Tuğçe Özcan

Tuğçe Özcan


Sadelik ve kalite hakkında aforizmalar

Sadelik ve kalite hakkında aforizmalar

Çevremde gözlemlediğim tipik bir 30 yaş sonrası sadeleşme isteği var. Aslında 30’lara kadar çok yorulduğumuzdan değil de, 30’larda anca akıllandığımız ya da mantıklı düşünmeye anca zaman bulabildiğimiz için sanırım. Kendi hayatıma yavaş yavaş, adım adım adapte ettiğim sadeleşme adımları hayat kalitemi öyle güzel yükseltti ki, şimdi keyif kahvemi içerken (eğer içebilirsem tabi) kurduğum sadelik cumhuriyetini, adeta bir sanat eserine bakarken hissedilen haz ile seyrediyorum.

Bir kere benim için “az insan, öz insan” diye bir kural olmaz hayatımda. Hayatımda olması gerekenler hayatıma gelir, hayatımda görevi bitenler kendiliğinden çıkar. Bu her zaman, hepimizin hayatında mükemmel bir dengeyle gerçekleşir. Sizin dışarıdan müdahale edip, enerjiyi bozmanıza hiç gerek yoktur. “Bu saatten sonra yeni insanlar, yeni çevreler istemiyorum” demek de, size gelecek olan yeni öğretilere, yeni mesajlara hatta belki yeni hediyelere sırt çevirmek bana göre. İşte bu yüzden hayatımda olan dostlarım için hep akışta kalmayı seçerim.

Boğa burçlarının yemek konusunda çok fena adları çıkmış. Hele bazı yerlerde öyle yazılar yazıyorlar ki, sanırsınız ki gece olunca ağzımıza yemek tıkmak için çöpleri karıştırıyoruz. Obur diyenler, ne bulursa yer diyenler. Evet Boğa burçları yemek yemeyi seviyor, her dönem sevdi. Ama lükse ve iyiye karşı olan zaafımızdan biz hep sofralarda damağımızdan önce gözümüzün ve ruhumuzun zevk almasını istedik. Eskiden tek başıma da olsa kahvaltı masamı donatır öyle otururdum. Şimdi ise “sadece kendi başıma yemek yerken bile” uğraş gerektiren bir şeyi hazırlayıp, sade ama görselliği ile günümü yükseltecek bir tabak hazırlamak için zaman harcıyorum. Daha az ama daha kaliteli bir tabak gönlümden geçiyor.

Alışveriş konusunda aslında kendi paramı kazanmaya başladığım ilk günden beri tavrım hep aynıydı benim. Çeşit çeşit, model model giysiler almak yerine daha basic, daha sade ama kaliteli olan az sayıda şeyi alır ve hatrı sayılır paralar ödediğim için de uzun yıllar giyerim. Mesela kadın ve erkek için dolapta mutlaka olması gereken bazı klasik parçalar vardır. Erkekler için lacivert bir iyi kalite jean, beyaz keten gömlek, kaşmir bir kazak, italyan kesim bir takım ya da kadınlar için deve tüyü kaban, siyah küçük elbise, beyaz ipek gömlek gibi... Böyle zamansız klasik parçalarınız varsa, onları dolabınızdaki dönemsel parçalarla tamamlayıp her Dresscode için mutlaka güzel kombinler yaparsınız. Yani iyi giyinmek için ille de alışveriş bağımlısı olmaya gerek yok. Ama bir durum hariç! Ayakkabı ve çanta söz konusu olunca kadınlarda çoğu zaman mantık devre dışı kalır ve bir kadının ayakkabı ve çanta eksiği hiçbir zaman bitmez :)

İyi yaşamak için spor yapmak gerçekten gerekli mi? Spor yapmayı sevmiyorum ama spor yaptıktan sonraki hissi çok seviyorum. Hani sporda kolunu kaldırmak istemezken bile kendini zorlarsın, ha gayret diye diye 1 saati tamamlarsın ya. Sen tam bitirmek üzereyken kulaklıkta en sevdiğin şarkıya sıra gelir. O güzel şarkının hatrına devam edersin, derken bi daha başa alırsın. Sonra modun yükseldiği için o hiç hoşlanmadığın mekik sehpasına geri döner 3 set daha bitirirsin, derken saatine bakarsın 1 buçuk saati tamamlamışsındır. İşte o spordan sonra, duştan çıktığın an hissettiğin şey var ya. O hissi seviyorum ben. Sırf o hisse olan tutkum yüzünden, spora bile katlanıyordum. İşte bize o hissi veren şey spor sırasında yükselen endorfin (mutluluk hormonu), dopamin (bizlere haz veren bir hormondur) ve seratonin (canlılık ve zindelik hissi veren hormon). Spor salonlarına son kez adım attığım günden bu yana sanırım 2 sene geçti. Hamilelik, pandemi ve şimdi de küçük bebeğim yüzünden biraz uzak kaldık ama çok yakında geri döneceğime inanıyorum. Evde minnoş minnoş spor yapmak beni hiç motive etmiyor.

Yaşam Alanlarınızda kaliteli zaman geçirmenin şifresi bana göre düzen. Belki her insan aynı değildir ama ben evim dağınık olunca, dünyam da dağınık gibi hissediyorum. Şuan bunu gerçekleştirmek hayatı keşfetmeye kendini adamış 17 aylık küçük bir adamın olduğu evde öyle meşakkatli ki, günün her saati kitapları parkelere saçılmak yerine kitaplıkta duran evlere özeniyorum. Evlerde sadeleşin, inanın yüklerinizden kurtulacaksınız. Bir kere kırılan, bozulmuş ve tamir olmayacak herşeyi atın. Onların enerjisi evinizde durmasın. İhtiyacınız olmayan tüm kalabalıklarla vedalaşın. Fazlalıkları sevgiyle dağıtın, inanın başka başka kanallardan size katlanarak geri gelecek. Hayatta çok fazla şeye sinir olmam ama kesinlikle asabımı bozan birşey varsa, o da evdeki lüzumsuz eşya kalabalığıdır. Az eşya sadeliktir, kolaylıktır, sakinliktir. Düzenli bir salonda, difüzörden çıkan mis gibi lavantalı bir buhar evinizin üzerini ipek bir örtü gibi örterken demli çayınızdan bir yudum almak sizin de mekanınızın da enerjisini bir anda yükseltir.

Kaliteli bir yaşam, iyi ve sağlıklı bir bedenle mümkün. Bugün almamız gereken tüm vitamin ve mineralleri sadece besinlerle vücuda alabilmek ne yazık ki çok zor. Doğru dozda gıda takviyeleri kullanmak uykunuzdan, cildinize, hatta ruh halinizden, bağışıklığınıza kadar sizleri etkliliyor. Örneğin Omega 3, kadın ve erkek fark etmeksizin bize her yaşta lazım olan çok önemli bir destek. Kemikler, hafıza, cilt ve beyin fonksiyonlarımız için çok önemli. C vitamini, kalsiyum, D vitamini, Quenzim Q10, Selenyum, Çinko. Bunlar benim dönem dönem aldığım takviyeler. Bilgiye ulaşmanın saniyeler içinde gerçekleştiği dijital dönemde, bunları tek tek açıklamak sıkıcı olur ama şu kadarını söyleyebilirim ki, bedeninize doğru desteği sunduğunuz zaman hissedeceğininiz pozitif durum, hayatınızın her alanında yağmur damlası gibi yayılarak büyüyecek. Siz iyiyseniz, herşey iyi olur. Çünkü herşey sizsiniz.

Yaşam kalitenizi yükseltecek en güzel ve keyifli şey bana göre seyahat etmek. Yolda olmanın güzelliği, varış noktasında seni bekleyen keşiflerin heyecanı. Yeni ülkelerin hiç bilmediğin iklimleri. Sana iyi hissettirecek şeyleri bir valize koymanın verdiği köksüzlük hissi. Gittiğin yerlere götürdüğün defterler, kremler, taşıdığın giysiler ve eve getirdiğin taşlar, hafızana eklenen yeni anılar. Uçsuz bucaksız evrende dünyanın bile nokta kadar yer kapladığı gerçeğindeki sadelik, içsel dünyanda hissettiğin sonsuzluk...

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar