Mustafa Tiğrek

Mustafa Tiğrek


Kılıçdaroğlu ibriğe tekme atabilir

Kılıçdaroğlu ibriğe tekme atabilir

Kutsal sever bir milletiz. Çok kutsalımız var bizim.

Şimdi yeni bir kutsalımız oldu. Belki yeni değildir hep vardı… ama benim haberim yeni oldu. Seccadeden bahsediyorum. Kutsalmış. Niye yalan söyleyeyim, bilmiyordum.

Mesela İmam Hatiplerin de kutsal olduğunu bilmiyordum. Her şerde bir hayır var dedikleri bu olsa gerek. Şarkıcı Gülşen’in sözleri üzerine yaşanan gelişmelerneticesi İmam Hatiplerin kutsallığını idrak etmiştim.

Erdoğan, Afyonkarahisar'da düzenlediği mitingde şarkıcı Gülşen'in tutuklanmasına neden olan sözlerini ima ederek “Son günlerde milletimizin en büyük gücü olan kardeşliğine yönelik provokasyonların ibadethanelerimizi ve imam hatiplerimizi hedef alacak şekilde çok ciddi boyutlara ulaştığını görüyorum. Milletimizin mukaddes değerlerine dil uzatanlar, kutsallarına hakaret edenler hem maşeri vicdanda hem hukuk önünde hesap vermekten paçalarını kurtaramayacak" demişti. Ve ben İmam Hatiplerin kutsal olduğunu anlamıştım.

O günden sonra bir iki kere İmam Hatiplerin kapı parmaklığına çaput bağlayıp dilek dilemişliğim oldu. Dileklerim gerçekleşmeyince sonra bu işten vazgeçtim.

Kılıçdaroğlu'nun o meşum hareketinin yarattığı infialle, seccadenin kutsallığını da idrak etmiş bulunuyorum.

Seccade niye kutsal bilmiyorum ama artık kutsal olduğunu biliyorum.

Depremden bu yana sesi soluğu çıkmayan İmar affının reklam yüzü Hasan Kaçan, topa girmekte tereddüt etmedi.

“Ey Müslüman… O, üstüne pabuçlarla basılan seccade sensin… Senin kutsalın, bütün değerlerin… Anan, baban, deden, ninen, eşin, evlatların… Senin geçmişin ve geleceğindir çamurlu pabuçlarla hoyratça çiğnenen. Düşman olsa bu hakareti yapmaz. Bu hakaret kabul edilemez.” dedi.

Bunu okur okumaz “Bayrak inmez/ Ezan dinmez/ seccade çiğnenmez” diye yerimden fırladım. Hasan Kaçan’ın bu şiirsel paylaşımı beni lirik bir coşkuya sevk etti.

“Kılıçdaroğlu niye böyle bir eylem yapsın ki?” diye soruyorsanız, cevabı basit: Gündem değiştirmek için.

Tam TOGG’un satışı başlayacak, sen git seccadeye bas, herkes seni konuşsun. Karadeniz gazı gelecek… sen git seccadeye bas; şahlanacağız… sen git seccadeye bas… Gündemi meşgul et.

****

Bekir Bozdağ Kılıçdaroğlu’nu kınadı. Düşünsenize, ülkenin Adalet Bakanı kınamak ihtiyacı hissediyor. Konu, o kadar önemli yani.

Bu kadar mı? Değil tabii. Erdoğan, elinde seccadeyle kürsüye çıkıp “Bu seccade ayakkabılarla basmak için değil ha. İnşallah 15 Mayıs'ta şükür namazını bu seccadede kılabiliriz” dedi.

Böylece ayakkabıyla basılmak suretiyle çiğnenen seccadenin itibarı ülkenin Cumhurbaşkanı tarafından iade edilmiş oluyordu. Konu o kadar önemli yani.

***

Kim bilir seçime kadar daha nelere şahit olacağız. Kılıçdaroğlu yarın öbür gün ibriğe de tekme atabilir.

“Aaa… o kadar da olmaz artık!” demeyin. Olur! “Bu olmaz!” dediğimiz ne varsa oluyor. Seccadeye basacağına kim inanırdı? Bastı. İbriğe tekme atsa, şaşıracak mıyız?

Ben, ibriğin kutsallarımız arasında olduğunu biliyorum. Ama niye kutsal olduğunu bilmiyorum.

İbriğin kutsal olduğunu karineyle biliyorum. Seccade niye kutsalsa ibrik de aynı sebeple kutsaldır. Neticede her ikisi de namaza yardımcı eşyalardır. Hatta seccadesiz namaz kılınabilir ama abdestsiz kılınamaz. Bu yüzden ibriğin kutsiyeti benim için önceliklidir.

Seccade meselesinde talimatın Pensilvanya’dan geldiğini Erdoğan söyledi. Neticede ibriği tekmelemek de Pensilvanya’nın bir talimatına bakar.

Talimatlar Pensilvanya’da nasıl hazırlanıyor? Önceden “seccadeye basmak”, “ibrik tekmelemek”, “pideyi çiğnenmeden yutmak” … gibi bir eylem havuzu mu oluşturuluyor? Sonra belirlenen stratejiye uygun, eyleme mi geçiliyor? Kılıçdaroğlu’na kriptolu mesajla “Şu gün seccadeye basacaksın!” veya “Bugün ibriği tekmeleyeceksin!” gibi talimatlar mı geliyor?

Talimatı alan Kılıçdaroğlu, seccadeye mi basıyor? Bak merak ettim şimdi.

Ama fark etmez. Yine birlik ve beraberlik içinde kutsallarımıza sahip çıkarız. Bekir Bozdağ, ibriği tekmeledi diye Kılıçdaroğlu’nu kınar, Erdoğan elinde ibrikle kürsüye çıkarak “Bu ibrik var ya öyle tekme atıp devirmek için değil ha… 15 mayısta şükür namazı için abdest alırken kullanılacak” der. Hasan Kaçan şiir yazar. Ben “Bayrak inmez/ Ezan dinmez/ seccade çiğnenmez/ ibrik tekmelenmez” diye coşarım.

***

Yukarda kısa bir bölümünü alıntıladığım Hasan Kaçan’ın mesajı düz yazı gibi görünmekle birlikte, benim nazarımda şiirdir. Bu kanaatim mesajın bütünü için geçerlidir. Bakın tek harfine dokunmadan sadece paylaştığım satırları düzenleyeceğim:

“Ey Müslüman…

O, üstüne pabuçlarla

basılan seccade sensin… Senin kutsalın, bütün değerlerin…

Anan,

         baban,

                      deden,

                                 ninen,

                                            eşin,

                                                    evlatların…

Senin geçmişin ve geleceğindir

          çamurlu pabuçlarla hoyratça çiğnenen.

Düşman olsa bu hakareti yapmaz. Bu hakaret kabul edilemez.”

Nasıl ama… Bir bayrak şiirinden, vatan şiirinden… farkı var mı?

Bu mesaj, seccadenin kutsallığı üzerine yazılmış ilk kahramanlık şiiri sayılabilir. Kılıçdaroğlu’nun tekmelemesi halinde benzer bir performansı ibrik için de bekleriz.

telif

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar