Nursun Erel

Nursun Erel


Gizlenen tutanaklar…

Gizlenen tutanaklar…

Bu pazar gününü serin bir köşe bulup yeşil çimenlere uzanarak ya da Ege’nin berrak sularında kulaç atarak geçirmek ne güzel olurdu ama şimdi bu hayalleri bırakıp sizinle ciddi konularda biraz dertleşsek mi? Ne dersiniz?

-Bizler yaşadığımızı yaşadık, gelecek kuşaklar, çocuklarımız, torunlarımız acaba nasıl bir Türkiye’de yaşam sürdürecek?

Diyoruz ya çoğu kez… İşte bu konuya dair konuşsak nasıl olur?

-“Emevi Camiinde Namaz kalacağız” sözlerini kim söylemişti hatırlar mısınız?

Ben hatırlatayım, ikibinlerin başındaydık. ABD’nin geliştirip, isyanlarla teşvik ederek Tunus’tan Suriye’ye her yeri karıştırdığı bölgede, sözde! Arap Baharının zehirli rüzgarları esiyordu. Bir dönem “kucaklaşıp can ciğer-kuzu sarması” geçindiğimiz Suriye lideri Beşar Esad birden “düşman” ilan edilmişti. TC Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan 5 Eylül 2012 günü, kürsüye çıkıp, halka açık bir konuşma yaptı:

-"İnşallah biz en kısa zamanda Şam’a gidecek, oradaki kardeşlerimizle muhabbetle kucaklaşacağız. O gün de yakın. İnşallah Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacak, Emevi Camii’nde namazımızı da kılacağız. Bilali Habeşi’nin, İbn-i Arabi’nin türbesinde, Süleymaniye Külliyesi’nde, Hicaz Demiryolu İstasyonu’nda kardeşliğimiz için özgürce dua edeceğiz" (*)

Peki sonra ne oldu?

“Haftalar içinde düşecek” dediğimiz Esad rejimi, Suriye’de 600 binin üzerinde yurttaşının ölümüne yol açarak, yerini sağlamlaştırdı ve yıllardır ayakta kalmayı başardı. O hengamede milyonlarca Suriyeli sığınmacıyı da bizler kucağımızda bulduk… “Ensar mensar” laflarını bırakalım bir kenara, bunca ekonomik darboğaz içindeki memlekette, milyonlar kuru ekmeğe talim ederken kimse yaptığı politik hataları bize  “boyayıp-süsleyip!iyilik” diye sunmaya kalkışmasın. Bizler de devletin tepe noktalarında bu vodvil oynanırken susup oturmayalım, hiç olmazsa sorup sorgulayalım biraz…

—Yakış’ın özür mesajı—

İşte ben de “susup oturmak” yerine Suriye ile geldiğimiz noktaya kafa yoranlardan biriyim. Öyle ya, can ciğer-kuzu sarması gibi geçindiğimiz Esad’la “bir anda” düşman olmanın faturasını biz, Türk halkı olarak ödemiyor muyuz?

İçinde debelendiğimiz, ve ne yazık ki “ekonomiyi yönetmeyi bilmeyenler elinde Aspirinle geçiştirilmeye çalışılan!” Ağır ekonomik bunalım ve kiradan elektrik makbuzuna, çoluk çocuğumuzun okul masrafından, masamızdaki bir somun ekmeğe, bir şişe süte yansıtan rekor enflasyon hepimizi ezip tüketmiyor mu?

-Eee? Bu ağır tabloya neden olanlar, saraylarda köşklerde keyif sürsün, bizler inim inim inleyelim öyle mi?

İşte Suriye ile geldiğimiz noktayı irdelerken görüşlerine başvurduğum isimlerden biri de, eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış oldu. Gerçi Yakış’ın “dürüst bir diplomat ve doğruları söylemekten kaçınmayan bir devlet adamı” olarak bakanlıktaki ömrü fazla uzun sürmedi ama tanıklıkları benim için önemliydi.

Kendisiyle yazın sıcak günlerinden birinde bir ağaç gölgesi altında kapsamlı bir söyleşi yaptık. O söyleşide Yaşar Yakış, Suriye ile kopma noktasına gelen ilişkileri, dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun 2012 yılında Şam’da Suriye Lideri Beşar Esad’la yaptığı görüşmeye dayandırdı. Yakış’ın duyumlarına göre, 6-7 saat süren bu görüşme sırasında Davutoğlu, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mesajını Esad’a iletmiş ve Esad’ın seçimlere gidip kazanması halinde kuracağı kabinede Müslüman Kardeşler örgütünden isimlere yer vermesini istemişti. Esad ise kendisine yapılan bu telkine tepki gösterip, görüşmeyi “anında!” sonlandırmıştı. (**)

Anlaşılan o ki, bu röportaj eski Başbakan, Dışişleri Bakanı ve şimdiki Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun tepkisine yol açtı ve sizler dünkü sayfamızda Yakış’ın “Davutoğlu’ndan özür dileyen mesajı”nı okudunuz. (***)  Ben de bir gazeteci olarak ilk kez, bir röportajımdaki ifadelerin  “yalan değil doğru ama kırgınlık yarattı” diye düzeltilmek istenmesine tanık oldum.

Olabilir, ikili ilişkilerde bunlar yaşanabilir, ben de buna saygı duyarım.

Ancaaaaaaak, işte burada biraz duralım, çünkü benim asıl merakım ne biliyor musunuz?

-Acaba memleket yönetilirken yapılan hatalar için bizden kim özür dileyecek?

Örneğin o 6-7 saatlik Esad-Davutoğlu görüşmesinde neler konuşuldu? Erdoğan’ın Esad’a gönderdiği mesaj tam olarak neydi?

Tutanaklar açıklansa da öğrensek…

 

(*) https://www.dailymotion.com/video/x7q837a

(**)https://www.muhalif.com.tr/makale/akpnin-eski-disisleri-bakani-yasar-yakistan-ozel-degerlendirmeler-1565

(***) https://www.muhalif.com.tr/haber/kirginlik-yaratan-roportaj-71285

telif


Nursun Erel Kimdir?

Nursun Erel, SBF Basın Yayın Yüksek Okulu Mezunudur, meslek yaşamına Anadolu Ajansında başlamış, sonraki yıllarda Tercüman, Cumhuriyet, Milliyet Gazeteleri, NOKTA Dergisi, The New Anatolian Gazetesi̇, KANAL D Haber Merkezi ve Show Tv’de görev yapmış, TRT radyolarında düzenli yorumları yayınlanmıştır. Erel, 40 yıla ulaşan gazetecilik kariyerinde, siyasi muhabirlik, dış politika muhabirliği, haber müdürlüğü, editörlük, temsilcilik gibi sorumluluklar üstlenmiş, özel röportajlar gerçekleştirmiş, köşe yazarlığı yapmıştır… Pek çok araştırma haberi ile devlet mekanizmasındaki aksaklıklara, Kürt sorununa, önemli yolsuzluk olaylarına ışık tutan Erel’in yayınlanmış 3 kitabı bulunmaktadır...

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar