Dr. Yakup Dıvrak

Dr. Yakup Dıvrak


Yolsuzluk/lar ve rüşvet/ler üzerine...

Yolsuzluk/lar ve rüşvet/ler üzerine...

-veya Uluslararası Şeffaflık Derneği üzerine...-

Yolsuzluk var yolsuzluk var. Rüşvet ve rüşvetler var. Türlü çeşitli.. Yolsuzluklar da, rüşvetler de elde edilecek çıkara bağlı... Yolsuzluk yapana bağlı... Yolsuzluk, yolsuzluğun sebebine bağlı... Çeşit çeşit...

Bazen pahalı bir İsviçre saati, bazen bir daire veya yazlık, bazen şık bir spor araba bazen de peşin para, yani milyon dolarlar... Her şeyin ve hemen hemen herkesin bir fiyatı var... Ve hatta bazen de bir hayat kadını gönderiyorlar(mış) ilgililer birbirisine... Son yıllardaki yolsuzluk hikayelerinde çok sık geçmeye başladı bu son nokta.

***

Ülkeler... Evet evet, ülkeler de yolsuzluk yapıyor... Kendi koyduğu kuralları çiğniyor. Bu bazen devlet tarafından, özellikle de derin tarafları tarafından yapılıyor. Bazen devlet mekanizmasını çalıştıran hükümet tarafından. Özellikle de devletle içiçe geçen hükümeti kuran parti/ler tarafından yapılıyor. Personel alımındaki nepotizm, ihalelerden alınan komisyonlar vb. vb.

***

Firmaların yaptığı yolsuzluklar en çok bilinenleri. Küçük firmaların küçük küçük, büyük firmalarınsa büyük büyük malı götürdüklerini yazmasakta olur... Kimisi inşaat malzemesinden çalıyor, kimisi de ihaleyi kapmak için milyon dolarları dağıtıyor politikacılara ve bürokratlara...

***

Gerçeklerin bir gün gün ışığına çıkma gibi bir huyu vardır...

Bu bağlamda hem Almanya`da ve hem de Türkiye`de yapılan yolsuzluklar zamanla ortaya döküldü. Yolsuzluklara bulaşanların ya politikacı ya general ya dışişleri bakanı veyahutta prens olması dikkat çekici.

Almanya`daki ilk büyük skandal 1966 yılında patladı: ``Starfigther-Affaere`` (Sturfigther Skandalı). Almanya`nın tutucu-milliyetçi Bavyeralı politikacı Franz Josef STRAUSS`un ta 1961 yılında, ABD`de satın alınan F-104 uçakları için 10 milyon Amerikan Doları rüşvet aldığı basına düştü...

Türkiye`de hatırlanan ilk büyük skandal da uçak alımlarında olmuştu: Bir general ABD`nden alınan uçaklar için milyonlarca Amerikan Dolarını cebe indirmişti: Meşhur Lockheed Skandalı...

İtalya`da yapılan yolsuzluklar ortaya çıkması yüzünden1978 yılında devlet başkanı istifa etmek zorunda kalmıştı...

Hollanda`da uçak alımında arslan payını, 1,1 milyon Amerikan Dolarını Prens Berneard götürmüştü... Skandal sümen altı edildi... Prens Bernard 2004 yılında ölünce belgeler yayınlandı. Prens Bernard`ın yolsuzluk yaparak uçak alımından rüşvet aldığı kabak gibi ortaya çıktı.

Etik değerlerine pek bir güvendiğimiz ve öve öve bitiremediğimiz Japonya`da bile uçak alımlarında milyon dolarlar dönmüştü rüşvet olarak... Bu yüzden, 1976 seçimlerini hükümet partisi kaybetti.

ABD`de tüm dünya için uçak üreten iki firma toplamda 22 milyon dolar rüşvet dağıtmıştı... Durum tam bir rezaletti... Bunun üstüne, 1977 yılında ABD rüşvet yasaklandı çıkartılan bir kanunla...

Internationale Transparancy (Uluslararası Şeffaflık Derneği) 4 mayıs 1993 yılında Berlin`de kuruldu. Aynı yıl Internationale Transparency - Deutschland e.V. (Uluslararası Şeffaflık Derneği – Almanya Seksiyonu) aynı şehirde kuruldu.

Internationale Transparency - Türkiye (Uluslararası Şeffaflık Derneği Türkiye Seksiyonu) 2008 yılında idealist mali müşavirler, avukatlar ve basın emekçileri tarafından kuruldu.

IT Genel Merkezi`ne 100`den fazla ülke ve ilaveten yüzlerce uluslararası otoritesi ve tanınırlığı olan kişiler üye.

Hem IT Genel Merkezi ve hem de ülkelerdeki seksiyonlar tüm dünyadaki olanı biteni izlemekte ve yolsuzlukları tespit ederek rapor halinde yayımlamaktadır.

Yolsuzluklar yoğunluğuna göre 6 kategoriye ayrılmakta. IT Genel Merkezi`nin 2023 yılı raporuna göre, yolsuzluğun en az olduğu ülke Danimarka. Türkiye ortanın altında, 134ncü sırada... Dünyamızdaki yolsuzluğun/rüşvetin 560 milyar Amerikan Doları olduğu açıklandı 2022 yılının sonunda IT genel merkezi tarafından. Bunun iyimser bir tahminle iki misli gerçekçi bir tahminle ise üç misli olduğunu söyleyebiliriz. Yani trilyonlar söz konusu... Hem de Amerikan Doları olarak.

Tam da bu noktada çok önemli bir korelasyona dikkat çekelim: Yolsuzluğun/Rüşvetin panzehiri şeffaflık ve basın özgürlüğü. Yani bir ülkede şeffaflık ve basın özgürlüğü ne kadar iyiyse yolsuzluk ve rüşvet o kadar az... Şeffaflığa selam vermeyen, basına nefes aldırmayan totaliter ve otoriter ülkelerde ise yolsuzluk ve rüşvet o derecede yüksek...

Yolsuzluğun ve rüşvetin yoğunluğu o ülkedeki ticaretin ve inşaat sektörünün volümüne de direkt bağlı. Bu bağlamda, Almanya`nın dünya yolsuzluk/rüşvet endeksinde/sıralamasında 9ncu sırada olması dikkat çekici. Buna karşın Fransa 20. Ve ABD 24ncü sırada yer alıyorlar. Yolsuzluğun/Rüşvetin döndüğü en büyük alanlar ticaret, kamu ve hukuk sistemi. Ticari alanda rüşvetin en fazla verilip – alındığı alanlar sağlık/tıp sektörü ve inşaat...

***

İşleri kolay değil yolsuzluğu tespit edip yayınlayarak, yolsuzlukları göreceli de olsa önlemeye çalışan Transparancy International Genel Merkezi`nin ve ülkelerdeki seksiyonların.

``Ve insanlar, ah, benim insanlarım,

Yalanla besliyorlar sizi...``

diyen büyük şairimiz Nazım HİKMET`i anarak yazımızı bitirelim; ama, yolsuzluk ve rüşvetle mücadelemizi değil.

Haydi kolay gelsin!  

telif


Dr. Yakup Dıvrak Kimdir?

1950 Zile - Tokat doğumlu. İlkokulu ve orta okulu Zile`de (Julius SEZAR’ın Veni-Vidi-Vici dediği şehirde); liseyi Zile, Ankara ve Malatya`da okudu. Öğretmen Vekili olarak çalışırken, Tokat İlköğretmen Okulu`nu dışardan bitirerek kadrolu öğretmen oldu. Zile`de ilkokul öğretmenliği yaparken, 1973 yılında istifa ederek, eşiyle birlikte, yüksek öğrenim için Almanya`nın Heidelberg kentine gitti. Yüksek öğrenimi esnasında çok çeşitli işlerde çalışarak okudu. Uzun süre Heidelberg Üniversitesi`nde doktora çalışması yaptı ve bu üniversitede, Heidelberg Yüksek Öğretmen Okulu`nda, Rheinland-Pfalz Eyaleti Eğitim Bakanlığı`nda araştırmacı, asistan, koordinatör ve danışman olarak çalıştı. 2010 yılından bu yana, dönüşümlü olarak hem Almanya`da (Heidelberg`de ve Berlin'de) hem de Türkiye`de (Ankara`da ve İstanbul`da) yaşayan Yakup DIVRAK emeklidir ve halen eğitim danışmanlığı yapmaktadır. Evli ve iki çocuk (Kız: Mahir Deniz ve Erkek: Mustafa Serol) babası olan Dr. Yakup Dıvrak CHP, SPD ve GEVV (Bilim ve Eğitim Sendikası) üyesidir.

Makale Yorumları

  • Şahsenem Sarigül12-06-2024 14:06

    Teşekkür ederim aydınlatıcı yazınız ve düşünceleriniz için. En küçük kurumdan başlar herşey ve daha büyük kurumlarda devam eder . Bu ahlaksızlığın egemen olduğu bir düzendir . Virüs gibidir yayılır . Bedende nasıl bir organda başlayan kanser diğerlerini sararsa ahlaksizlik ,yolsuzluk,rüşvet ,çocuk ticareti ,işkence ,tecavüzler yani her türlü kötülük de böyle yayılır . Kötü olan ancak iyiyle yok edilir temizlenir .Iyinin kelaynak kuşları gibi nesli tükenmiştir tüm toplumlarda . Kötünün alıp yürüdüğü mağmurlastigini görüp onlara canı gönülden uyanlar ya da zorbaliklarla tehditlerle uymak zorunda olanlar virüsün yayılmasına sebebiyet veirler.Matruşka bebekleri gibi olan toplumun kurumları yani en büyük kurumlasmadan en küçüğüne kadar içiçe ve birbirine bağlı olan kurumlar virüsü birbirine bulaştırır . Nasıl ki bilgisayarlara virüs girince tüm sistemleri tehlikeye sokar, işte toplumun en büyük kurumunda ya da en küçük kurumunda başlayan yolsuzluklar ,istismarlar ,bencillikler ,sapitmalar vs en aşağıya dek yayılır. Çünkü ego insanlara herşeyi yaptırır. Kendine hakim olma gücünü yitirmiş her birey kötülük virüsünü taşır . Dünyayı iyi ve kötünün sonsuz savaşı olarak gören Zarahustra haklıymış demek ki. Ama şimdi kimin kırmızı şapkalı kız ,kimin kurt olduğunu anlamak zor. Hatta kırmızı şapkalı kızın ninesi bile kurt olabilir . Eskiden 68 kuşağı falan derlerdi şimdi 80 yıllarından beridir Maskeli Balo oynanıyor tüm dünyada . Aldatmaca,zulüm herşey pembe rüyalarla dolu filmler olarak süslenip beynimize sokuluyor medya aracılığıyla . Hani Facebook , Twitter ,TikTok ,Instagram vs . şeffaf toplum vs bunlar palavra .Herkes maskeli. Herkes pazara düşmüş düşürülmüş meyveler ve sebzeler gibi .Seç seç al karpuz ,elma ,portakal,limon,armut ,kabak vs. Kimsenin adaletle ilgilendiği yok . Herkes uyuyor. Adalet ve ahlâk önce ailenin içinde sonra komşu ve okul çevresinde başlamalı ki yayılsın. Kötüyle , kötülükle ,ahlaksizlikla , adaletsizlikle mücadele böyle başlar .Ahlaksızlığın virüs gibi yayılmasına sebebiyet veren o dizginleri elinde tutanlara halkın karşı durabilmesi ancak böyle olur. Kötülük nasıl virüs gibi yayiliyorsa iyilik de aynı şekilde yayılabilir virüs olarak değil tabi ki antivirüs olarak. Biz insanlar bir avuç dinazorun ellerinde tuttukları iplere bağlı kukla olmaktan özgür iradeyle çıkabiliriz ve ilk antivirus taşıyıcısı olarak herkese iyiliği bulastirabiliriz . Güvenlik ve özgürlük ,dürüstlük ve adalet iyilik ve güzellik,sevgi ve saygı tasiyicisi antivirüsler...Bunun gerçekleşmesi için başkalarının kakasının üstünü örtmekten vazgeçilmesi gerek ve herkesin dürüstlüğü ilke edinmesi lazım .Hangi kedi sokakta gördüğü başka kedinin kakasını toprakla örter . Hepsi kendi kakasını tanır . Bu lar sadece örneklerdir . Bir ayıp örtenin bin ayıbı örtülür ilkesi zulüm işkence ve yolsuzluklar için geçerli değildir . Küçük hatalar kusurlardir veya hayat kurtarmak için söylenen küçük yalanlardir söylenmek istenen . Devleti yönetenler bir kişiyi değil 80 milyonu aldatiyorlar . O 80 milyonun içinde bir bölümüne zulmediyor ve ettirttiriyorlar bir bölümünü ( çocukları gençleri) satıyorlar ya da bir bölümünü suçsuz hapse attiriyorlar . Düşünce suç olabilir mi ? Yolsuzluk ,zulüm ,Genozid , Asimilation,adam kaçırma ,tecavüz ,işkence ....suç değilken düşünce nasıl suç olur ? Ahlakın olmadigi yerde dinden ve mezhepten bahsedip insanları o küçük kuklaları din ırk ve mezhep kavgasına sokup oyaliyorlar ya da Ukrayna savaşı gibi bir şeyler yapıp dikkatleri başka yöne çekip ,insanların yüreğine korku ekiyorlar susturmak için . Çok kişi düşüncesini açıkça söyleyemecek duruma getiriliyor,sosyal medyalarda palavralar atılıyor ve herkes kendinin aslını inkar yönüne gidiyor . Insanlar ana dillerini inkara zorlanıyor ,insanlar kendi ailelerinden soyutlaniyor ,aileler yok ediliyor o suyun üzerinde yüzen olaylarla meşgulken tüm dünya suyun altındaki zulüm işkence ve tecavüzler, Genozid ve asimilasyon uygulanıyor din adına her din, ırk ve politik grup tarafından .Kim izin veriyor ,devletler . Neden ?" Bizimle ugrasmasinlar da birbirleriyle uğraşsın koyunlar !" düşüncesiyle ......Saygılar ve sevgiler.Şahsenem Sarıgül

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar