Emel Seçen

Emel Seçen


Gönül Yarası

Gönül Yarası

Senaryo ve yönetmenliğini Yavuz Turgul’un üstlendiği, Gönül Yarası’nın gösterimi 2005’te gerçekleşmişti.
Filmin üzerinden yıllar geçmiş olsa da Meltem Cumbul’un seslendirdiği Malatya türküsü halen akıllardadır… 

“Etek sarı sen etekten sarısın
Kurban olam Beydağı’nın karısın
Sordum o güzele kimin yarısın
Ben sormadan dolu gibi döküyü”

Bir çırpıda aklımıza geliverir, elbette Şener Şen ve Timuçin Esen’i unutmadan. Hikâye, idealist ve mükemmeliyetçi öğretmen Nazım’ın (Şener Şen) Anadolu’daki öğretmenlikten emekli olduktan sonra İstanbul’daki taksi şoförlüğüne başlamasının etrafında şekillenir. 
Uyum sorunu yaşarken, pavyon da çalışan, dünyanın bir Dünya’sıyla (Meltem Cumbul) yolları kesişir. 

Dünya’nın eski kocası Halil’le (Timuçin Esen) başı derttedir. Film birbirlerinin hayatlarını dönüştürürken, eş zamanlı olarak açmazları da çok iyi betimler. Yavuz Turgul’un, Eşkıya’dan bir hayli sonra çektiği ilk filmdir. Her karakterin hayatı kaçınılmaz bir biçimde dönüşecektir. 

Filmin Samatya’da çekilir. Esasen Şener Şen de Samatya’ya hiç yabancı değildir. Aslında İkinci Bahar dizisi, bir zamanlar arşınladığı sokakların yeniden canlanmasıdır. Küçük Langa, Aksaray, Samatya, Yedikule, Bakırköy… Şimdilerde revizyon sonrası faaliyette olmayan tek tren istasyonu Samatya dâhil, Gönül Yarası filminin birkaç karesi hafızalarda yer etmiştir. 

İroniktir ki, büyük usta Şener Şen de öyküdeki gibi, bir zamanlar Muş’un Fenek Köyünde ilkokul öğretmenliği yapmış ve babası oyuncu Ali Şen’in izinden gitmek için istifa edip, İstanbul’a dönmüş, eğitimden sinemaya geçmiştir.

MALATYA ve SAMATYA

Geçtiğimiz hafta sonu televizyoncu Serhan Asker, “Görkemli Hatıralar”ı, Malatya Hekimhan‘daki, 35 bin yıllık Girmana Kanyonu’ndan gerçekleştirdi. Sarp kayalıklarla çevrili, ilçeye 20 km uzaklıkta, altında kuru çayı ile bilmeyenler için eşsiz bir doğa ziyafetiydi.

Hekimhan’ın, bendeki yeri başkadır. Son arzusu orayı birlikte tekrar görmek olan rahmetli babamın memleketidir. Bir haziran sabahı, Babalar Günü’ne bir hafta kala vefat edince, o arzu derin bir hüzün olarak kaldı bende. O yüzden bu programı gözyaşları içinde izledim. Neticede onun ardından üç ay sonra kaybettiğim, Varlık Dergisi’nde ES rumuzu ile şiirleri çıkan amcam Hüseyin ve Büyükbabam geldi gözümün önüne…
Babamın görevi gereği Kars’ta, İsmet İnönü İlköğretim Okulu’nda anaokuluna gitmişim.
Üstüne bir de bu; duygu yoğunluğu tavan yaptı haliyle!..
Bir Malatya, bir Samatya yaptım, hele hele… 

“Etek sarı sen etekten sarısen!”  
1937’de Hekimhan, Başkavak köyünde doğan Âşık Vahap Alkan’a ait bir eserdir. Büyükbabamın, Sevgili Uğur Dündar’ın babası ile aynı adı taşıyan karakolda görev yaptıkları yerdir Samatya… Babam, ilk görevini bu karakolun bir üst sokağındaki Çınar Karakolu’nda yapmıştı… 

Güzel Samatya’mı ayrıca uzun uzun anlatacağım. Gelelim bizim Malatya’ya… Birkaç sene önce AA haber yapmıştı bu eşsiz kanyonu. TV programına konuk olan CHP Milletvekili Veli Ağbaba, kanyonun uluslararası itibarına kavuşması için gerekenleri yapacağını ifade edince biraz geçmiş siyasi tarihimize, aslında unutanlar içinde gönlümüzün kırık ve yaralı olduğu noktaya gittim.

İHANETLER ÜSTÜNE

14 Mayıs 1950… 23 yıllık CHP’nin tek partili dönemi, kapalı oylama açık tasnif ile sona erdi ve çok partili “sözde yeni demokrasi sistemine” geçildi. Halkın, kendi ayağına sıkıp, “Toprak Reformu” ihaneti ile Celal Bayar Cumhurbaşkanı, Adnan Menderes ise Başbakan oldu. İlk icraatları herkesin bildiği gibi ezan uygulamasıdır ki, geçtiğimiz günlerdeki cami açılışında yine benzer konuşmalar gerçekleşti. Ve 1954 yılında CHP’nin kazandığı Malatya, Adnan Menderes döneminde ikiye bölünmüş ve yeni ilin adı Adıyaman oldu. İşte tam da bu, hep söylene gelen “böl, parçala, yönet”in en basit tezahürüdür.

Yani 35 bin yıllık Girmana Kanyonu gibi eskinin yenisi Adıyaman Kâhta’daki Nemrut gibi… Nemrut’ta keçi gibi patika yolu tırmanarak görebileceğiniz, bir dönem Kommagene Krallığının Arsemia (Kale) Antik Kenti (ilk bulgular M.Ö.3.yy) bulunur. 
Neredeyse 160 metreye varan geniş tünel sonrası Kral I. Antiochus’un babası Mithridates’in mezarına ulaşılılır. Mezarın üst kısmında Anadolu’nun en büyük Grekçe kitabesinde yer alan Herkül çıplak olarak fakirliği temsil ederken Kral I. Antiochus pelerinli ve kat kat giyinik görüntüsüyle egoyu temsil eder. Psikolojide yaygın kanaat, ilk tokalaşmada kimin eli daha üstteyse o kişi daha güçlüdür! On tonluk lahitte, elbette Kral’ın eli Herkül’ün elinin üstündedir!

İşte bu zihniyet böldü, Malatya’yı! Nemrut, Adıyaman’da kaldı. Hatırlarsanız bir zamanlar heykeller zarar görmesin diye aşağıya indirmeyi düşünenlerin bir kültür zihniyeti çıkmıştı ortaya!...

Tarihi bilmeyenler için her ama her değer tüketmek üzerine kurgulandığı için Kommagene ve Arsemia isimleri artık bir çiğ köfte markası ne yazık ki…
Yine de bu değerler olgusunu değiştirmiyor. Tarihten bugüne değişmeyen zihniyet, olguları nasıl değerlendirdiğimizin açık bir göstergesi.

O yüzden gönlümüzün yarası bir değil, iki değil, on değil!
Kapanır mı? O da meçhul.

telif

Makale Yorumları

  • Nurcan Kalaycı01-06-2021 15:33

    Gönül yarası..... hayatımızda yaşadıklarımız ve bize hatırlattıkları.... Babanızın ve amcanızın mekanı cennet olsun ? bölünmüşlükle geldiğimiz durumlar.... çok güzel bir yazi

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar