Emel Seçen

Emel Seçen


Aydınlanma

Aydınlanma

Aydınlanma, ama dıştan içe değil, içten dışa aydınlanma.

Daha basit hali ile makyaj, botoks, kilo verme, dünya malı biriktirme, sadece biriktirdiğinin sefasını sürmeye meyilli, bir yaşam için mücadele değil. Doğru ve dürüst kalarak, hak yemeyerek, doğruluk inancını besleyerek, sapasağlam o doğruluk üzerinde yürüyebilme.

“Edward de Bono’nun Bonhoeffer’den yarım asır sonra söylediği gibi, “elindeki tek araç çekiç olan kişi her şeyi çivi gibi görmeye başlar. Onun tanımıyla budalalar kör, tutsak ve zihinsel olarak istismar edildikleri için, kötüyü göremez ve kötü olduğunu anlayamaz veya anlamak istemezler. Bu durumda, dıştan değil içten gelen bir aydınlanmaya ihtiyaç vardır. Bu zamana kadar ikna çabaları yararsızdır.” Diye bahsediyor, Prof.Dr.Acar Baltaş “Kötülük ve Budalalık” adlı makalesinde ve hatta derinleştiriyor. Sonucu da malum,  birlik ve toplu bilinç örneğine çevirerek, günümüzün meselesi aşıya bağlıyor.

Şöyle diyor: “Yaşamakta olduğumuz aşı tartışmaları bu duruma iyi bir örnek olarak literatüre geçecektir. Aşı karşıtı otuz sosyal medya hesabı, aşı konusunda tereddüt doğurmakta ve kararsızlığa sebep olmaktadır. Yurttaşlık bilincinin zayıflaması sonucu, kurtuluşun hızlı ve toplu hareket etmeye bağlı olduğu pandemi sorunu karşısında, özellikle gençler arasında, “Siz aşınızı olun, bana karışmayan” diye özetlenebilecek, kayıtsız ve sorumsuz davranış ortaya çıkmaktadır. Ahlaklı bir toplum için eylemler, düşüncenin ürünü olmalı ve sorumluluk taşımalıdır. Çünkü toplum içinde yaşayan bir birey olarak sahip olduğumuz haklar, yerine getirdiğimiz sorumluluklar karşısında meşrudur”

Tabi konunun başlangıcı ve esasını teşkil eden kısım, yönetenlerin budalaları seçmeleri, üzerinden veriliyor. Aklın ve bilimin yolundan çıkınca, nereye çekersen, oraya misket gibi dönen, işin ahlaki boyutunu deşelemeden yozlaşmış ve kokuşmuşluğun çerçevesinde kaçınılmaz son.

Cumhuriyet tarihimizin 98.yılında ve 100.yılımıza evrilirken, dünya elbette önemli ama o dünyaya uyumlanmak ise sadece yeni çıkan teknolojiye uyumlu telefon sahibi olmak ile olmuyor. Aldığı telefonun fotoğraf çekmesi, bilmem ne markasından ihtiyaç sipariş verebilmesine sadece endekslenmiş, bir yaşam biçiminde, gerçek hayatın realitesini bırakın, en önemli insana dair yaşam biçimimiz, olmazsa olmazımız, sevgiyi, işin neresine koyacağız, peki?

Toplumlar önce sevgiyi, içten dışa yansıttıklarında ve başta kendi, sonra etrafı aydınlattıklarında, işte esas kıvılcımlar yakılacak. Çiğ ve sığ düşüncelerden sıyrılacak, insanlık. Yaşamı, anlam bulacak, yaşamı anlamlandıracak.

Dünyaya gelmenin bir amacı varsa insan olmanın da önemli erdemleri var. Tabii insan, diyebiliyorsak kendimize! Her şeyin itibarsızlaştırdığı, mananın yitirtildiği dünyada, dıştan içe beslenen çok da, emperyalistlerin her oyununa yem olanlar biliyor(muş) gibi gözükse de o bataktan maalesef çıkamıyor, çıkmak için çaba sarf etmediği içinde yol almak güçleşiyor.

O yüzden içten dışa beslenenlerin ki geçmişte erenler dergâhı da diyebiliriz, bir nevi bu yoldur. İşi her zaman herkesten daha zordur onların ancak müsterihlerdir. Kalbi temiz tutmak ve ne yiyorsan, sen o sun, bilincini unutmadan, hayat denen yolculukta serpilmek.

İnsan, ardından doğru ve güzel bir söz bırakmadıktan sonra dalda ister kurusun, ister kurumasın yere düşüyor. Hayatı anlamlı yaşadığınız ve hayatınıza gerçek anlam katan insanlarla geçecek günlerimiz dolsun.

telif

Makale Yorumları

  • Necla Tankut03-11-2021 11:16

    Emel'ciğim yine çok güzel bir yazı, harikasın❤️??

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar