İnanç Uysal

İnanç Uysal


Seçim sonuçları kesin mi ?

Seçim sonuçları kesin mi ?

Önce Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasını konuştuk, hukukçuların ağırlıklı fikri Anayasa hükmünün açıkça 3. kez aday olmaya engel teşkil ettiği yönünde idi ama "Sıfırlama" mevzusu bir kez daha gündeme geldi. Bu sefer sistemin sıfırlandığı iddiası ile 3. Kez adaylık bir şekilde Yüksek Seçim Kurulu tarafından onaylandı. Çok inandırıcı olmasa da en azından hukuk tekniği üzerinden bir açıklama yapıldı.

Sonra Bakanların milletvekili adayı olmaları nedeniyle istifa edip etmemeleri konuşuldu, ama YSK ona da bir cevap buldu. Atanmış bakanların kamu görevlisi olduğu iddiasını kabul etmedi ve siyasi olduklarına hükmetti. Ona da peki dedik mecburen.

Ancak bu sefer konuştuğumuz konu çok net bir şekilde yasanın ihlali. YSK Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci tur sonuçlarını açıklayıp resmi gazetede ilan etse de kendi sitesindeki sonuç sayfası şu an aktif değil, çünkü milletvekilliği kesin sonuçları hala açıklanmadı.

Buna gerekçe olarak çok itiraz var ondan oldu diyenler de var ama asıl sebebin bu olmadığını herkes biliyor. Sebep yemin törenini geciktirmek. Çünkü eğer kesin sonuçlar açıklanır ise 3 gün içinde yemin töreni yapılmalı. Bu da iki sebeple istenmiyor, istemeyen de hükümet kanadı.

Hangi iki sebep aslında onu da herkes biliyor. Milletvekili yeminini etmekten imtina eden HÜDA-PAR vekilleri ilk sebep. Zannediliyor ki HÜDA-PAR ‘lılar sadece yemindeki Türk ifadesine takılıyorlar. Keşke sadece o kadar olsa, "Milletin egemenliği" ifadesi de onlar açısından kabul edilebilir değil. Her ne kadar milletin oylarıyla seçilmiş olsalar da orada Allah'ın egemenliği ifadesini kullanmaları çok mümkün. Böyle bir yemin krizi de ilk tur seçimlerini tamamen ideolojik temellere oturtan Cumhur ittifakının ikinci turda kesin olarak kaybetmesi anlamına gelir.

Diğer sebep ise vekil seçilen bakanların yemin etmeleri halinde bu sefer bakanlıklarının mecburen düşecek olması. Elbette bunu "Devlet bakansız kalmasın" diye izah etmek mümkün ama altta yatanın bu olmadığı aşikar. Asıl sebep seçimlere bakan olma avantajı ile gidip, seçim günü de bakan olmaktan kaynaklanan devlet erkin'e hakim olma imkanlarını kullanmak.

Buraya kadar açıkça ihlal edilmiş bir hukuk hükmü de var ama aslında buraya kadar anlattıklarım, esasen etik bir soruna işaret ediyor. Elbette hukukun ruhuna da aykırı ama bir şekilde yasaya uydurulmasının mümkün olduğunu düşünelim.

Peki resmi gazetede ya da YSK'nın kendi sitesinde yayınlanmamış yani henüz resmiyet kazanmamış sonuçlara istinaden Milletvekilliği mazbatalarını almak normal mi? Yani yasal mı? İtiraz olmayan yerlerde mazbataların verilmesi ilk defa olmuyor. Ama seçimin üzerinden 10 günden fazla süre geçmesine rağmen kesin sonuçların ilan edilmemesi durumu da ortada. Oysa seçim Kanunun 120. Maddesi itirazların seçimden sonraki 2 gün içinde yapılmasını, il seçim kurullarının da bu itirazları 2 gün içinde sonuçlandırması gerektiği şeklinde.

Yani 18 Mayıs günü süreç bitmiş 19 Mayıs günü de sonuçlar resmi olarak ilan edilmiş olmalıydı. Bu durumda 22 Mayıs'ta da ilk birleşim ve yemin töreni yapılmalıydı. Ama olmadı. Muhtemelen 29-30 Mayıs diyor meclisimizin hukukçu başkanı.

Vekillerimiz de boy boy mazbata fotoğrafları çektiriyorlar. Hadi iktidar tarafı yapıyor bunu gidip mazbatalarını alıyor ve bir sorun yokmuş gibi davranıyor. Peki muhalifler neden alıyor, almasalar ve neden almadıklarını kamuoyuyla paylaşarak hukuksuzluğa dikkat çekseler daha doğru olmaz mı. Bu sorun ülkedeki keyfiliğin işareti olmakla kalmıyor. Yarın mecliste vekil olarak oturacak olan bir kısım insanın taşıdıkları, ve ülkede egemen kılmaya çalıştıkları zihniyetin tehlikesini de işaret ediyor.

Toplumun bu tehlikenin farkına varması için mazbata fotoğraflarının bir süre gecikmesinde mahsur yok. Ülkeyi Hukuk devletine dönüştürme iddiasındaki muhalefetin mazbatalarını 3-5 gün geç alması onlara bir şey kaybettirmez neticede mazbatalar bir yere kaçmıyor. Ama ülkedeki hukuk elden kaçıyor.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar