Dr. Yakup Dıvrak

Dr. Yakup Dıvrak


Almanya "Küçük Amerika" mı oluyor?

Almanya "Küçük Amerika" mı oluyor?

Almanya`da yaşayan insanların nüfus dökümü şöyle: Burada yaşayanları yaklaşık %75`i Alman kökenli, %25`den fazlasının ise kökeni yabancı. Yani etnik olarak Alman değil. Ya yabancı bir pasaportla Almanya`da yaşıyor, çalışıyor, öğrenim görüyor veyahutta emekli ya da %15`i yabancı kökenli Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı...

***

Almanya`da tren veya tramvayla yolculuk yaptığınızda görüyorsunuz Almanya`ya yaşayan yabancıların yoğunluğunu. Son yıllarda dikkat çeken nokta siyahi insanların gittikçe çoğalması. Ve bu `yabancılar` Almanya`ya 1950`li, 1960`lı ve 1970`li yıllarda gelen yabancılara hiç benzemiyor. İlk gelenler çalışmaya gelen insanlardı ve ülkeye uyumları ve kanunlara saygılı davranışları oldukça iyiydi. Şimdiki yabancılar alabildiğince rahat... Çoğu ya politik sığınmacı ya da mülteci. Adeta dokunulmazlıkları var... Ve `bu yabancılar` `önceki yabancılar`a benzemiyor... Bunların tamamına yakını sosyal transferle yaşıyorlar, çalışmıyorlar... Öncekiler ya çalışıyorlardı ya da işsizlik parası alıyorlardı.

***

Almanya`nın Dünya`nın geleceğini belirleyen 3 sorundan çok sert bir şekilde etkilendiğini görüyoruz:

  1. Çevre ve klima sorunları... İnsanoğlu Dünya`mızı bitirdiğini  fark etmeye başladı... Toprak ayağımızın altından kayıyor...
  2. Göç, uyum ve gelişme sorunları... Kapitalizm globalleşmeyi de basit bir şekilde yönetebileceğini öngördü... Ama, olmuyor... Düşündükleri gibi kolay değil göç, uyum ve Üçüncü Dünya ülkelerindeki gelişme süreçlerini yönlendirmek, yönetmek. Emekçilerin göçü, mültecilerin akın akın Avrupa`ya gelmesi, politik sığınmacılar öyle kolay çözülecek durumlar değil... Hele de kısa vadede hiç değil. Fransadaki olayları iyi okumak, anlamak, analiz etmek ve bu konularda konseptler hazırlamak gerekiyor... Banliyö kaynaklı bu hareket/ler/in ekonomi politiğini çıkarmak gerek...
  3. `Kapitalizmin tıkanması` meselesi... Politik, ekonomik ve sosyal sistem olarak Kapitalizm tıkandı... Gerek üretim araçları ve üretim biçimleriyle, gerek dağıtım ve çılgınca tüketim numaralarıyla ve gerekse de diğer ülkelere `Demokrasi getirme` oyunlarıyla yürümüyor sistem artık. Ciddi reformlar gerekiyor... Yapısal değişiklikler kendisini dayatıyor... Toplum mühendisliğiyle, seksizmle, uyuşturucuya göz yumarak, homoseksüeliteyi teşvik ederek, feminizm ayaklarıyla, pandemi soslarıyla ve HIV korkutmalarıyla  insanları kandırmakta bir yere kadar... Şimdi de insanların `kendi cinsiyetini seçme-belirleme` saçmalığıyla çocukları ve gençleri telef edecekler. Belli, niyetleri bozuk...

***

Almanya`nın ``Küçük Amerika``lılaşması tüketimde de dikkat çekiyor... Alman yurttaşları ve Almanya`da yaşayanlar bir yandan uzun boylu insanlar olarak görebiliyorsak da büyük çoğunluğu enine genişliyor, yani obez... Fast food beslenme kültürü ülkeye hakim olmuş durumda.

***

Bu sürecin eğitim alanında da hızla yol kat ettiğini görüyoruz. O meşhur Alman Eğitim Sistemi hızla bozuluyor... Bir yanda süper okullar diğer yanda alt tabakaların çocuklarının devam ettiği okullar... Bu durum ilkokullardan üniversiteye kadar böyle...

***

Almanya gibi her şeyi üç kere düşünmeden iş yapmayan bir ülkenin nüfus planlamasında çuvallaması, eğitim sisteminin sarpa sarması çok düşündürücü...

Uzun yıllardır, Almanya`da yaşayan yabancılar Almanlarla dalga geçerdi: ``Almanlar bir havalimanı inşa edeceği zaman beş yıl düşünürler, beş yıl planlarlar ve beş yılda inşa ederler... Ama, havalimanı beş yılda değil sekiz yılda zar zor biter ve maliyette üç katına çıkar...`` diye...

***

Dünya`da kimya ve ilaç sanayinin en önde gelen ülkelerinden birisi olan Almanya`da çocuklara özgü ilaçlarda sıkıntı çekiliyor...

Hastaneler ve klinikler personel sıkıntısı çekiyor... Yurt dışından kalifiye işgücü getirmeye çalışıyorlar... Burada o meşhur alman bürokrasisi devreye giriyor ve süreci alabildiğince yavaşlatıyor... Yazılı olmayan kurallar ve ön yargılar devreye giriyor... Örneğin, Türkiye`den Almanya`ya gelip çalışmak isteyen kalifiye elemanlara vize verme konusunda çok gönülsüz davranıyorlar... Hadi biraz daha açıkk konuşalım, Hristiyan kökenli elamanları tercih ediyorlar... Ama, çözüm bulamıyorlar...

 

***

Avrupa Birliği`nde her 100 000 kişiye 30 eczane düşerken Almanya`da bu sayı 22. Ülkede 1999 yılında 21 590 olan eczane sayısı günümüzde 18 068. Siz eczane sayısının düştüğüne bakmayın, ciroları artıyor hızla. Almanya`da bir eczaneye girince şaşırıyorsunuz... Mübarek eczane değil market...

Sağlık sektörü deyip geçmeyin. Almanya`daki en büyük kalem 600 milyar Avro ile sağlık sektörü. Bu sektör hem araba sanayinin, hem kimya sanayinin ve hem de makina sanayinin önünde...

Kısacası ülkenin en büyük kaleminin getirisini doktorlar, eczacılar ve hastane/klinik sahipleri paylaşıyor... Siz buradan bütün doktorları ve eczacıları anlamayın. Hastane ve kliniklerde çalışan doktorlara ve eczanelerde maaşlı çalışan eczacılara diyecek bir şey yok... Sağlık emekçilerine hepimizin gönül borcu çok büyük...

***

Ülkedeki diğer alanlara da bakabiliriz. Örneğin spor dünyası, örneğin sosyal devlet...

1960`li ve 1970`li yıllarda neredeyse her köyde bir futbol sahası ve her okulda yüzme havuzu bulunuyordu...

Almanya`da binlerce futbol sahası ve milyonlarca lisanslı futbolcu vardı. Bu durum Alman Milli Futbol Takımı`na yansıyordu... ``Panzerler`` diye adlandırılan Alman Milli Futbol Takımı futbol tarihindeki yerini alıyordu...

Ülkede yüzme bilmeyen çocuk ve genç yoktu...

Bu örnekleri çoğaltabiliriz... Ama sorunu çözmüyor. Günümüzde, sosyal devlet bayağı budanmış durumda. Rusya-Ukrayna Savaşı hariç hemen hemen her konuda tasarrufa gidiliyor. Okullardaki yüzme dersleri kaldırıldı. Yüzme havuzları azaltıldı...

***

Peki Almanya`da durum böyle de Türkiye`de nasıl? Bu sorunun cevabını da Türkiye`de yaşayan siz yurttaşlar verin lütfen. Evet, dinliyorum; lütfen buyrun...

telif


Dr. Yakup Dıvrak Kimdir?

1950 Zile - Tokat doğumlu. İlkokulu ve orta okulu Zile`de (Julius SEZAR’ın Veni-Vidi-Vici dediği şehirde); liseyi Zile, Ankara ve Malatya`da okudu. Öğretmen Vekili olarak çalışırken, Tokat İlköğretmen Okulu`nu dışardan bitirerek kadrolu öğretmen oldu. Zile`de ilkokul öğretmenliği yaparken, 1973 yılında istifa ederek, eşiyle birlikte, yüksek öğrenim için Almanya`nın Heidelberg kentine gitti. Yüksek öğrenimi esnasında çok çeşitli işlerde çalışarak okudu. Uzun süre Heidelberg Üniversitesi`nde doktora çalışması yaptı ve bu üniversitede, Heidelberg Yüksek Öğretmen Okulu`nda, Rheinland-Pfalz Eyaleti Eğitim Bakanlığı`nda araştırmacı, asistan, koordinatör ve danışman olarak çalıştı. 2010 yılından bu yana, dönüşümlü olarak hem Almanya`da (Heidelberg`de ve Berlin'de) hem de Türkiye`de (Ankara`da ve İstanbul`da) yaşayan Yakup DIVRAK emeklidir ve halen eğitim danışmanlığı yapmaktadır. Evli ve iki çocuk (Kız: Mahir Deniz ve Erkek: Mustafa Serol) babası olan Dr. Yakup Dıvrak CHP, SPD ve GEVV (Bilim ve Eğitim Sendikası) üyesidir.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar