Tuğçe Özcan

Tuğçe Özcan


Covid olduğumu cips yerken anladım

Covid olduğumu cips yerken anladım

Bir komşum var, nev-i şahsına münhasır bir kadın. Bazen asansörde görüyorum, bütün marketi sırtlanmış ama sanırsın boş kese kağıdı taşıyor. Öyle rahat, sıfır zorlanma. Bazen sabahları görüyorum, bir çocuğunu kangurusuna koymuş, diğerini elinden tutup kreşe bırakıyor, dönerken de 2 tane beş litrelik su alıp eve kadar taşıyor. Her gün mutlaka bebeğiyle beraber parka iniyor, evinde her akşam 3 kap sulu yemek pişiyor. Online alışveriş yapmıyor, arabaya asla binmiyor. Yorulmuyor, hiç şikayet etmiyor, terminatörden hallice biri.

Bayadır apartmanda kendisini görmemiştim, meğer covid olmuş. “Belirtilerin var mıydı?” diyorum. “Belki de vardır ama ben kendimi hiç dinlemediğim için anlamadım” diyor.

  • e nasıl yani, hasta değil miydin?
  • Şöyle hafif bir kırgınlık vardı ama çok da ağır değildi.
  • Allah allah, nasıl anladın covid olduğunu?
  • 6. gün cips yerken anladım. Baktım tat tuz alamıyorum, ertesi gün test yaptırdım pozitif. Ama zaten negatife dönmek üzereymiş.
  • Daha öncesinden tat alamadığını fark etmedin mi ki?
  • Sürekli ayak üstü hızlı hızlı atıştırdığım için çok fark edemedim. Kendimi dinlemeye zamanım yok ki benim.

Aslında bunun tam tersi tipik 60 yaş üstü, yapılacak görev listesi tamamlanmış insanların sıklıkla hayat rutinidir. Sürekli kendilerini dinledikleri için her sabah yeni bir hastalıkla güne başlarlar. Ama terminatörden hallice yaşayan komşum, çocukları ve tek başına altından kalkacağı bir milyon işi arasında kendini hiç dinlemediği için hasta olduğunu bile anlayamamış.

Bunun bir ortasını yapabilsek aslında, beden ve ruhu senkronize edebilsek neler söylüyorlar bize bir duyabilsek. Günlük işlerden kafayı kaldırıp ruhunun ihtiyaçlarına kulak verebilsek. Beden de ruh da öyle güzel anlatıyolar ki kendilerini. Duyabilene tabi.

Gözleri ile bakmayı değil, görmeyi de bilenlere.

Kulakları ile sadece sesleri değil, sessizliği de duyabilenlere.

Dokunmadıklarını, görmediklerini de hissedebilenlere…

Peki bunları yapmak için ne gerekiyor?

Yavaşlamak…

Hayatı yaşama tarzınızı değil, iç dünyanızı yavaşlatmak.

Daha derinden, daha içten düşünceler, kendinize kendi gerçekliğinizi itiraf etmeler, sadece sizin istediğiniz şekilde seçimlere yön vermeler, kendinizi mutlu edecek küçük hediyeler, herkesle değil sadece sizi mutlu eden insanlarla sohbetler, gerçeğe dönüşmek için sizden fırsat bekleyen hayaller...

Yeni yılda hedefiniz “yavaşlamak” olsun mu?

Daha iyi görebilmek için, nefeslerinizi daha huzurlu alabilmek için, varlığınızı daha derinden ortaya koyabilmek ve içsel bir sakinlikle yaşamın coşkusuna teslim olabilmek için yavaşlayın.

İnanın size de çok iyi gelecek.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar