Seçkin Çakmak

Seçkin Çakmak


Sizin Teknolojik Hastalığınız Ne?

Sizin Teknolojik Hastalığınız Ne?

Çağımızda teknolojinin hızla ilerlemesi sonucu insanoğlu birçok fayda ve kolaylığa erişim sağladı. Ancak atalarımızın; ‘’Azı karar, çoğu zarar ‘’ diyerek ifade ettiği gibi teknolojinin fazlası da insanoğlunun psikolojik olarak sorunlar yaşamasına yol açtı. Gündelik hayatımızın olmazsa olmazı haline gelerek bir avuç içine sığan cep telefonu ve internet ikilisiyle olan imtihanımızı kaybettiğimizi söylersek pekte haksızlık etmeyiz. Hatta kontrolden çıkan alışkanlıklarımızın esiri haline geldik dersek abartmış sayılmayız.

Kendimizden pay biçerek şöyle teknolojik takıntılara ve hastalık boyutuna gelen davranışlara göz gezdirelim… Acaba bizde hangileri var ve hangi seviyede?

Eğer kendi isminizi aralıklarla Google veya benzeri arama motorlarında aratıyorsanız ve sürekli sosyal medya da hakkınızda yazılanları araştırıyorsanız biliniz ki; ego sörfüne yakalanmışsınız demektir. Başkalarını ya da yakın çevrenizi sosyal medya veya çeşitli platformlarda sıkı sıkıya takip ederek araştırıyorsanız! Ne yazdığını ve ne paylaştığını inceliyorsanız eller yukarı; siz bir Stalker’sınız. Stalk ise masum bir gözlem değil, sinsi bir izlemedir. Kimileri stalklamayı tacizle eşdeğer bile görmektedir. Açıkçası da haksız sayılmazlar, kimse hayatlarının başkaları tarafından irdelenmesini hoş karşılamaz.

FOMO (Fear of Missing Out) psikolojide gelişmeleri kaçırma korkusu olarak adlandırılan bu rahatsızlık ise; işlerinizi aksatacak kadar ileriye giden ve sürekli sosyal medya başta olmak üzere birçok platformlarda gelişmeleri takip etme zorunluluğu hissettiren bir davranış biçimidir. Öyle ki bir işiniz var ve bir an önce işi bitirip refresh yaparak neler olmuş diye eliniz titriyorsa, durumunuz vahim.

Özellikle kurumsal bir şirkette çalışıyorsanız, beyaz yakalıysanız ve sürekli maillerinizi kontrol ediyorsanız; Crackberry hastalığının pençesindesiniz demektir. Hâlbuki iş dünyasında bir maile cevap verme süresi 24 saattir. Siz sürekli maillerinize bakma takıntısına sahipseniz, kendinizi frenlemelisiniz.

Vücudunuzda herhangi bir yeriniz ağrıyor. Veya bedeninizde alışılagelmedik bir farklılık gözlemlediniz. Hemen Google’a girip belirtileri yazarak teşhis ve tedavi işlerine girişiyorsanız; siberhondriksiniz. Bir hekime görünmek en doğrusuyken internetten hastalık araştırmak sizi yanıltabilir, hatta tedaviye girişmek çok kötü sonuçlar almanıza yol açabilir. Bunu asla kendinize yapmayın!

Kendinizi sevebilirsiniz, beğenebilirsiniz. Selfie de çekebilirsiniz. Ancak sürekli özçekim yaparak yayına veriyorsanız; Sadece takipçilerinize illallah dedirtmekle kalmadığınızı söyleyelim. Siz bir hastasınız! Selfitis olarak adlandırılan bu hastalık mahremiyet problemlerini de beraberinde getiriyor. Aman dikkat!

Gittiğiniz yerde ilk wi-fi şifresi soruyorsanız Netlessfobi (internetsiz kalma), elinizden sürekli telefon düşmüyor ya da cebinizdeyken sürekli yoklama ihtiyacı hissediyorsanız Nomofobi (Telefonsuz kalma) hastalığına sahipsiniz demektir. Avrupa’da bu psikolojik rahatsızlıktan dolayı intihar vakaları bile görülmüştür. Bu hastalık aslında ölçeğine göre çoğumuzda olduğu düşünülüyor.

Whatsappitis, Youtube narsizmi, Facebook depresyonu, Hikikomori fenomeni, Photolurking, Cheesepodding ve Dijital istifçilik derken birçok takıntı ve psikolojik hastalıkları detaylandırabiliriz. Ancak bir hastalık var ki, bu salgın boyutuna gelmiş durumda, bugüne kadar indirmediğim için kendimi sağlıklı hissettiğimi düşündüğüm uygulama olan Tiktok bana göre tam bir facia… Twitter’da videolarına rast geldiğim an insanoğlu acaba bu hale nasıl gelebildi diye dertlenmedim değil. Ünlü olacağım diye, takipçi sayım artacak diye bu hale gelmenin bilimsel ve psikolojik olarak bir izahı var. Ancak bu videolara maruz kalmanın, beğenilmesinin ve rezilliklere gülebilmenin izahı olmamalı diye düşünüyorum. Türkiye Tiktok kullanımında dünyada 3. Sırada, çekilen videoları gördükçe aramızda ne cevherler dolaşıyor diye kendi insanımızla da yüzleşiyoruz. Ülkece ciddi bir psikolojik desteğe ihtiyacımız olduğu anlıyoruz.

Andy Warhol demiş ya; ‘’Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak’’ diye bende Tiktok için ‘’Bir gün herkes 15 saniyeliğine rezil oluyor’’ diyorum. Bizde onlar adına utanıyoruz.

Yazının sonuna gelirsek; kimimiz bu hastalıklara sahip olduğumuzun maalesef farkında bile değil. İlk başta teknolojik aletlere ne kadar bağımlı olduğumuzu tespit etmemiz gerekir. Hastalık seviyesinde bir bağımlılığınız varsa endişelenmeyin. Bu hastalıklardan kademeli olarak kurtulmak mümkün ‘’Azı karar, çoğu zarar’’ sözünden yola çıkarak TV, Bilgisayar ve Cep telefonu gibi birçok teknolojik aletlerimizle geçirdiğimiz vakti azaltarak başlayabilirsiniz. Teknoloji tatili veya orucu tutabilirsiniz. En önemlisi psikolojik destek alarak hızlıca kurtulabilirsiniz. Yeter ki her şeyi ölçüsünde kullanmayı öğrenelim…

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar