Tuğçe Özcan

Tuğçe Özcan


Kaderinde sen de söz sahibisin

Kaderinde sen de söz sahibisin

Gerçekten çok istediğin bir şeyi elde etmenin sihrini henüz çocukken keşfettim. Hikayesi çok ilginç. Önce arkanıza yaslanın ve eğer varsa kahvenizden bir yudum alın.

Sanırım 6 ya da 7 yaşındayım. Annem ve babam da ben 3 yaşındayken boşanmıştı. Ama o zamanlar sürekli kardeşim olmasını ister ve bunun için dua eder hatta bir kardeşim olsa hayatımın nasıl olacağına dair detaylar düşünürdüm. Çocuk zihni tertemizdir, engel tanımaz. İşte o çocuk saflığı ile annem ve babamın boşanmış olmasının bile engel koymadığı bir inançla tutmuştum dileğimi. Tabiki de, nasıl kısmına takılmadan koşulsuzca ve inançla isteyen herkes gibi ben de dileğime kavuştum ve annemin de, babamın da ikinci eşlerinden birer kardeşim oldu.

İkinci en büyük Kuantum sıçrayışımı ise çalışmaya başladığım ilk yıllarda yaşadım. O zamanlar televizyon kanallarında metin yazarlığı yapıyorum ama Okan Bayulgen’in Makina ekibinde Editörlük yapmak istiyordum. Bu isteğim için de aşındırmadığım kapı kalmadı. Departmanımdaki üstlerime ilettim, olmadı. Staj yaptığım haber merkezindeki yayın müdürümüze gittim olmadı. İK’ya gidip dilekçe verdim, konuyla hiç ilgisi olmadığı halde sırf mevkileri yüksek diye ailemdeki birçok kişiden yardım istedim olmadı olmadı. Ama inatla her gün yeni bir fikirle uyanmaya devam ettim. Derken metin yazarlığı yaptığım program yayından kalktı ve o zamanki program sunucumuz beni arayıp yeni transfer olduğu kanalda programın editörü olmak ister misin diye sordu. Aslında mis gibi Türkiye’nin en çok izlenen özel kanallarından birinde kadroluyken istifamı verip tamam dedim. Bu arada o dönemler özel kanalda kadrolu olmak o kadar önemli bir durum ki, çünkü denizde kum ortalıkta stajyer. En basitinden, en ciddi işe kadar her şeyi stajyerlerin yürüttüğü bir sistemde kadrolu olmak resmen rütbe gibi bir şey. Sunucumuz bir adres gönderdi, yarın ekip toplantısı var gel dedi. Adrese bir gittim Okan Bayulgen’in Makine ekibinin ofisi.

Hayatımdaki ikinci en büyük ‘’İste ve Olsun’’ şokundan sonra artık kesinlikle evrenle aramda bir dil olduğunu anladım ve dili çok akıllıca kullanmak istedim.

Hayatta başınıza gelen her şey bilinçli ya da bilinçsiz bizim seçimlerimizle oluyor. Bütün mesele farkındalık.

Ağzından çıkan sözlere, düşüncelerine hep dikkat etmek zorundasın. Çünkü söz emirdir. En basit anlatımla bizleri yaratan Allah, ruhumuza kendi zerresinden üfledi. O zerrenin içinde de Allah’ın yaratım gücünden gelen bir enerji var. Bu enerjiyi geliştirmek, kullanmak için ihtiyacın olan şey yine farkındalık.

Kendine karşı farkındalık, ruhuna karşı farkındalık. Frekansına karşı, karmana karşı farkındalık. Ne kadar önemli bir  iş yaparsan yap bir ruh taşıdığını da unutma lütfen.

Frekansın düşük olursa, sen de etrafına hep düşük frekanslı insanları çekersin. Frekansını yüksek tutmak için nefes egzersizi, meditasyon yapabilir, sanatla ve müzikle daha fazla zaman geçirebilir, evinde aromatik yağlardan, bitkilerden, tütsülerden yararlanabilir, hayal kurabilir, kendini iyi hissettiğin ortam ve alanlarda zaman geçirebilirsin. Mutlu ve keyifliyken frekansınız da yüksek olur.

Bir niyetim, bir dileğim olduğunda Youtube’dan 99 Hz titreşim sesi açarak (yani 5. Boyunda titreşim, çok daha güçlü bir frekansa yükselmek için bir destek) istediğim o şeyi olmuş gibi düşünürüm. Her detayını kafamda kurgular, film gibi yaşar ve içinden geçerim. Genelde bu çalışmayı da 40-45 dakika devam eder, sonra bittiği zaman da bir daha asla düşünmeden enerjiyi serbest bırakırım.

Hayatta karşınıza çıkan hiçbir insan asla tesadüf değil. Sizi üzenler bir yaşam dersi vermek için, sizi mutsuz edenler ‘’ne istemediğinizi görmeniz için’’ sizi zorlayanlar ise tekamülünüzün gelişmesi için hayatta karşımıza çıkıyorlar. Mutlu edenler, hayal kurmasını öğretenler ise şükür sebebi elbette. Hani bazen birini gördüğümüzde bize çok tanıdık, çok bilindik gelir ve hemen ısınırız ya. Ben böyle insanlarla kesinlikle başka olasılıklarda yine tanışmış olduğumuzu ve kolektif bilincimizde bu insanlara ait kayıtlar olduğuna inanıyorum.

Kuran’da geçen ‘’Biz her insanın kaderini onların çabasına bağlı kıldık’’ sözü beni çok etkiler. Evet hepimizin bir kaderi var, ama gidişatına yön vermek için biz de o kaderde söz sahibiyiz.

Bu yüzden inancına sımsıkı sarıl ve nasılına, nedenine takılmadan sadece kusursuz düzenin kıymetli bir parçası olduğunu hatırlayarak iste…

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar