Emel Seçen

Emel Seçen


Bruce Willis ve mavi ay

Bruce Willis ve mavi ay

Hazır yeni aya girmişken, yeni başlangıçlar, niyetler ve umutlar arasında eskiye mi bakacağız, zaten imanımız gevredi, salgındı, ekonomiydi, demeyin.

Söz konusu, gençliğimiz ve o tatlı tebessümü ile her genç kızı yerinden oynatan, Bruce Willis, söz konusu ise elbette hep Mavi Ay.

Erken çekilmek zorunda kalmış, niye Afazi yani bir tür demans hastalığı yüzünden. Biraz daha açarsak, beynin bazı bölgelerinde meydana gelen işlev bozukluğu sonucu ortaya çıkan konuşma, konuşulanı anlama ve okuma-yazma türü becerileri  etkileyen bir hastalık.

Evet, ezber ve efor açısından geçerli nedenler oldukça fazla sayılabilir ama yüreğimizden ve ruhumuzdan nasıl atabilirsiniz?

O Bruce Willis…

Belki parlamasına Mavi Ay dizisi neden oldu ise de o hep farklı filmlerde yer aldı. Tabi tek başına Mavi Ay deyip geçmemek lazım. O dünyaca ünlü bir aktör.

Nasıl, iyi bir yemek için önce doğru malzeme ve el gerekir. Ve elbette, olmazsa olmazı, severek ve aşk ile yapacaksınız. Yaptığınız yemeği, ikram ettiğinizde ise herkes unutulmaz bir haz duyacak.

Mavi Ay, evet bizim ergen zamanlarımıza denk gelen nadide dizilerdendi. Dallas sonrası çocukluğumuzu düşündüğümüzde, elbette iyilerin iyisi Boby (Michael London) ile Zengin ve Yoksul’un, Rudy (Peter Strauss) Hatta Richard Gere henüz tam teşekküllü sahalarda değildi. Zaten bilindik ilk filminde, Valeri Kaprisky ile bir jigoloyu oynuyordu, Nefes Nefese (1983), o derece düşünün. Bruce Willis buralardan çıkarak devleşti.

Evet, iyi bir yemek dedik. Dublaj denince, her zaman söylerim başarılı olduğumuzu, biz dünyada bu işi yapan iyi ve kıymetli sanatçılara sahibiz. Ancak bu da tüm değerlerimiz gibi yok sayılır hep. Biz, Bruce Willis’e çok çabuk alıştık ise bunda o dublaj ve sesi veren sesin kıymeti de elbette büyük.

Ki o bizim hem tiyatro, dizi ve film oyuncumuzdu aynı zamanda.

Kimdi, Alev Sezer, kendisini de çok erken yaşta kaybettik.

Yani bütüne bakmak lazım her zaman. Evet, ekran yüzü, dizi fenomeni ama ya bizi biz yapan, Türkçemize dokunan, ısıtan, saran ses oydu. Onu anmamak olur mu?

İyi bir ses, iyi bir müzik dinlemek gibidir. Hele o yıllarda, Ankara’dan gerçekleşen yayınlar, muhteşem kadro muhteşem oyunculuklar, Ferhunde Hanımlar, gibi gider..

Salgın dönemi, sessizleştik izole olduk, çekildik.

Kendi kendimizin medceziri olduk. Bizim alanda herkes internet üzerinden olabildiğine sağanak gibi film izleyip yorum yaşına girdiğinde, ben sahada, yer yer “Sinema Sinemada İzlenir” diye depardaydım. Susmuş müzikler, sahneler yalnız yollarda biz bizeydik. Netice de herkes kendi inandığını gerçek kılar. Hepsi DNA EMEL SEÇEN de var. Ve Muhalif ile Cumhuriyet gazetesinde. Kah geldi kısıtlı, açık olan salonlarda izledik, idolümüz olan Marie Cruie, Dreyfus davasını, üstelik tek başına. Ne konfordu ama!

Sözde, ne kadar aydın, demokrat derseniz deyin, ne cep telefonunu gösterim sırasında açan, ne gereksiz konuşan, ne dedikodu yapan vardı. Oh ne güzel dünyaydı!

Geçmişte böyleydi, Bruce Willis, demek bizim çocukluğumuz, umutlarımız, darbe sonrası kapatılan binlerce mahalle sinema salonlarında televizyonlara bağlanma biletimiz ama güzel anılar bırakan cinsten. Çünkü darbeden sonra biz iyi şeyler olacağına büyükleri tarafından bunun gerçekleşeceği düşündürülmüş çocuklardık. Ve kirli olsa bile herkesin haddini bildiği, bu kadar arsızlaşmadığı bir dünyaydı. Gönül, bütün olarak herkes yaşasın ister ama gerçek mutluluk zaten insanın önce kendi içinden, özünden geçmez mi?

Elbette her şey kendinden başlayarak büyür. Neyi yersen o, neyi beslersen, tam da o sun!

Evet, salgın dönemi yalnızlık, paylaşım ve Bruce Willis, sosyal medyada o aralar, bir Andrea Bocelli ve Bruce Willis, beni ömrü hayatımda, en mutlu edecek gerçekliği sundular.

Cumhuriyet Gazetesinde ki Andrea Bocelli, konser yazım sonrası bir şekilde ben ile kontak kurup, teşekkürlerini sundu. Resmen uluslararası bir mutluluk köprüsü oluştu. Tabi ki bunların reklamını yapmadım, zaten bizim gibi insanların hamurunda bu önce olmaz. Bunları anlatabilmek için o anları yazmaya başladım ama ne salgın bitti, ne ekonomik kriz. Ve bunu basabilecek yayınevinin gücü kaldı geriye. Öylece yazarken bıraktım ve şimdi sizlerle paylaşıyorum. Neticede ben bunları yaşadım. Yazımız İtalya’ya ulaştı ama her şeyden önce sahibini buldu. Önemli olan bu! Ben biliyorum, o biliyor.

Yeter de artar!

Bunca hengâme, bunca koşuşturma arasında ve bunca kalabalık içinden, insanların birbirini bulması, anlaması ve değer vermesi bir mucizeden ve de karşılıklı aynı frekans ve sevgiden başka bir şey değildir. Neticede emek, sanat var, geride ne para, ne bilet. Mesafeleri gerçek anlamda gerçekten sevdiğiniz ve sevebildiğiniz sürece aşabilirsiniz çünkü.

Ve gelelim, Bruce Willis’in kendini iyi hissettiği ya da kendi kendine kaldığı, hayat ile gelecek arasında bir paylaşımında beğeni sonrası, bana hem teşekkür, hem bir kalp göndermesine. Aynen kendi hesabı ve bunun görüntüsünü aldım. Hatta o gün kendi kendime, bugün şanslı günüm olmalı, dedim. Teknoloji bunun için güzel.

Yani Bruce Willis, çekilmiş ya da çekilmemiş. Hayat herkes için farklı gerçeklikler sunuyor ve esas olan sizin ne yaptığınız. Koşullar değiştiğinde bile. Toplu iğne başı gibi yer aldığımız, hatta daha da küçük olduğumuz yaşam yerimiz, adı dünyada, biz birbirimize ulaştık. Onca insan arasında. Eninde sonunda buluştuk.

Onun hastalığı nedeni ile malını mülkünü satmak zorunda olması, içsel yaşadıkları, zor günleri elbette insan olarak güç ama bir ışık bıraktı, en azından dünyanın bir yerinde onu sevmiş, saygı duymuş birine. Bu benim için çok kıymetli. Onun için de kıymetli ki değer vermiş.

Yeni ay ve Mavi Ay.

Hiçbiri unutulmaz!

Biz gördük, yaşadık, hissettik. Duygu sadece anlayan ve yaşayanlar içindir. Ve elbette sahip çıkanlar için.

Var olsun, Bruce Wills..

telif

Makale Yorumları

  • Emin İçigen06-04-2022 09:43

    Zihnimin tozunu aldınız belki, belki de Demansıma ilaç oldunuz, melhem iyi geldiniz. Yüreğinizden akışı muhteşem dingin gelen serum misali damarlarıma nüfuz ettiniz duyguyu, unutulmuşu hatırlatınızla, imbat gibi okşayan uyandıran huzur veren oldunuz. An ımı o günlere taşıdınız. Yüreğinizle var kalın

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar