Muhalefetin önceliği
Recep Tayyip Erdoğan hapse girdiğinde 1999 seçimlerine sadece üç hafta kalmıştı. Halkın gözünde Erdoğan mağdurdu. Görevinden haksız biçimde uzaklaştırıldığı, hapis cezasının zorlama olduğu düşünülüyordu. Ancak bu mağduriyetin deyim yerindeyse cezasının kesilmesini sağlayacak adres, o dönem Milli Görüş’ü temsil eden Fazilet Partisi değildi.
Bunun ilk nedeni, Refah Partisi kapatıldığında ve Necmettin Erbakan siyasi yasaklı duruma geldiğinde partinin başına geçmesi beklenen Erdoğan’a izin çıkmamasıydı. Onun yerine medyada Aksaçlılar olarak nitelendirilen grubun içinden Recai Kutan uygun görülmüştü. Bir diğer neden ise yenilikçilerin parti içindeki lideri olarak görülen Erdoğan’a yargılandığı ve ceza aldığı süreçte yeterince sahip çıkılmadığının düşünülmesiydi.
İşte bu düşünceler nedeniyle Fazilet Partisi 1999 seçimlerinde ciddi oranda oy kaybederek yüzde 15’e geriledi. Oysa bir önceki seçim önde tamamlanmış, ortaya çıkan sonuçlar 28 Şubat’a kapı açmıştı. Aynı süreçte Erdoğan’ın bulunduğu hapishane ise ziyaretçilerle dolup taşıyor, herkes yeni bir partinin doğuşunu bekliyordu.
Bu beklenti 2001 yılında gerçeğe dönüştü ve Erdoğan’ın partisi ertesi yıl iktidara geldi. Yaratılan mağduriyetin cezası, bunun gerçekleştirilebileceği adres bulununca halk tarafından kesilmiş, AKP tek başına iktidar olurken, Milli Görüş’ün yeni temsilcisi Saadet Partisi Meclis’teki diğer partilerle birlikte baraj altında kalmıştı.
Mağduriyetten iktidara yürüyen ve zamanla otoriter bir rejime doğru yol alan Erdoğan yönetiminin mağduru ise en ciddi siyasi rakibi olarak görülen Ekrem İmamoğlu oldu. Fakat 19 Mart darbesinin ardından İmamoğlu’nun partisi CHP, Fazilet Partisi’nin yaptığını yapmadı. İmamoğlu’na sahip çıktı. Cumhurbaşkanı adaylığı 16 milyon kişinin oyuyla tescillendi. CHP’nin yükselişinin asıl nedeni işte buydu.
Halk bir siyasetçiyi mağdur olarak gördüğü andan itibaren ona kim sırtını dönerse, kendi partisi de olsa desteğini çeker. Bu nedenle artık seçime kadar CHP’nin oylarındaki yükseliş İmamoğlu’na sahip çıkmaya devam ettiği oranda ilerleyecektir. Bir diğer deyişle halkın gözünde mağduriyeti artık tescillenmiş olan İmamoğlu eninde sonunda iktidara getirilecek, Erdoğan örneğinde olduğu gibi mağduriyeti sandıkta giderilecektir.
Zaman zaman dillendirildiği gibi ülkenin birçok farklı problemi vardır. Ana muhalefetin bunlarla da ilgilenmesi, politikalar geliştirmesi şarttır. Fakat ne olursa olsun demokrasi mücadelesi ve 19 Mart darbesine karşı protestolar önde tutulmalıdır. Aksi bir tavır tıpkı 2002’de olduğu gibi yeni dönemin farklı parti ve siyasetçilerden oluşmasına ve mevcut aktörlerin siyaset sahnesinden tamamen silinmesine yol açabilir.