Emel Seçen

Emel Seçen


Çare

Çare

Hükümet sokağı ile Neyzen Tevfik  sokağı arasında ilerliyoruz. Tepemizde güneş ve altından film karesi gibi yağmur serpiştirmekte.

Yer, Kartal Meydanı.

Emekçi ve alın terinin gücü bir araya geliyor. Günlerden pazar, yoğun çalışanlar için elbette soluk alma zamanı ama öylesi anlar vardır ki farkındalık katmak için “Bir şey yapmalı!” deyip, ses çıkarmanın gerektiği.

Onun için o soğukta oradayız. Özel kuruluşlarda görevli öğretmenler, emekçiler, KESK ardından ilerliyoruz. En son Tiyatro sanatçımız, Orhan   Aydın’ın yumruk yediği yerden geçiyoruz, sahnede Ferhan Şensoy’u andığı sahneye ilerliyoruz.

Emeğin mücadelenin, hiç bitmek bilmeyen, günleri…

Bir yıldan fazladır intihar eden müzisyenleri, işsiz kalan çaresiz babaları, sanat emekçilerini… Zor durumda öğretmenleri yazdık.

Kimse, gerçekten güzel bir dünya hak eden ve herkes için çabalayan kimse, bahane üretmiyor! Herkes meydana yürüyor. Çünkü sadece konuşmanın, sadece klavye üzerinden ahkâm kesmenin yeterli olmadığını biliyorlar. İşte o yüzden o soğukta, ayazda hatta kavurucu sıcakta meydandaydılar.

KAMU EMEKÇİLERİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU (KESK) ALTINDA İSTANBUL VE ANKARA ELELE

GEÇİNEMİYORUZ!

Simit yarım, ekmek yarım, satılır oldu.

Pazar yerlerinde, marketlerde adı artık “ÇIKMA” durumuna düşürülen, YERLİ MALI YURDUN MALI VAR!

Soğuk savaş ülkelerinin rüzgârına tutulmuş, Gürcistan’a gittiğimde insanların yüzlerinin hep eğik ve mutsuz olduklarını gözlemlemiştim. Keza Rusya’da son derece nitelikli eğitim almış insanların çaresizliklerini. Seksen darbesinin sonrasında, Beyazıt da, Polonya pazarını anımsadım, artık bizim sokaklarımızda görülen ikinci el ürünleri gördükçe.

Yürümek zorunda kalan öğrencileri, emekçilere şahit oldukça ve insan sadece, halkın içinde oldukça anlıyor, giderek artan yoksulluğu ve çaresizliği…

Beyoğlu Cinemajestic Sinema işletmesi askıda sinema başlattı, sırf öğrenciler izleyebilsin diye!

Bugün değil yıllardır, halkın ve mahallerin içindeyim, şimdi değil tüm yılların birikmişliği…

Söylenecek kısıtlı sözleri, atanamayan ve iş bulamamış “İşimiz yok, çaresizlikten halay çekiyoruz, kendi kendimizi mutlu etmeye çalışıyoruz” diyen Felsefe, Matematik, Okul öncesi öğretmenlerimizin arasında insan yanımızla var olmaya çalışıyoruz.

Sonra geldiğimiz gibi halk ile iç içe… Kartal, Başak Marmaray durağına ayazda ilerliyoruz. Ama çalışmıyor, teknik arıza giderilmeye çalışılırken karşımda gri kazak giymiş adam, elinde Sabahattin Ali’nin, Can yayınlarından basılı ve içinde Kırmızı Kedi aracı ile tuttuğu “Değirmen” kitabını okuyor. Sağımda, henüz on üç yaşlarına varmamış, kız çocuğu annesinden izin almak için telefonda dil döküyor. Solumda, yarı Almanca yarı Türkçe genç kız, yine annesine ortamın durumunu anlatmaya çalışıyor.

-Nein! Mama, Diyor.

Var arıza!

Saydım, tam on üç durak sol tarafımda telefonla konuştu.

Ve Train: 3030 seri no lu araç içine ancak güvenlik görevlileri gelince ve miting olduğu için mi güvenlik sorunu sanarak sordum, çünkü paket lafı yankılandı telsizden.

Sonra öğrendik ki anons ile

Maalesef bir intihar vakası!

Diyeceğim o ki; o raylar, o yollar geçiliyor da ya yolda kalanlar!

Yolda bıraktıklarımız, emekçiler…

Kimse, kolay kolay canına kıyacak duruma gelmez. Bugün miting bir çığlıktır ve giderek büyüyecek bir çığlık. Bu çatlak su alıyor ve eninde sonunda patlayacak, dayanılmaz hale yürüyor, hayat.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar