Şaşırtan çıkış
Türkiye siyasetinde parti içi istişare ve eleştiri geleneği hiçbir zaman oluşmadı. Parti yönetimleri daima tepeden inme kararlarını örgütlerine dayatarak yol almaya çalıştılar. Erdal İnönü gibi birkaç ismin dışında liderler eleştiriye, sorgulamaya karşı hep kapalı oldular.
Kapalılık özellikle sağ partilerde lidere koşulsuz sadakati ortaya çıkardı. Bu durum da son nefesine kadar koltukta kalan genel başkanları, tek özelliği liderine itaat etmekten ibaret olan listeleri ve farklı seslere tahammülsüzlüğü getirdi.
Sol veya sosyal demokrat partilerde eleştiri mekanizması bir noktaya kadar işleyebilse de sonuç sağ partilerden genelde farklı değildi. Kongrede rakibinin yakınını dövdürmeye, kurultayda imza oyunlarıyla diğer adayları ekarte etmeye kadar varan bu tavır tıpkı diğerleri gibi lidere itaati yaratmakla birlikte, kitlelere parti içi demokrasi anlayışının solda da aynı olduğunu gösterdi.
Yukarıda verilen örneklere ve özellikle AKP’nin geçmişine bakıldığında Bülent Arınç’ın yaptığı son açıklamalar birçokları için şaşırtıcı gelebilir. Kendisinin şu anda partide aktif bir görev almıyor olması bundaki asli unsurdur. Ancak dikkat edilirse, Arınç’ın eleştiri yönelttiği kesimlerin medya ve yargının bir kısmı gibi parti dışında yer alan iktidar destekçilerinden ibaret kaldığı da görülebilir.
Farklı bir ifadeyle, eski Meclis Başkanının ne genel başkanına ne de parti yönetimine bir eleştirisi olmuştur. Gelinen durumun ana sorumluları onlar değillermiş gibi eleştiriler parti dışındaki unsurlarla sınırlı kalmış, Bülent Arınç lideri Tayyip Erdoğan’ı doğrudan karşısına almaya cesaret edememiştir.
Buna rağmen yapılan çıkışın önemi yadsınamaz. Arınç’ın sözleri bu tür farklı görüşlere tahammülü olmayan iktidarı mutlaka şaşırtmış olmalıdır. Çünkü bu konuşma, çeşitli güç ve yöntemlerle demokrasiyi nasıl zedelediklerinin bizzat parti kurucusu tarafından dile getirilmesi anlamına gelmektedir.
Yapılan konuşmanın bir diğer özelliği, AKP içinde özellikle son operasyonları içlerine sindirememiş olanların bulunduğunu göstermiş olmasıdır.
İktidar kanadında yer alıp demokrasinin önemini kavrayabilen herkesin, gerçekleştirilen antidemokratik uygulamaları bu tür çıkışlarla eleştirmeleri mevcut gidişatın iktidara yakın belli kesimlerce sorgulanmasına kapı açacaktır. Bunun yanı sıra geçtiğimiz yıllarda AKP’de görev almış bazı siyasetçilerin yapılanları içlerine sindirememiş olmalarına rağmen belli çekincelerle suskun kalmaları da ülkenin geleceği ve siyasi yaşamları açısından doğru bir davranış sayılamaz.