Seçkin Çakmak

Seçkin Çakmak


Türkiye; Neden Güney Kore Olamaz

Türkiye; Neden Güney Kore Olamaz

Takvimler 17 Ekim 1950’yi gösterdiğinde Türk Askeri; Pusan limanından Kore topraklarına ayak basarak Kore Savaşına dahil olmuştu. 890 Şehit verdiğimiz bu savaşta Sovyetler tarafından yönetilen daha sonra Çin’in bizzat destek verdiği Kuzey Kore savaş öncesi 38. Enleme geri itilerek Güney Kore’nin işgal edilmesi önlenmiş oldu. Bir bakıma Türkiye, Güney Kore’nin kurtulmasını sağlamıştı. Ancak üç yıldan fazla süren savaş neticesinde Güney Kore açlıkla karşı karşıya kalmış savaşın ağır sonuçlarını kaldırmakta büyük sıkıntılar çekmişti.

İlerleyen zamanlarda ise Türkiye’den daha düşük seviyede olan Güney Kore 1980’li yıllarda Türkiye’yi ekonomik olarak yakalamış şimdi ise 3 katı büyüklüğüne ulaşmıştır. Türkiye’nin kişi başına düşen milli geliri 8.500 USD iken Güney Kore’nin ise 31.750 USD’dir.

Nasıl oluyor da 1945 yılına kadar Japonya’nın sömürgesi olan 1950’li yıllarda iç savaş neticesinde ağır yıkım yaşayan Güney Kore; Almanya, A.B.D ve Japonya ile rekabet edecek seviyeye geldi. Dünya’ya Peynir ekmek gibi Hyundai marka otomobil, Samsung marka cep telefonu ve LG Marka elektronik ürünler satan bir ülke konumuna yükseldi.

Çünkü Güney Kore dünyanın ameleliğine soyunmadı. Tekstil ve İnşaat işlerine tüm birikimini harcamadı. Katma değerli projelerle piyasaya girdiler. Bilim ve teknoloji alanına yöneldiler. Hafif sanayii ile çıktıkları yola ağır sanayi ve sonrasında ileri teknoloji seviyesine ulaştılar.

Yol yapmadan önce o yollarda kullanabilecek otomobilleri ürettiler. Bugün Güney Kore’nin devlet başkanından tutunda en alt seviye memuru Hyundai, Kia ve Daewoo marka otomobillerini kullanıyorlar.

Eğitim sistemini yap-boza dönüştürmediler. Herkesi üniversite mezunu yapmak gibi dertleri yok, Üniversite sınavını kazanmak zor. 3 kere devamsızlık yaptığınızda dersten direkt bırakılıyorsunuz. PISA sonuçlarına bakarsanız da arada ki farkı rahatlıkla görebilirsiniz.

Girişimciliğin mevcut değeri ve gücünü temsil eden en önemli göstergelerden biri de patent almaktır. 2020 yılında Güney Kore; 9.106 patent alarak dünyada en çok patent alan 6. ülke konumundayken Türkiye’nin aldığı patent sayısı 594

Denilebilir ki; Türkiye’nin sorunları var ancak benzer sorunlar Güney Kore’de de yok değil. Türkiye bulunduğu coğrafya dolayısıyla dezavantajları olduğu gibi avantajlarının da olduğunu, jeopolitik ve stratejik öneminin bulunduğunu biliyoruz. Ayrıca Güney Kore’ye nazaran Türkiye’nin yer altı zenginlikleri daha fazla hatta Turizm konusunda Türkiye’nin Güney Kore’den çok çok üstün olduğunu görüyoruz.

Güney Kore’de yolsuzluk yok mu? Var! Ancak adaletin kılıcı keskin 2017'de rüşvet ve yolsuzluk yaptığı tespit edilen devlet başkanı Park Geun-hye’i Adli merciler azletmekle kalmamış tutuklayarak 22 yıl hapis cezasına çarptırıp demir parmaklıkların ardına yollamıştır.

Güney Kore’de nepotizm yok mu? Var! Hem de kralı var. Ancak yolsuzluk yaptığınızda ahlaksızlık yaptığınızda sizin soyunuza bile şüpheyle yaklaşıyorlar. En son Samsung'un varisi Lee Jae-yong, yolsuzluk nedeniyle yönetimi çocuklarına bırakmayacağını açıkladı.

Güney Kore’de dış düşman yok mu? Var! Hem de en manyağı nükleer silahlarla oyuncak gibi oynayan Kuzey Kore, bölgesel dev Çin ve Liancourt Kayalıkları nedeniyle Japonya’yla karşı karşıya gelmekteler.

Güney Kore kusursuz bir ülke değil! Ancak kaynaklarını doğru kullanan disiplinli bir ülke, Yasalar karşısında herkesin eşit olduğu adaletin uygulandığı bir ülke, sorumluluk sahibi insanların bırakın başarısızlık karşısında istifa etmesini intihar ettiği bir ülke…

Türkiye; İç savaşla perişan olan Güney Kore, İki atom bombasına maruz kalarak imha edilmiş Japonya ve doğusundan Rusya, batısından ise Amerika’nın girdiği ikinci dünya savaşıyla yıkılıp parçalanan Almanya’dan daha hızlı bir toparlanmayı gerçekleştirebilir.

Tek yapılması gereken adaletin her anlamda tesis edilerek, bilim ve teknolojiye gereken önemin verilmesi ancak bunu yapabilecek bir irade ve bu iradenin arkasından yürüyecek bir toplumun varlığını göremiyoruz. Umutsuzda değiliz. Reşat Nuri Güntekin’in de dediği gibi: “Memleketin ancak okuyup yazmakla kurtulacağına inananlardanım”. Biz de inanıyoruz…

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar