Emel Seçen

Emel Seçen


Cumhuriyetimizin 100.yılında kahraman kadınlarımız

Cumhuriyetimizin 100.yılında kahraman kadınlarımız

“Gece aydınlık ve sıcak ve kağnılarda tahta yataklarında oyu mavi humbaralar çırılçıplaktı.

Ve kadınlar birbirlerinden gizleyerek bakıyorlardı ayın altında geçmiş kafilelerden kalan öküz ve tekerlek ölülerine.

Ve kadınlar, bizim kadınlarımız korkunç ve mübarek elleri ince, küçük çeneleri ve kocaman gözleriyle, anamız, avradımız, yârimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen.

Ve dağlara kaçırıp, uğruna hapisler yattığımız ve ekinde, tütünde, odunda ve pazardaki kara sabana koşulan ve ağıllarda ışıltısında yere saplı bıçakların oynak, ağır kalçaları ve zilleriyle bizim olan kadınlar, bizim kadınlarımız şimdi ayın altında kağnıların ve hartuçların peşinde harman yerine kehriban başlı sap çeker gibi aynı yürek ferahlığı, aynı yorgun alışkanlık içindeydiler.

Ve onbeşlik şaraplenin çeliğinde ince boyunlu çocuklar uyuyordu.

Ve ayın altında kağnılar yürüyordu Akşehir üzerinden Afyon’a doğru.” NAZIM HİKMET RAN-KADINLARIMIZ

Dünya tarihinde eşi, benzeri görülmemiş, bir yüce kahramanlık hikâyesinin baş kahramanlarıydı onlar ve sanki hiç yoktular. Zaten kendilerini göstermek için değil gelecek bırakmak için yola çıktılar. Her birinin eşi ölmüş, ufak çocukları hatta yaralı, parça parça olmuş bedenlerini, Türk askerine ekmek yapabilmek, çorap örebilmek için fırınlarda diri diri yakılmaktan, göğüslerinin düşman askeri tarafından kesilmesine hatta ölmeyi hiç çekinmeden göze aldılar ve nihayetinde eninde sonunda gelecek olan ve inanmaktan hiç vazgeçmedikleri, kendi düşüne ortak eden, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın, çoğunun yüzünü bile görmediği, bir inanca parça parça kumaşları biriktirip, şafakta bayrak diktiler. Ne kadar yazsak anlatsak konuşsak eğer birilerin hakkı ödenmez diyorsak işte bizim o ecdadımız kadınlarımız.

Eğer bir örnek model arıyorsak magazin sayfalarında değil tam da içimizde, tarihimizde arayın.

100.yılımızda eksik ya da tam birçok etkinlik seferber edildi ama ne kadar içindeyiz, tam ruh buna dâhiliz. Ben zamansal olanaklardan da dolayı tercihimi, dün Mustafa Kemal Kültür Merkezinde açılışı gerçekleşen ve 12 Kasım 2023 tarihine kadar sürecek olan 100.yılımız Cumhuriyetimizin Kahraman Kadınları sergisinin açılışına katıldım. Beşiktaş Belediyesinin katkıları ile hazırlanan serginin emektarı arkadaşım, araştırmacı yazar İlknur Bektaş. Tam yirmi yılını, sokak sokak, mezar mezar arayarak, belgeler, dokümanlar, araştırmalar, uykusuz geceler, onları bir nebze anlatabilmek uğruna çok ciddi eforlar sayesinde; bugün sadece çünkü alanlara yetmez Gaziantep bölgesindeki şehit kadınlarımızın listesi, çeyizini yapıp ama geri dönemeyen, saçlarını kesip cepheye erkek kılığında giden, bugün yürümekten çekindiğimiz yolları, dere tep aşan, bundan hiç yüksünmeyen kadınlarımızın sadece yürümekle de değil mermi taşıdığı, mühimmat taşıdığı, malzemelere bir şey olmasın diye canını hatta evladını kaybetmeyi göze almış, tasviri anlatmanın çok zor olan kadınlarımızın sergisini açtı. Yazdığı kılavuz kitaplar dışında dün akşam tek tek anlattı. İkimizde belki de içlerinde ki elbette bıraktığı cesareti, özgür iradesi ile gözü karalığından en çok peşinden koştuğumuz Kara Fatma geliyor. Her sene, 2 Temmuz, tarihinde Kulaksız Mezarlığında anmasında, bir büyüğümüzün, ecdadımızın, anısına, saygısına ortak olmaya çalışırız. O anlardan birinde, henüz Ankara dönüşü, Anıtkabir hediyelik bölümünden aldığım, kırmızı yaldızlı şalımı takmıştım. Her gidişimde muhakkak bir şey alırım. Ve hediye ederim. Çok beğendi, o an çıkardım boynuna astım ve güle güle kullan, uğur getirsin sana diyerek, “Yeni takmıştım, beni hatırlarsın” dedim. Aslında bir temsiliydi, tıpkı bir bayrak yarışı gibi ne zaman, İlknur Bektaş’ı bir meseleyi anlatırken bulduğumda, boynunda o kırmızı fuları görüyorum. İnsan, kendisini anlayanı hissetmek beraberinde taşımak ister. Çünkü birlikten güç doğar.

Güzel insan diyor ki: Sen, geleceksin diye taktım.

Biliyor musunuz, insanlara özen çok kıymetlidir. Üstelik bu başkent Ankara’dan Anıtkabir’den taşınmış ise daha da kıymetli. O yüzden bu ikimizin arasında tıpkı bir kız kardeşlik bağı gibidir. Çünkü ikimizin de derdi sadece gerçekleri ortaya koyabilmektir.

Akşam bakıyorum, İlknur Bektaş’ın itina ile tek tek üzerinde çalıştığı tarihi tutanak ve belgelere, bir yol var ki sadece bir kısmı. Mühimmat aktarımı, İstiklal Yolu, Ankara, Sakarya Meydan Muhaberesi, Büyük Taaruz, İnönü Savaşı,…devam ediyor.

Haritada numaralar verilerek işaretlenmiş yerlerde isimler şu şekilde:

Üsteğmen Kara Fatma: Siyah

Makbule Efe: Kırmızı

Nazife Kadın: Lacivert

Şerife Bacı: Dikey kırmızı

Binbaşı Ayşe: Yeşil

Nezahat Onbaşı: Bordo

Ve biliyor musunuz, yokluk içinde vefat edip, bağlanan maaşını kızılay’a bağışlayan, dünyada kadın olarak asker teskeresi olan ve Üstteğmen rütbesi olan tek kadın Fatma Seher Erden’in yani, Erzurum’lu  ve nüfus kaydında, Mahi ismi ile anılan. Ama Atamıza icazet beklemeyip, görev alabilmek için yanına yürüyerek giden ve bundan dolayı, gözü karalığından ötürü kendisine “Kara” lakabı verilen, Fatma Seher, kadın iken diyor.

Kadınlıklarını bırakıp cepheye koştular, yüksünmediler. Erkekten daha güçlü oldular, inançlıydılar.

Eğer gerçek kadın arıyorsak, ecdadımıza bakıp örnek alacağız.

Kadınlık nedir, onlardan öğreneceğimiz çok şey var. Ve biliyor musunuz, her şeye rağmen Kızılay kan toplama çadırlarında birçok bağış yapan ünlünün ismi var da, bir tek o Siyah renk ile neredeyse Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, haritamızda olmadığı yer neredeyse olmayan Mahi, Kara Fatma Seher Erden’in yok!

Bunları çözebildiğimizde ve gerçekten ecdadımıza, layığı ile sahip çıktığımızda o zaman gerçekten biz olacağız.

Bunu istemeyenler ne kadar güçlü olduğumuzdan korktuklarındandır emin olun çünkü biz tarihin seyrini değiştirdik.

Türk kadınları ve ona inanan dünyadan herkesten önce Türk Kadınına Seçme ve Seçilme hakkını veren ATAMIZ.

Yüzüncü yılımız geliyor, bu zamanı yakalayan şanslı, ama ilerisini bizim doğru bilgilerle öğrettiğimiz, büyüttüğümüz geleceğimiz belirleyecek.

Değerlerinize her ne pahasına olursa olsun, sahip çıkın. Çünkü onlar bizim için yaşamadı, öldü!

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar