mal taşıyarak tedarik zincirinin oluşmasına imkan tanıyan nakliye sektörü çalışanlarının sürekli olarak vize engeli ile karşı karşıya gelmesi tam olarak yasaklanan teknik engel kapsamına girmektedir.

Bütün bu verilerin ışığında yapılabilir ve yapılamaz olanları şu şekilde sıralamak olası gözüküyor.

  • Türkiye’nin hızlı bir şekilde kendi sınırlarını koruma yoluna gitmesi, kaçak göçün önlenmesi için olmazsa olmazların başında geliyor. Yapılabilir mi? Tartışılır.
  • Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının çok daha zor hale getirilmesi, vatandaşlık talebinde bulunanların sadece paralı bir mülk edinmesinin ötesinde kurallara bağlanması bir diğer olmazsa olmaz. Yapılabilir mi? İstenirse evet.
  • Türk ekonomisinin hızla düzeltilmesi. Bakan Şimşek’in göreve gelmesi ekonomi politikalarında tekrar ortodoks bir anlayışa dönüleceğinin sinyali niteliğinde. Karamsarlığın biraz daha azalacağı kesin. Yeterli mi? Uygulamalara bakıp göreceğiz. Kaybolan güven hızla tekrar tesis edilir mi? Çok kolay değil, çünkü mesele sadece ekonomi ile sınırlı değil. Ülkemizin hızla hibrid rejim algısından çıkıp, demokrasi ve insan haklarının güvence altında olduğu hukukun üstünlüğüne saygılı devlet seviyesine yükselmesi gerekiyor. Bugünün koşullarında kolay mı? Fazlasıyla tartışılır.
  • Uluslararası ilişkilerde en fazla başvurulabilecek yolların başında “mütekabiliyet” gelir. Vize meselesi ile ilgili olarak mütekabiliyet uygulayabilir miyiz? Diğer ifadesi ile bütün AB ülkeleri vatandaşlarına Türkiye’ye girişlerinde vize alma zorunluluğu getirebilir miyiz? Kesinlikle hayır. Özellikle dövize bu kadar muhtaç halde, Türkiye’ye gelen her turiste veli nimet muamelesi yaparken maalesef hayır.
  • Peki bazı istisnai haller için mütekabiliyete başvurabilir miyiz? Örneğin taşımacılık sektöründe TIR şoförleri için vize zorunluluğu getirebilir miyiz? Bence evet. Hele önümüzde Schengen vizesi olan TIR şoförlerine bir de Bulgar vizesi zorunluluğu getiren Bulgaristan’a karşı, mutlaka! Bu tür zorlamalar tedarik zincirinin bozulmasına yol açacağı oranda AB’nin çıkarlarına aykırı olacak ve Türkiye’ye karşı uygulanan vize politikasının tekrar gözden geçirilmesine neden olacaktır.
  • Gümrük birliği kurallarının ihlali nedeniyle Avrupa Adalet Divanı’na dava açma imkanını tartışmamız da bir başka olgu olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle TOBB, İKV, TÜSİAD başta olmak üzere uğradıkları zararları kanıtlayarak bu yola başvurabilirler.
  • Nihayet toptan bir çözüm imkanı var mı? Malum Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına Schengen vizesinin kaldırılması için müzakerelere 2015 yılında başlanmış, getirilen kriterlerde büyük yol alınmış, iş anti terör yasasının değiştirilmesi konusunda tıkanmıştı. Bu yasa değiştirilebilir mi? Bunca “beka” meselesinin siyasetin gündemini belirlediği bir ortamda pek olası gözükmüyor. İstenen değişiklik yapılsa bile mutlak serbesti tanınır mı? Günümüz koşullarında bu durum da pek olası değil. Belki zamanında sayın Davutoğlu’nun Dışişleri Bakanlığı sırasında “ya hep ya hiç” mantığı ile ıskaladığı kontrollü serbestleştirme müzakerelerine dönüş yapılabilir.

Bütün bunları söyledikten sonra, AB ülkelerinin Türkiye’deki konsolosluklarını Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından aldıkları vize ücretleri ile finanse etmekte olmalarının da hiçbir mantıkla bağdaşmadığını da ifade etmek gerekir. Özellikle ret cevabı verdikleri vatandaşlarımızdan tahsil ettikleri ücretleri geri iade etmemeleri de ayrı bir tartışma konusudur.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar