Sara Aydın

Sara Aydın


Çıkmaz sokaklar umuda çıkar mı?

Çıkmaz sokaklar umuda çıkar mı?

Hepimizin başına gelmiştir; Bilmediğimiz yerlerde, yolda yürürken, araba için park yeri ararken yanlışlıkla girdiğimiz çıkmaz sokaklar… önce kısa bir şaşkınlık yaşar, sonra hay aksi diyerek geriye döneriz. Hatta sinirlenenlerimiz bile olur.
Hiç düşündünüz mü niye vardır bu çıkmaz sokaklar? Ne gereksiz bir şey midir?  Binaların arasında  mahalleler, kentler oluşurken tesadüfen mi oluşmuştur? Bir boşluk vardır da, buraya da bir çıkmaz sokak yapalım mı denmiştir? Tabii ki sebepsiz ve tesadüfen hiçbir şey yoktur.
Çıkmaz sokaklar, tarih boyunca, özellikle farklı medeniyetleri yaşamış şehirlerde çok karşımıza çıkar ve 1900 lü yılların başına kadar oluşmuş çıkmaz sokakları görürüz.


 
 Mesela İtalya da antik dönemden kalan kentsel form değişip dönüşürken kent yönetimi ve kilisenin etkinliği vardır. Çin de feng shui esas alınmıştır.  Ortadoğu ve ülkemizde ise İslam mimarisinin etkisiyle, Helenistik ve Roma döneminden kalma büyük ızgara planlar çok sayıda parsel ve haneye bölünürken organik şekilde  oluşmuştur.


 
Dünyanın neresinde ve hangi medeniyette olursa olsun, herhangi bir kent planının tamamında olduğu gibi çıkmaz sokakların oluşmasındaki ortak sebep de insandır, şu anda da olduğu gibi… fakat bu durum önce insanın kendisi iken şimdi insanın yaşam şekli, modernleşmenin ( !! ) yaşantımıza getirdikleri vs. dir.

İnsanın kendisine ve kolektife odaklanma, bireyselliğe odaklanmaya dönüştükçe kentsel mekanların tasarımları da değişti. Yok olmaya başlayan mahalle kültürü, gökdelenlerde, apartmanlarda yalnız ama teknolojiyle beraber yaşanan hayatlar, sokak sokak mağaza gezmeyi bırakıp, alışveriş merkezlerinde tükettiğimiz zamanlar… Kaç tane sokak görmüşüzdür kimbilir herhangi bir binadan çıktığımız anda bırakın kaldırımı, doğrudan asfalta çıkan veya bina kapısından çıkıp araba kapısıyla karşılaştığımız… ve zaten hepimizin bildiği şeyler… Cem Yılmaz’ın son gösterilerinde söylediği  “Abii, yaşamıyoruz aslında, fırsat olacak ki aslında…” gibi şeyler…
Hepsiyle ilgili yazacak çok fazla şey var tabii ama konumuz olan çıkmaz sokaklar;
Aidiyetin, kimliğin, yaşanan yeri sahiplenmenin en üst seviyede kentsel ve kamusal mekanlara yansımış halidir.


 
O sokakta yaşayanlar için doğal güvenlik oluşturur, bir yabancı geldiğinde hemen fark edilmesini sağlar.
Çocuklar için güvenli oyun ortamı sağlar, rahatça oyunlarını oynarlar. Oyun oynayacak yeri olan çocuklar da bilgisayarın, tabletin başından kalkar oluverir.
Çıkmaz sokaklarda uzlaşma, orada yaşayanların olmazsa olmazıdır, birtakım kararlar alırken onları birleşmeye zorlar.
Ve bütün bunlar, insanın kendi bilincinden ve ruhundan  başlayarak, sokağa, mahalleye, semte, kente doğru kolektif bir bilinç ve ruh oluşturur.


 
Peki…. çıkmaz sokaklar nasıl umuda çıkar ve buna örnek olabilir ki?
Kendi bireysel yaşantımızda, toplum yaşantımızda, hele ki bu günlerde ülkece girdiğimiz çıkmazlarımız fazlalaşmaya başlamışken… tıpkı bilmediğimiz bir çıkmaz sokağa girdiğimizdeki gibi ne yapacağımızı şaşırmışken…
Çıkmaz sokakların özelliklerini alıp, kendimize uyarlarsak eğer, görürüz ki her çıkmaz;
kendi içinde bir güzelliği barındırır. Sebep – sonuç ilişkisi kurdurarak sorun gördüğümüz, içinden çıkamayacağımızı düşündüğümüz konulara odaklandırır.

Birlik olmayı hatırlatır.
Gündelik hayatlarımızdaki telaşlarda, hızlanan zaman akışında önce durup düşünmemizi, 
sonra da bütün bunlarla nostalji yapmayıp, olaylara ve durumlara farklı ve yeni bir bakış açısıyla bakarak aksiyon alıp çözüm üretmemizi sağlar.
Eğer daha önce yaşadığımız benzer bir çıkmazda isek, çözümü zaten bildiğimizi hatırlatır.


 
Her şey aslında bu kadar basittir, fazla söze gerek yoktur.
Umutlu olmak, umudunu hiçbir zaman yitirmemek insan olabilmenin en önemli gerekliliğidir. 


telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar