Dr. Yakup Dıvrak

Dr. Yakup Dıvrak


Almanya`da Politik Sistem Tıkandı (mı?)

Almanya`da Politik Sistem Tıkandı (mı?)

Bu köşede, 11 Ocak 2023 tarihinde yayımlanan makalemde ``Almanya`da Sistem Tıkanıyor mu`` diye sormuştum. Bu makalemde, bu soruya cevap bulmaya çalışacağım. İhtiyaten, başlıkta gene soru sorarak başladım makaleme. Aslında sistemin tıkandığı ortada. Nasıl tıkanmasın ki?

Bir yanda federalizmin sisteme yüklediği yükler; bir yanda Federal Meclis`in her seçimden sonra daha da büyümesi, milletvekili sayısının artması; bir yanda Avrupa Birliği´ndeki uyumsuzluklar; bir yanda Atlantiğin öte yakasının Almanya`ya dayattığı ekonomik ve askeri yükler ve bir yanda da ikinci, üçüncü sınıf politikacılar, çapsız idareciler... Ukrayna Savaşı da bunların üstüne tuz biber oldu.

***

Almanlar akıllı bir millet. Fakat biraz yavaş hareket ederler. Bir yenilik yapacakları veya yeni bir şey inşa edecekleri zaman 3-5 yıl düşünürler, 3-5 yıl tartışıp planlarlar ve 3-5 yılda da yaparlar...

Sistemin tıkandığını bir önceki Şansölye Angela MERKEL`in 14 yıllık döneminin sonuna doğru gördüler. Bir hayli düşündüler. Tartışarak planlamaya başladılar. Ve şimdilerde uygulamaya geçtiler.

***

Federalizm avantaj mı yoksa dezavantaj mı?

Cevabı bulmak bir hayli zor. Biraz da bakış açısına bağlı.

Elbette ki, federalizm, iyi işleyen bir federalist sistem demokrasi açısından iyi. Hem de çok iyi. Örneğin İsviçre, Almanya ve Belçika`da olduğu gibi. Federal sistemin en iyi işlediği ülke halen ABD. (Sonu ne olur kestirmek zor...) Avrupa Birliği de bu yolda mesafe katetmek istiyor, fakat engelleyenler çok. Federal sistemin avantajları kadar dezavantajları da var. Özellikle ekonomik sonuçları yani yükü de var. Bazen de tıkanıyor Belçika`da olduğu gibi. Ve halen Almanya`da hissesildiği gibi.

Madem Almanya`da sistemin tıkandığını görüp hissediyoruz, o zaman çözüm önerisi de getirelim. Bu bağlamda, tıkanan sistemin önünü açmak için, halen 16 olan Eyalet sayısı en kısa zamanda en fazla 8 Eyalete, mümkünse 7 ya da hatta 6 Eyalete indirilmeli.

Her Eyaletin parlementosu, hükümeti ve başkenti var. Bunların devlete getirdiği ekonomik yükü düşünebiliyor musunuz?

Buna ilaveten, Almanya Federal Cumhuriyeti`nin politik sitemi iki meclisten oluşuyor: Federal Meclis (Bundetag: 736 üye) ve Federal Konsey (Bundesrat: 69 üye). Federal Meclis Türkiye`deki TBMM`nin pandantı, Federal Konseyi ise Türkiye`de 1960lı ve 1970li yıllardaki Senato gibi düşünebiliriz. Bu iki meclis yasa koyucu ve eşit haklara sahip. Federal Konsey, Federal Meclis`i denetliyor kısaca.

Bunlara ilaveten Eyaletlerde, Eyalet Meclisi ve Eyalet Hükümeti mevcut.

Eyalet hükümetlerinde Dışişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı yok. Bunlar merkezi hükümette mevcut.

Ama, her düzeydeki eğitim hak ve sorumluluğu Eyalet Hükümeti`nin tasarrufunda. Dananın kuyruğunun koptuğu yer de burası. Örneğin, bir Eyalet diğer Eyalette yapılan lise diplomasına küçümseyerek bakıyor... Örneğin, bir eyalette üniversite eğitimi paralı iken diğerinde ücret alınmıyor... Örneğin, Corona Pandemisi döneminde karar alma konusunda tam bir curcuna yaşandı. Bazı Eyaletler maske takma zorunlluğunu dayatırken bazıları gevşetti ve hatta kaldırdı...

***

Federal Meclis küçültülmeli mi?

Elbette. Hem de derhal.

Almanya`da halen uygulanan karmaşık bir seçim sistemi var. Bu sistemden dolayı her 4 yılda bir yapılan Federal Meclis Seçimleri`nde meclisin üye sayısı artıyor. Halen, Federal Meclis`te 736 milletvekili görev yapıyor.

Son yıllarda tartışılıyordu bu durum zaten. En sonunda, Kırmızı-Yeşil-Sarı Koalisyon (SPD-Yeşiller-Liberaller Koalisyonu) bir yasa tasarısı sundu Federal Meclis`e milletvekili sayısını 596`ya indirmek ve sabitlemek için.

***

Almanya`da bir `` Beamtentum`` (Memur Kastı) var. Sistemin tıkanmasına neden olan faktörlerden birisi de bu...

Halen Almanya`da 46,7 milyon çalışan ve vergi ödeyen insan var. Bunların hepsi de vergi veriyor, çeşitli kasalara pirim ödüyor. Buna mukabil 25,86 milyon emekli mevcut. Emeklilerin emekli aylığı alma süresinin ortalaması 20,5 yıl. Almanya`da emeklilik yaşı 65 ile 67 yıl arasında değişiyor. Almanya`nın nüfusunun yaklaşık 85 milyon olduğunu göz önünde bulundurursak, bunlar muazzam sayılar. Coğrafi olarak Almanya`nın Türkiye`nin yarısı kadar toprak sahibi olduğunu da unutmayalım.

Ama, bir de Memurlar (Beamten: 1,4 milyon) var. Aslında bunlara `Memurlar Kastı` demek gerekir. Bunlar memur olduğu günden öldüğü güne kadar, ne çalışırken ve ne de emekliyken ne vergi öderler ve ne de diğer sigortalar için pirim. Bunlar ipek donla doğmuşlar sanki... Çocuk tacizi ve hırsızlık dışında bunları ne işten atmak mümkün ve ne de sürgüne göndermek... Allah`ın ayrıcalıklı kulları. Üstüne üstlük, son otuz yılda memur sayısı ikiye katlanmış durumda. (kimlerin memur olabileceğini sizin hayal gücünüze bırakalım...)

Buna ilaveten, kamu sektöründe (Belediyeler, Vergi Daireleri, Bankalar, Askeri Kurumlar vb.) çalışan 5 milyon maaşlı (Angestellten) mevcut. Bunlar vergi ve pirim ödüyorlar; ama, sanayi, ticaret ve hizmet sektöründe çalışan işçilere karşın bir çok avantaja sahipler. Örneğin, yıllık izin günleri birkaç gün daha fazla. Hem yılbaşı ve hem de izin parası alıyorlar vb. vb.

Bu alanda yapılması gereken reform yoluyla memurluk, ücretlilik ve işçilik statüleri göreceli eşitlenerek herkes aynı emeklilik kasasına pirim ödemeli ve herkes gelirine göre devlete vergi ödeyerek toplumsal yaşama katkıda bulunmalı. Bunu yapan ülkeler var.

***

İdareciler mi politikacılar mı yoksa devlet adamları mı diye sormadan edemeyeceğim.

İşin bamteli tam da burada galiba...

Politik arenada gördüğümüz aktörler ya idareci ya da politikacı. İçlerinden çok nadiren devlet adamı çıkıyor.

Bu sorun nasıl çözülür bilemiyorum. Ama, kökleri derinlerde olan kurumlar boş durmuyordur herhalde... Bazı zeki insanları devşirerek yetiştirdikleri yazılıp söylenmektedir. Günahı yazıp söyleyenlerin boynuna... Bu sorunu da onlar çözer diye umalım.

***

Almanya`da başta politik sistem olmak üzere sistemin neredeyse tamamı tıkandı. Bunun emareleri açık. Bunlardan bazılarını yukarda anlatmaya çalıştım. Daha çok alan var: Eğitim sistemi, sağlık sistemi, emeklilik sistemi, vatandaşlık yasası, yabancılar yasası... Özellikle de halihazırda Alman sanayi, ticaret ve hizmet sektörünün çok ihtiyaç duyduğu kalifiye işgücü transferi konusunda geliştirilecek hkuki ve ekonomik metodlar, yollar konusunda düzenlemeler... Bu konulara önümüzdeki dönemde değineceğim.

***

``Almanya`da politik sitem tıkandı mı?`` diye sorduk ve çözüm yollarına göz attık.

Peki, Türkiye`de durum nedir efendim?

Eee onu da Türkiye`de yaşayan yurttaşlarımız düşünsün...

Biz yurt dışında yaşayan, çalışan ve okuyan yurttaşlar olarak fikir beyan edince azar işitiyoruz... `Dışardan gazel okumayın!` deniliyor bize. Ne yapalım, biz de gazel okumuyoruz, sadece kitap/lar okuyoruz.

İyi okumalar efendim. Kolay gelsin kitap okuyanlara...

telif


Dr. Yakup Dıvrak Kimdir?

1950 Zile - Tokat doğumlu. İlkokulu ve orta okulu Zile`de (Julius SEZAR’ın Veni-Vidi-Vici dediği şehirde); liseyi Zile, Ankara ve Malatya`da okudu. Öğretmen Vekili olarak çalışırken, Tokat İlköğretmen Okulu`nu dışardan bitirerek kadrolu öğretmen oldu. Zile`de ilkokul öğretmenliği yaparken, 1973 yılında istifa ederek, eşiyle birlikte, yüksek öğrenim için Almanya`nın Heidelberg kentine gitti. Yüksek öğrenimi esnasında çok çeşitli işlerde çalışarak okudu. Uzun süre Heidelberg Üniversitesi`nde doktora çalışması yaptı ve bu üniversitede, Heidelberg Yüksek Öğretmen Okulu`nda, Rheinland-Pfalz Eyaleti Eğitim Bakanlığı`nda araştırmacı, asistan, koordinatör ve danışman olarak çalıştı. 2010 yılından bu yana, dönüşümlü olarak hem Almanya`da (Heidelberg`de ve Berlin'de) hem de Türkiye`de (Ankara`da ve İstanbul`da) yaşayan Yakup DIVRAK emeklidir ve halen eğitim danışmanlığı yapmaktadır. Evli ve iki çocuk (Kız: Mahir Deniz ve Erkek: Mustafa Serol) babası olan Dr. Yakup Dıvrak CHP, SPD ve GEVV (Bilim ve Eğitim Sendikası) üyesidir.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar