Tuğçe Özcan

Tuğçe Özcan


İş hayatının çok bilinmeyenli denklemleri

İş hayatının çok bilinmeyenli denklemleri

Aslında hayallerimi süsleyen kariyer planım, hayata geçirdiğim şeylerle çok da yakın sayılmazdı. Çünkü ben sürekli seyahat halinde olan bir roman yazarı olmak istemiştim. Çantamdaki bilgisayarımı her yere taşıyıp, herhangi bir kafenin bar taburesinde otururken de yazabilirdim, havaalanında kapı açılmasını beklediğim soğuk demir koltukta da. Elbette içimdeki domestik kadın evini de özleyecekti ama gittiği her yeri yuva yapan benim için bir ayın üçte birini sıcak, şirin bir şehir otelinde geçirme fikri oldukça cazip olabilirdi.

Hayaller bir gün hayata geçmek için sırasını bekleyedursun, ben 10 yıllık televizyon editörlüğü ve metin yazarlığından sonra “kaliteli yaşama, sağlığa, şifalı bitkilere, kozmetik ve güzellik endüstrisine” olan bitmez tükenmez ilgim sayesinde, rotamı bir anda estetik sektörüne çevirip zamana meydan okuyan uygulamaların sırrını keşfetmeye başladım. 28. yaşımda üçüncü romanım raflardaydı ama ne yazık ki yazmakla arama soğuk botox şişeleri girmişti.

Elbette her kadının kariyer macerası bu kadar keyfe keder yürümüyor. Çalışmak istemediği halde çalışmak zorunda olanlar, hiç sevmediği işi yapanlar, iş yerinde mobbing yaşayanlar, hakkını alamayanlar… Bu liste çok farklı maddelerle değişerek büyüyebilir. Ama günümüz koşullarında yadsınamaz bir gerçek var ki, artık 21. Yüzyıl kadınlarının ayaklarının yere sağlam basması yeterli değil. Dik durmak için ayaklarının yere mıhlanarak her zorluğa karşı dayanıklı hale gelmesi şart.

YENİ NESİL EKONOMİK BÜYÜME PLANLARI

Pandemi ile hayatımızda artık daha fazla yer kaplayan, gelişen, büyüyen hatta devleşen online ticaretler, sıcak ya da soğuk pazarda hatırı sayılır nakit akışı dönen Network marketing işleri, Kripto para piyasası, neredeyse altın çağını yaşayan organik ürünler, malın değil bilginin satıldığı danışmanlık ve koçluk programları, dijital medya içerikleri derken artık çalışma hayatı tıpkı bir oyun hamuru gibi günden güne şekil değiştirmeye başladı. Bu esnekliğin içinde ayakta kalmak için yeteneklerimize sürekli yeni güncellemeler yapmamız gerekti.

Çalışma hayatı hiçbir zaman dikensiz gül bahçesi olmamıştı ama, bu yeni modellerin getirdiği esneklik tuhaf biçimde bireyleri farklı bir evrilmeye itmişti. Önceleri ofiste en yakın rakibimizle yarışırken, şu anda Youtube videomuzun izlenme sayıları akla mantığa sığmayan challenge videoları ile yarışır oldu. (Mesela bir insanın eşek sesi çıkardığı videonun nasıl milyonlarca izlenme alıyor oluşunu ben hala anlayamıyorum. Ve evet, kurgusu için günlerce uğraştığımız videolar hep bu tür içeriklerle yarışırken içimde üretkenliğe dair hiç motivasyon kalmıyor)

OLAYIN KADIN-ERKEK İLİŞKİLERİ

Elbette tek değişen çalışma hayatımızın şekli ve çeşitliliği değil. İkili ilişkilerde de durum erkekler açısından net şekilde belirginleşti. 21. Yüzyıl erkekleri, çalışan kadınları daha çekici buluyor. Umut Eker’i takip etmeyi çok severim. Enerjisini, kendini ifade ediş tarzını ve ortaya koyduğu basit ama yenilikçi erkek stylingini beğeniyorum. Bir paylaşımında “üzgünüm ama erkekler güçlü kadınları sevmez” demişti.

Duyunca ben de içimden sizin gibi “nasıl yani” dedim. Ama sonradan durumun sevilmemekten ziyade, Eril Enerji - Dişil Enerji dengesinin bozulmasından dolayı ortaya kaotik durumlar çıkabildiğini öğrendim. Kadınlar çok güçlenip Eril enerjisini baskın hale getirince, partnerleri de bu Eril enerji ortamında flörtöz bir ilişkiyi devam ettiremiyor. Neden mi? Sebebini duyunca ben çok şaşırdım.

ERİL ENERJİ - DİŞİL ENERJİ

Geçtiğimiz ay kendime online bir tarot açılımı hediye ettim. Evet ne var, herkes kendine hediye alabilir.

Derken konu Eril Enerji - Dişil Enerji meselesine geldi ve instagramın meşhur @sakuraikigai’sine sordum.

“Erkek yani eril olan, erkek aslan gibidir. Erkek aslan avlanır, ve mağarasına gelip dişisini besler. Bu tüm erillerin genlerine atalardan işlenmiş bir özelliktir. Bir eril kime verici olursa, ona o kadar bağlanır. Çünkü doğası böyledir” dedi. Yani Türkçe meali, sen ne kadar maddi özgürlüğe sahip olursan ol, erkek geni para harcadığı kadına bağlanma eğilimi içindeymiş. Bu onun eril enerjisiymiş. Eğer eril enerjisini bozarsan, doğası gereği tıpkı erkek aslan gibi avlanıp yuvasına avını getirerek kendini erk hissedeceği başka bir dişil enerji aurasına çekilirmiş. Ben şok!

Bir yanda “tek taşımı kendim aldım, tek başıma kendim taktım” şarkısı ile gaza gelip kariyer basamaklarını hızla tırmanmaya and içmiş plaza kadınları, bir yanda kariyerimizde güçlenirken dişil enerjimizi kaybetme tehlikesi…

Hahahaah yemin ediyorum kadın olmak çok bilinmeyenli denklem.

Peki erkekler için eril enerjiyi, kadınlar için dişil enerjiyi yükseltmek neden önemli? Eril enerji erkeklerin ne işine yarıyor? Hayatlarında onlara ne getiriyor?

Dişil enerjisi yüksek olan kadınlar, nerede şanslı? Bu dengeyi nasıl kuracağız?

Artık bunları da haftaya okuyacaksınız..

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar