Sadık Çelik

Sadık Çelik


İmamoğlu ile alacakaranlık biter, şafak söker mi?

İmamoğlu ile alacakaranlık biter, şafak söker mi?

 (31 MART YEREL SEÇİMLERİNİN ARDINDAN)

31 Mart yerel seçimlerin ardından Türkiye derin bir nefes alıp, yeni bir sayfa açmıştır.

Bazı bölgelerde 74, bazılarında ise 50 yıldır yönetimde olamayan, yıllarca iktidardan uzak kalan CHP, bu kez yerel yönetimlerde önemli bir zafer elde etmiştir.

Seçimin kazananının hiç şüphesiz CHP’dir.

Bu başarı, partiye adanmışlıkla emek veren, başarılarla dolu geçmişi ile seçimler için ciddi bir enerji ortayakoyanÖzgürÖzel gibigençpolitikacılarınçabasıyla mümkün olmuştur. Yıllar sonra CHP'yi zaferin sevinciyle buluşturanÖzel'in öncülüğündeki bu ekip partiye yeni bir soluk getirmiştir.

Bu çabaların yanı sıra 31 Mart seçimleri, zorlu ekonomik koşulların, yolsuzlukların, halkın çaresizliğinin, emeklilerin “seyyanen” itirazlarının, sarayın şatafatına karşı protestoların ve konjonktürün etkisiyle de kazanılmıştır. Ta 1994’lerden itibaren, cumhuriyetle, laiklikle, çağdaş değerlerle başlayan bilek güreşinin, atılan naraların, ötekilere karşı aşağılamaların, kötü yönetimin, ülkenin adım adım taşındığı bugünkü halinin neticesi olarak da kazanılmıştır.

Ekonomi, seçimlerdeki başarının ana belirleyicisi oldu. Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar sandığa yansıyan tepkinin de ana nedenlerinden biri haline geldi. Bu durum, seçmenlerin ekonomik istikrar ve refah arayışının ne kadar hayati olduğunun altını çizmektedir.

Ayrıca seçim kampanyası sürecinde, hükümetin tüm kaynakları ve olanaklarıyla sahada olması, İmamoğlu'nun ise onların karşısında tek başına ve yalnız bir figür olarak algılanması, onun ikinci kez mağdur edilmiş olduğu izlenimini güçlendirmiştir. Bu algı, İmamoğlu'na galibiyeti getiren diğer önemli bir etken olarak öne çıkmıştır. Halk nezdinde İmamoğlu, Erdoğan’a, iktidarın tüm makamlarına, hükümetin gücüne rağmen muzaffer olmayı başaran kişidir.

CHP'nin bugünkü yerel yönetim başarısında, Kemal Kılıçdaroğlu'nun emeğinin, uzun süren sabrının ve ektiği tohumların da etkisi yadsınamaz. İmamoğlu ve Yavaş gibi isimlerin bünyeye katılması, Kılıçdaroğlu'nun uzlaşmacı ve kapsayıcı liderliğinin bir sonucudur. Bu isimlerin partiyle bütünleşmesi ve bugünün kazanımları, Türkiye'nin sosyolojik yapısının doğru analiz edilmesiyle mümkün olmuştur. Kılıçdaroğlu 6’lı masayı bir araya getirerek milliyetçilerden muhafazakarlara kadar sağ seçmenin CHP'ye oy verebilmesi için iyi bir zemin hazırlamıştır.

Kılıçdaroğlu'nun liderliği döneminde, partinin geniş kitlelere açılmasında oynadığı kritik role hak ettiği saygıyı göstermek,  CHP'nin hem iç bütünlüğünü hem de toplumsal saygınlığını artıracaktır.

Devleti kuran parti olarak CHP’nin çok uzun yıllardır tek başına iktidar olamamasının temelinde, Cumhuriyet'in temel değerlerine sıkı sıkıya sarılamama, Cumhuriyet mirasını etkin bir şekilde koruyup geliştirememe, halka tepeden bakma, halktan kopuk, seçkinci bir anlayışı benimseme gibi sorunlarve ahde vefa ilkesindeki yetersizlikler yatmaktadır.

27 Mayıs ihtilalinden sonra, 1965’e kadar ülke, İsmet İnönü başbakanlığında yönetilmiştir. 1973 genel seçimlerinden itibaren Ecevit liderliğindeki CHP sahneye çıkmıştır. CHP, 1961 Anayasası sonrasındaki seçim sayılmazsa, çok partili döneme geçildiğinden beri ilk kez 1973’te seçim kazanmıştır. Ancak CHP tek başına iktidara gelecek çoğunluğu elde edemediği için Ecevit-Erbakan koalisyon hükümeti kuruldu. 1977’deki seçimde de süreç yine koalisyonla devam etti. 12 Eylül sonrası dönemde ise Erdal İnönü, Süleyman Demirel, Tansu Çiller ve Murat Karayalçın ile devam eden koalisyon deneyimleri, partiye kısa süreli ve büyük tavizlerle gelen yarım yamalak iktidarlar bırakmıştır. Bu durum, CHP'nin öz değerlerini ve düşüncelerini tam anlamıyla ortaya koyamayışına yol açmıştır.

Cumhuriyet değerlerinin korunması, gelecek nesillere aktarılması ve emeğe saygı, toplumumuzda derin kökleri olan ahde vefa duygusunu besler. Saygı ve büyüme, birey ve toplulukların bu temel ilkelerle ölçüldüğü bir ortamda mümkündür. Bu prensiplere bağlı kalan bir CHP, toplumun takdirini kazanacaktır.

CHP bu süreçte, mirasyedi olmaktan kaçınıp, köklü değişiklikler için özveride bulunarak toplumsal saygınlığını pekiştirecektir. Bu, CHP’yi gelecek için tek başına iktidar olma umudunu daha da yeşerten bir güce dönüşecektir.

Ekrem İmamoğlu’nun bundan sonraki süreçte tüm enerjisiyle İstanbul’a odaklanması çok önemli. 2028 seçimlerinde zafer için gerekli olan kaldırım taşlarını döşeme sürecinde şehrin susuzluk problemini mutlaka gidermesi, insanların trafikteki çilesini sonlandırabilecek ulaşım-metro projeleri hayata geçirmesi, derin yoksullukla mücadele etmesi,çevre sorunları gibi temel meselelerini çözmesi, kültür ve sanat alanında atılımlar yapması ve kent rantlarını halkın lehine çevirmesi kritik öneme sahip.

31 Mart Erdoğan için beklenmedik bir sonuçtu. Üsküdar gibi kendi kalesi sayılan yerleri bile kaybetti. Özellikle sandığa gitmeyen yaklaşık 12-13 milyonluk seçmen kitlesinin büyük bir kısmının AKP tabanından gelmiş olma ihtimali yüksek. Erdoğan ve partisine olan inancın azalışının resmidir bu. Ekrem İmamoğlu'nun Saraçhane’deki mazbata konuşmasında vurguladığı üzere, 31 Mart seçimleri vatandaşların, yönetimdeki sorumsuzluğa bir dur deme çağrısını yansıtmıştır. "Ülkeyi doğru düzgün yönetin" talebiyle birlikte, önümüzdeki dönemde, çöküşe sebep olanların, çözüm üretme kapasiteleri de test edilecektir.

1 Nisan sabahı doların düşmesi ve sonraki günlerde de düşüş eğilimini sürdürmesi ve borsanın yükselmesiyle birlikte seçim sonuçlarının uluslararası piyasalara "yapısal programların uygulanacağı" ve "2028'e hazırlık yapılacağı" yönünde güçlü bir mesaj verdiği, enflasyonun düşeceğine yönelik bir hissiyat aşıladığı görülmektedir.

Halkın geçim sıkıntısıyla boğuştuğu, tasarruf yapma imkanının giderek azaldığı bir dönemin içindeyiz. Devletin de benzer bir durumda olduğu göz önünde bulundurulduğunda, ekonomik dönüşüm için acil finansal kaynağa ihtiyaç duyulduğu ortadadır. Bu nedenle, gözler uluslararası piyasalara çevrilmekte ve bu zorunluluk, Türkiye'nin ekonomik geleceği için kritik bir dönemeç olarak önümüzde durmaktadır.

SEÇİM SARHOŞLUĞUNA KAPILMADAN…

31 Mart akşamı insanlar zaferin yıllardır unuttukları coşkusunu nasıl yaşayacaklarını bilemedi. Yılların hasreti sona erdiğinde CHP seçmeninin adeta zafer dansını yeniden öğrenmesi gerekti… CHP’ye düşen, bu mutluluğun kıymetini bilerek, zafer sarhoşluğuna kapılmadan, vakarlı, insanca ve efendi bir duruş sergilenmektir. Halk, bu seçimde yöneticilere büyük bir güven kredisi açmıştır ve bu güvenin karşılığını bekleyecektir.

Aksi takdirde, zaferin yükü gelecekte bir günah olarak kendilerine dönebilir.

Yerel seçimlerde elde edilen başarı, beraberinde büyük bir sorumluluk da getiriyor.

Seçilen yerel yöneticilerin, şeffaflık ve samimiyetle hareket ederek, halkın günlük ihtiyaçlarına duyarlı ve gerçekçi bir şekilde yanıt vermeleri beklenmektedir. Bu bağlamda, seçim zaferiyle elde edilen imkanlar, siyasetin finansmanının ötesine geçerek, halkın finansmanı için de akılcı bir şekilde kullanılmalıdır. Yöneticiler, geçmişte AKP yönetimlerinin izlediği yollardan kaçınarak, halkın günlük yaşamına dokunacak samimi ve sahici çözümler sunmalıdır.

Yine İmamoğlu’nun Saraçhane’de yaptığı konuşmada da altını çizdiği üzere, bu seçimlerle birlikte, CHP yönetimindeki belediyeler ülke yüzölçümünün değil ama nüfusunun ve ekonomik gücünün büyük bir kısmını temsil eder hale gelmiştir. CHP’nin zafer kazandığı bölgeler Türkiye nüfusunun %74’üne, ülke ekonomisinin ise %85’ine karşılık geliyor. Bu gerçek bundan sonraki süreçte, yerel yönetimlerin ülkenin kalkınmasındaki rolünü önemli ölçüde artırıyor.

Son olarak; CHP’nin, 31 Mart seçimlerinde elde ettiği sonuçları doğru ve derinlemesine analiz etmesi, geleceğe yönelik adımlarını sağlam bir zemin üzerine kurması açısından hayati önem taşımaktadır. Adaylarla ilgili performans farklılıklarının, stratejik planlamalar için değerli veriler sunabileceği unutulmamalıdır.

Zira CHP’den aday gösterilen isimlerden kimi, aday gösteriledikleri bölgede  partinin oy oranını %20'lerden %50’lere çıkararak seçimi kazandı, kimi %40’lardan 30’ların altına düşürerek seçilemedi. Bu noktada İzmir’in, bir önceki seçimlerde aldığı yüzde 63’lük oy oranının bu seçimde 53’e düştüğünü de belirtmeden geçemeyiz. CHP İzmir’de kazandı kazanmasına ancak, İzmir gibi CHP’nin kalesi olan bir şehirde (üstelik ülkenin büyük bir kısmında CHP oyları artarken) oylardaki düşüşün, Tunç Soyer’in yeniden aday gösterilmemesiyle bağlantısını iyi okumak gerekir.

Yine Hatay’daki sonuçlar da üzücü olmuştur. Hatay'da, yalnızca %0.43'lük bir farkla (AKP: % 44.48, CHP: % 44.05) kaybedilen seçim, CHP yönetiminin stratejik hatalarının ve aday belirleme sürecindeki kararsızlıklarının, gelgitlerinin ağır sonuçlar doğurduğunun göstergesidir. Bu, kazanılması mümkün bir yarışın, yönetimsel hatalar nedeniyle elden kaçırıldığını ortaya koymaktadır.

Tüm bu sonuçların detaylı bir analizi, gelecekteki stratejilerin belirlenmesi için kritik öneme sahip olacaktır.

Seçim süreci boyunca doğru hamlelerin yanı sıra Hatay meselesinde olduğu gibi bazı yanlış kararlar da verilmiştir. Elbette, kusursuz bir strateji izlemek her zaman mümkün değildir. 31 Mart seçimleri, hataların ve büyük başarıların, zorlukların ve zaferin somut bir kompozisyonu olarak geride kalmıştır.

En nihayetinde CHP için doğru rotada ilerlendiğinin en güçlü kanıtı, Türkiye'nin nüfusunun %74'ünü barındıran kentlerde kazanılan büyük zaferdir.

HIZLANMA ZAMANI!

Yerel yönetimleri CHP kazandı. Meclis üyeliklerinin çoğunluğunu da ele geçirdi. Bundan sonra “meclisten geçiremedim” gibi bir problemleri kalmadı.

Ancak, merkezi hükümetin, yerel yönetimlerin imar ve yatırım yetkileri üzerindeki ağır vesayeti, bu belediyelerin başarı potansiyelini sınırlıyor. AKP ve Erdoğan'ın, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) örneğinde gördüğümüz gibi, bu vesayeti daha da artırma ihtimali, yerel yönetimlerin etkinliğine büyük bir darbe vurabilir.

Erdoğan ve merkezi hükümet, bahane üretmekten vazgeçip, yerel yönetim yetkilerini iade etmelidir. Yerel yönetimlerin karar alma özgürlüğünü kısıtlayan engelleri ortadan kaldırmalıdır.

Bu, sadece yerel yönetimlerin başarısı için değil, aynı zamanda demokratik ilkelere ve halkın iradesine saygının bir gereği olarak da önemlidir. Eğer gerçek bir kalkınma ve ilerleme isteniyorsa, yerel yönetimlerin eli güçlendirilmeli, vesayet politikaları sona erdirilmelidir. Aksi takdirde bu engeller sadece yerel yönetimlerin değil, tüm ülkenin potansiyelini kısıtlayacaktır.

CHP yönetimi artık yerelden ulusala doğru harekete geçmiştir ve 31 Mart seçimleri göstermiştir ki bu yolda onları “yavaşlatmaya” çalışmak onları sadece hızlandırmaktadır!

KAYBEDENLER KULÜBÜ

Seçimi CHP kazandı. Peki kaybeden taraf olan AKP ve Erdoğan bundan sonra ne yapar?

AK Parti'nin kaybının altında, çoğulculuğunu ve içerideki farklı sesleri yitirmesi yatıyor. Erdoğan, farklı düşünen veya liderlik potansiyeli taşıyan herkesi kenara itmiş, partiyi, tek bir ses olarak sadece ve daima “Evet efendim” diyenlerle doldurmuştur. Bu durum, kendi tabanı tarafından da artık net bir şekilde görülmektedir. Başlangıçta devletin ağır yükünden kurtulmak, yoksullukla, yolsuzluklarla ve yasaklarla mücadele etmek için yola çıktığını söyleyen AKP, zamanla tam da bu sorunların kucağına düşmüş, mücadele edeceğini söyleyeceği eylemlerin faili haline gelmiştir. Alternatif sesler “bertaraf” edilmiştir. Parti, çoğulcu sesini tamamen yitirmiştir. Eğer AK Parti, kuruluşundaki temel değerlere ve 2002'deki başlangıç çizgisine dönmezse, güneşin altında eriyip giden buz gibi tarihin tozlu sayfalarına karışabilir.

Dolayısıyla seçim sonuçlarının ardından AKP'nin rotasını nasıl çizeceği, siyasi kulislerde merak edilen konuların başında geliyor.

Özellikle ekonomi politikalarının baş mimarı Mehmet Şimşek'in durumu, bu dönemde kritik bir öneme sahip. Erdoğan, yaşanan ekonomik sıkıntıların faturasını Şimşek'e kestiği taktirde işler karışır…

Şimşek’in, sıkı para politikası, emeklilere yapılması gereken zamların ertelenmesi, doların kontrol altında tutulması ve faiz oranlarının yükseltilmesi gibi ekonomik dengeleri tutturmayı amaçlayan fakat halk nezdinde “kemer sıkan” kararları, halkın memnuniyetsizliğini artıran en önemli etkenler arasında yer aldı.

Ancak Mehmet Şimşek’in görevden alınması halinde ekonomik istikrarın daha da bozulacağı, dolar ve faiz oranlarının kontrolden çıkacağı aşikar. Bu, Türkiye'yi ekonomik olarak daha zor bir döneme sokabilir.

(Burada insanın aklına ister istemez akrep ile kurbağanın hikayesi geliyor: Akrep, suyun karşısına geçmek için kurbağanın yardımını ister; kurbağa önce tereddüt etse de, akrep onu ikna eder. Ancak suyun ortasında akrep, doğasına uyarak kurbağayı sokar ve her ikisi de sonuçların ağırlığı altında kalır.)

Enflasyonun kontrol altına alınacağına dair uluslararası finans kuruluşlarına verilen sözler, içeride verilen taahhütler, Şimşek'in görevde kalmasını zorunlu kılıyor. Olay bu kez Erdoğan'ın kişisel his ve tercihlerine kalmayacak gibi… 2028 seçimleri ve ekonomik istikrarın sağlanması için Şimşek’in koltuğunda kalması ve sıkı para politikalarının sürdürülmesi kaçınılmaz görünüyor.

VAN’DAKİ MAZBATA KRİZİ

Seçimlerde yüzde 55.7 oy alarak büyükşehir belediye başkanı seçilen DEM Partili eş başkan Abdullah Zeydan'ın yerine, Adalet Bakanlığı’nın, seçime iki gün kala, seçilme yeterliliğinin olmadığı iddiasıyla yaptığı itiraz üzerine, yüzde 27 oy alan AK Parti adayı Abdulahat Arvas belediye başkanı olarak belirlenmişti. 

Bu hareket haklı olarak, kayyum atamanın yeni bir versiyonu olarak değerlendirilmişti.

DEM Parti bu kararı YSK’ya taşıdı.

Neyse ki YSK, Van’da halkın tepkisinin, sert protestolarının da etkisiyle boyuneğmiş, geriadım atmış, DEM Parti'nin itirazını kabul ederek mazbatanın Abdullah Zeydan'a verilmesine hükmetmiştir.

Tüm bu yaşananlarla ilgili birçok yanlış vardı elbette. Abdullah Zeydan’ın memnu haklarından yararlanması için 3 yıllık bir süreye ihtiyaç olmasına rağmen mahkemeden bu haklarını kullanabilir diye karar çıkartabilmesi, seçime ik gün kala yapılan itiraz, Seçim Kurulu'nun ikinci sıradaki adaya görevlendirme yapması… Halbuki bu kararı verecek olan Yargıtay olmalıydı. Ya da seçimler iptali edilmeliydi.

Gelinen noktada, meclis çoğunluğunun DEM'de olması nedeniyle, seçilen başkanın görevden alınması durumunda, büyük ihtimalle belediye meclisinin kendi içinden yeni bir başkan seçmesi veya seçimlerin yenilenmesi kararı alınabilir.

Ancak bu sürecin sonunda asıl önemli olan, demokratik dayanıklılığın ve halk iradesinin, her türlü engeli aşarak yolunu bulabilmesidir. 31 Mart seçimleriyle birlikte, dünyadaki genel eğilimin aksine, Türkiye'de gerçekten demokrasinin kazanmaya başladığının resmidir belki de, kim bilir…

 

Sadık ÇELİK

[email protected] 

telif

Makale Yorumları

  • gülya13-04-2024 08:17

    Nokta atış tespitleriniz çok yerinde olmuş Sadık bey ... CHP li belediyeler bu 5 yılı çok iyi değerlendirse bir sonraki genel seçimlerde mecliste çoğunluğu elde etmemeleri elde değil... İnşallah SHP zamanında yapılan yanlışlar tekrarlanmaz...

  • Timur yılmaz10-04-2024 17:53

    Bahar geldi memleketin dörtbir yanına kuşların şıkırtısı daha güzel. Yaşamak güzel, memlekette herşey cok güzel.

  • Ezgi09-04-2024 13:58

    Seçim sonucunda hiç şüphesiz kazanan CHP ve halk olmuştur. Halk diyorum çünkü bu seçimle birlikte kuruluş ilkelerimize, fabrika ayarlarına dönüş sağlanacaktır. Kötü giden şeylerin artık kader olmadığını görmüştür. Sonunda bizlere belediyelerden sosyal sadakalarla hayatımızı devam ettirmeyi değil balık tutmayı öğretirler. Sosyal belediyecilik budur. Yazınız çok kapsamlı bilgi niteliğindedir emeğinize sağlık.

  • Arif09-04-2024 12:02

    Kılıçdaroğlu'nun burada çok büyük payı var bugünkü CHP nin bu noktaya gelmesinde umarım İmamoğlu oğlu ve ekibi zafer sarhoşluğu yaşamazlar..

  • İsa09-04-2024 12:01

    Çıkılmaz bir girdabın içindeyiz ama erken seçim olur gibi hakkımızda hayırlısı yazınız her zamanki gibi mükemmel yine görülmeyenleri görüp kaleme almışsınız

  • Zeynep09-04-2024 11:00

    Emeğinize sağlık

  • Fatma Koç09-04-2024 10:54

    Tebrikler Sadık Başkan kaleminize yüreğinize sağlık

  • GÜLYA09-04-2024 10:38

    Nokta atış tespitler yapmışsınız yine Sadık bey ... CHP kazandığı bu seçim bölgelerini iyi değerlendirirse bir sonraki genel seçimde meclis çoğunluğunu elde etmemesi için hiç bir neden kalmaz...İnşallah 89 seçimlerinden sonra yaşanan belediyecilik zaaflarından gerekli dersler çıkarılmış ve bu dönemde aynı hatalar yapılmaz...

  • nergis09-04-2024 08:46

    Yenilik , değişim her zaman iyidir. Böyle bir değişim ülke için gerçekten gerekliydi. Baharla birlikte CHP 'nin de yeniden doğarak ve daha büyük bir şevkle çalışarak bu başarının altında kalmamasını ümit ediyorum ben de sizin gibi. Çünkü liderlik çok ağır bi yüktür , onun hırsına kapılmamak gerekir.Tek temennimiz kardeşçe bir arada huzurlu bir şekilde yaşamak...

  • Beyza09-04-2024 01:36

    Aynı görüşte olduğum insanları severim. Ama aynı görüşte olupta arada bir fikir çatışması yaşadığım insanları daha çok severim. Sadık başkan Özgur Özel’in partiye hic bir sey kattığına inancım yok. Chp buralara geldiyse Kılıçdaroğlu’nun payı çoktur. Chp’nin bu seçim sonucu güçleneceğine de pek inancım yok, Chp de var olan çoğunluk “yönetici” sıfatını taşıyamıyor. Siyasete girmek için sen neyi bekliyorsun peki Sadık başkan?..Seçim sonucunda halk şunu dedi; Erdoğan’ın bizzat girdiği bir seçimde oyumuz belli. Tabii ki kazanan şahsi olarak Erdoğan. Ama bunca yaşanan ekonomik sıkıntılar içinde Akp ye bir ders vermeliyiz. Bu sebepten Akp dışındaki güçlü tarafı tuttular. Son olarak Dem parti başına gelen-gelecek olan her şeyi hakediyor. Pisliklerinde boğulsunlar. Haketmediği ise “adalet”..

  • Emre yılmaz08-04-2024 11:29

    31 mart yerel seçimlerinde chp nin kazanmasi ve belediye baskanlığının yanı sıra ibb meclisindede üstünlük sağlamamız , ilerde verilecek kararlarda ki oy çoğunluğu ve bu kararların kabul olması Ekrem Bey'e daha çok cesaret ve girişimcilik sağlayacaktır..Yazınız çok güzel olmuş elinize emeğinize sağlık..

  • Engin07-04-2024 21:13

    Aslında 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de Kılıçdaroğlu kazanabilirdi kaybetme sebeplerinden birisi de halkın chp ye karşı olan ön yargisiydi. Burunları kaf dağına uzanan iktidar sahipleri ve avanelerine bu ders gerekliydi. Bundan sonra daha çok çalışıp 2028 seçimlerine çok sağlam temeller atarak gidilmelidir. Seçmenin gönlü kazanilip ön yargılar kırıldıkça Türkiye seçim haritası daha da kırmızı olacaktır. Çanakkale savaşında Gazi Mustafa Kemal Paşa İngiliz leri bozguna ugrattiginda Hindistan lideri Gandhi nin ^ ben tanrıyı İngiliz sanıyordum * sözleri de ön yargilarin nasıl yok edilebileceğine bizlere en güzel örnek . Yeni yazilarinizda görüşmek üzere şimdiden hem size hem de tüm ülkeye iyi bayramlar ...

  • müslüm07-04-2024 18:30

    Sadık abi kalemine sağlık seçimleri ve chpyi güzel anlatmışsın chp 31 martta tarihi bir başarıya imza attı 2019 da kazanılan belediyleri tekrar kazanılsa bile başarı olarak gözükücekken bir çok ili akpden aldı.Başarının sahibi çok olur ama başarısızlığı kimse sahiplenmez 2023 de ki seçimin yenilgisi kemal kılıçdaroğluna kaldı ama 2024 te ki başarıdan imamoğluda yavaşta özelde payını aldı.Erdoğandan sonra imamoğlu ve yavaş cumhurbaşkalığı için en güçlü adaylar chp yerelde iyi hizmet sunarsa ekonomide düzelmezse seçimler erkene alınabilir ve cumhurbaşkanı değişebilir

  • Fatih07-04-2024 06:09

    SADIK BEY yine ve herzamanki gibiŞaşırtmıyorsunuz bizi ustaca ve okadar güzel anlatmışsınız bizlerin söyleyecek sözü kalmamış inşallah bizler icin hayırlısı olur elinize yüreginize saglık

  • Erdoğan06-04-2024 17:33

    Yıl 1990 yıllarında 12 eylülül faşist baskılarında sindirilen halk CHP nin seçime sokulmamasıyla SHP kurularak Türkiye'de yeni dönem başmıştıYalana talana dalana son diye başlayan süreç bugünkünün benzeri bir durum çıkarmıştı herkes seçim zaferi sarhoşluğuyla absürt şeylerle uğraşarak sürekli kan kaybına malesevki neden olduklarında farkında değildiler şu an iktidarın düştüğü duruma düştüler sonrada uzun yıllar iktidar olamadılar işte şimdi tam zamanı düzgün bir yönetimle başarı kaçınılmaz olacaktır bu kırediyi iyi kullanırlarsa iktidar olmaları kaçınılmaz taban uyanıyor taban

  • Hüseyin yılmaz06-04-2024 17:18

    Öncelikle halkın seçtiği isimlerin memleketimize hayırlı olmasını temenni ediyorum CHP girmiş olduğu bu seçimde üstün bir başarı yakalamıştır başarının bence en büyük nedeni iktidar partisi'nin halktan kopması ekonomideki kötü gidişat olmuştur böylelikle CHP yerel seçimlerde sözü ve yönetimi tamamıyla kendi eline almıştır ülkenin içinde bulunduğu koşullar göz önüne alınırsa başta İmamoğlu ve yavaş'ın ne kadar büyük bir sorumluluğun altına girdiğini idrak edebilirsiniz Cumhuriyet değerleri esas alınarak halkın her bir ferdine eşit muamele ederek yapılacak her türlü çalışmalar gelecekteki CHP için belirleyici olacaktır halkın lehine çalışmayan toplumsal refahı yükseltmeyen hiçbir iktidar bu topraklarda kalıcı olmadığı gibi gidişleride pek hüzünlü oluyor egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözüyle Mustafa Kemal Atatürk yönetimi tamamıyla halkın eline bırakmıştır böylece iyi veya kötü her gidişatta halkın sorumluluğu oldukça fazladır bu doğrultuda halkın partilerin taraftarlarıymış gibi davranmaları kötü yönetimlerde ısrarcı olmaları ülkeye ve üzerinde yaşayanlara ciddi zararlar vermektedir dolayısıyla konunun bu kadar nazik olduğu bir ortamda hata yapma lüksümüzde maalesef yok yönetimin bizim elimizde olduğunu yöneticilere hatırlatmak uyarmak onları hata yapma konusunda daha dikkatli çalışmalarında daha başarılı olmaları konusunda belirleyici olacaktır hiçbir partiye sonsuz itaat ve minnet borcumuz yoktur dolayısıyla onları desteklemek yerine denetlemek olmalıdır asıl amacımız bu tutum ve davranış onları koltuklarında daha dikkatli olmaları konusunda uyarıcı olacaktır onun için kazananın partiler değil de seçimleri farklı olsa dahi sandığa giden her bir yurttaşımızın olduğunu açık yüreklilikle söylemek isterim

  • EROL TURK06-04-2024 15:19

    CHP'li belediyeler bu krediyi çok iyi kullanmalı ki gelecek meclis seçimlerinde iktidar olabilsin Aksi halde yine hüsran olur

  • Serdar06-04-2024 13:58

    Ülkenin en sıcak konularını cımbızla çekip onu sadeleştirerek anlaşılır hale getiren yazılarınız için teşekkürler..artık insanlar daha özgüvenli ve daha umutlu olacak

  • Hakan06-04-2024 13:47

    Sevgili Sadık Bey Selamlar, Yazınızı incelediğimizde görüyoruz ki yerel seçimler kısa bir süre içinde 4 yıl sürmeden genel seçime doğru girecektir. Sürecin ilerleyişi tâbi ki Ekonomi ye dayanarak ilerleyiş gösterecektirBen burada Ekrem Bey in ve Mansur Bey in Örnek Belediyecilik adı altında bugüne kadar göstermiş oldukları çabaları Genel Seçimlere Kadar Arttırarak Devam etmesidirİnsanlar Özellikle Emekli olarak Nitelendirilen Ülkenin Bugüne Gelmesini Sağlayan Çalışkan Emeklilerimizi ( Geçmişte Yanlış Tercihleri Olsa da ) Sahiplenmemiz ve onlara Pazar veya Geçim Desteğini Ondan Bundan Demeden verip Bizlerle Rahat Huzurlu bir Hayat Vadettiğimizi göstermemiz gerekir. Belediyecilik değil Ülke nin bu denli Yönetilmesi gerektiğini Toplum Stratejisini Uzmanlar tarafından yürütülen Bilimsel Araştırmalarla da incelememiz ve doğru dokunuşlarla yürütülmesi hepimizi ziyadesiyle bundan sonra Mutlu edecektirÖzgür ÖZEL Bey Benim bile beklemediğim hatta eleştirdiğim fazlaca yorumlar da bulunduğu ilk dönemlerinde gerçekti Lâkin incelediğimiz de Basın Yayın Kuruluşlarının Kısıtlı Olması Nedeniyle uyguladığı Değişim ve Stratejik Hamleleri Ciddi Başarıları da Beraberinde getirdi. Ülke de alınan oyun Rehavet yaratması ve Bu Rehavet in Garabete dönüşmemesi için MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ümüzün Kendi Kalem e Aldığı 3 Cilt lik Kitabını Tüm Cumhuriyet Halk Partisi Yöneticilerine Gönüllülerine Tavsiye Ederim Aslında bu süreçte TÜRKİYE CUMHURİYETİ HALKI na Kurtuluş Savaşı'nın Dönemsel olarak farklı bir Sürecinin içinde Olduğumuzu bilinçlendirme yapılarak Birlik ve Beraberlik içinde Olmayı Şiddet le Tavsiye EderimÇünkü 25 Yıldır Malesef ki Ayrıştırma nın getirdiği Tehlikeli bir Boyut Yaşıyoruz Sessiz ve Patlamaya Hazırlanan ( Önceden Planlanmış ) bir Tehlikenin içinde Olduğumuzu Bilmenizi İsterimBu Ülke Her Etkin ve İnanca Sahip Olarak Binlerce Yıldır YaşamıştırHANLAR HANI KAAN ve HAKAN FATİH SULTAN MEHMET HAN dan Başlayarak ve CENNET MEKAN MARAŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK e Kadar ve Sonrasına kadar da böyle Olmuştur, Lütfen Özgür ÖZEL Bey in bu Koşulda Üzerine Düşen ve Öncesinde Görülüp bu oyuna Net bir şekilde açıklamalarıyla Birlik ve Beraberlik Açıklamalarını Şiddet le Tavsiye Ederiz. 31 Mart Yerel seçimleri Bu ULUS un yeni den kendine olan inancının Sessiz bir Dayanışması dırCan ı Gönülden Tebrik EderizYAŞASIN VE YAŞATSIN CUMHURİYETSevgilerimle Hakan YILDIZ

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar