İstanbul
Açık
29°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,8486 %0,51
47,5499 %0,57
4.383,67 % -0,37
118.181,18 %-2.477
Ara

Yanıt bekleyen sorular

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Yanıt bekleyen sorular

İlk olarak Abdullah Öcalan’ın kamuoyuyla paylaşılan konuşması, ardından PKK’nin Süleymaniye’de gerçekleştirdiği silah bırakma töreni ve son olarak Cumartesi günü Tayyip Erdoğan’ın yaptığı beklenenden çok daha az etki yaratan açıklamalar yeni bir sürecin başlangıcını işaret etmekle birlikte, akıllarda yer eden soruların cevaplarını henüz vermedi.

Öncelikle Erdoğan’ın, yaptığı konuşmada silah bırakmanın hiçbir koşul ve pazarlık olmadan gerçekleştiğini belirtmesi PKK tarafından yapılan açıklamalarla çelişmektedir. PKK’nin önde gelen bazı isimleri, belli reformların yapılmasını beklediklerini tören günü dile getirdikleri açıklamalarda açıkça belirtmişlerdir. Zaten 40 yılı aşkın süredir silahlı mücadele yürüten bir örgütün şartsız koşulsuz silah bırakacağı düşünülemez. Üç partinin Meclis’te komisyon kuracak olmaları da belli pazarlıkların yapılacağının işaretidir.

Bu gerçeğin yanında, cevaplanmayan bazı sorular şunlardır:

1- Açılımı başlatan Devlet Bahçeli, 2015 yılında başbakan olarak MHP-CHP-HDP koalisyonunu kurma ve bu süreci 10 yıl öncesinden başlatma fırsatı varken bunu neden yapmamış ve hangi amaçla dolaylı da olsa AKP iktidarının sürmesini sağlamıştır?

2- Erdoğan, sık sık tekrarladığı Türk-Kürt-Arap vurgusuyla ümmet toplumuna dönüşü arzuladığını belli etmişken, PKK’nin neredeyse yarım asırlık uluslaşma hedefini bir kenara bırakıp ümmetin bir parçası olarak kalmayı kabullenmesi mümkün müdür?

3- Keza kendilerini Türk milliyetçiliğinin biricik adresi olarak gören Bahçeli ve partilileri, Türklüklerini geri plana atıp ümmetin bir parçası olarak konumlanmayı içlerine sindirebilirler mi?

4- AKP-MHP-Dem Parti’nin toplam milletvekili sayısı anayasayı Meclis’te değiştirmeye yetmemekte, yeni anayasayı ancak referanduma götürebilmektedir. Üç parti anayasayı değiştirecek çoğunluğa sahip değilken, oluşturulacak komisyon nasıl etkili olabilir?

5- Üç parti, diğer bazı partilerin de katkılarıyla anayasayı değiştirecek çoğunluğu yakalasalar bile, özellikle fikirleri birbirlerine taban tabana zıt olan MHP ile Dem Parti ortak bir anayasa metninde nasıl uzlaşabilirler?

Bu tür sorular çoğaltılabilir ancak belli ki muhatapları da soruların yanıtlarını henüz bilmemektedirler ve sorulara yanıtlar arandıkça belli sorunların ortaya çıkması da olasıdır.

Kalıcı bir barış bütün taraflar için son derece olağan ve yerinde bir arzudur ancak büyük beklentiyle çıkılan bu yolda, en nihayetinde süreç, Erdoğan’ın siyasi ömrünün uzatılmasına karşılık Öcalan’ın serbest kalmasıyla sınırlanacak gibi görünmektedir.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *