İstanbul
Parçalı az bulutlu
25°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
40,8511 %0,58
47,8265 %0,64
4.420,67 % 0,48
123.740,23 %3.194
Ara

Siyasetin yok edilen unsurları

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Siyasetin yok edilen unsurları

Türkiye’de kapitalizmin gelişmesi ve çok partili düzene geçişle birlikte siyasetin unsurları hem arttı hem de çeşitlilik kazandı.

Sendikalar devletin kontrolünden çıkarak zaman içinde doğrusuyla yanlışıyla işçi sınıfının çıkarlarını savunan bir noktaya geldiler. 1961’de sendika liderlerinin öncülüğünde kurulan TİP ve 1967’de kurulan DİSK bu yolda önemli kilometre taşları oldular.

Üniversiteden ve basından çıkan aydınlar toplumu etkileyen önemli güçler arasındaydılar. Basın-yayında öncülük uzun süre dergilerin elinde oldu. Ellili yıllarda Forum ile başlayan aydın hareketleri ilerleyen süreçte sosyalist ağırlıklı yayınlarla farklı bir ivme kazandı. Çeşitli görüşlere sahip aydınlar gerek üniversitede gerekse basında uzun yıllarca ciddi bir entelektüel birikim ve tartışma ortamı yarattılar. Dernekler ise öğrencilerin politikleştiği ve siyasal mücadeleye katkı verdiği yapılar olarak altmışlı yıllardan itibaren etkili oldu.

Siyasetin çeşitli unsurlarla beslendiği bu dönem 12 Eylül ile birlikte sona erdi. Siyasi partiler, sendikalar ve dernekler kapatıldı, basın organları sık sık yayın durdurma cezalarıyla karşı karşıya kaldı, üniversitelerin başına YÖK dikildi, aydınlar susturulmaya çalışıldı ve toplum üzerindeki etkileri belli ölçüde azaltılmış oldu.

Gerçi 12 Eylül’ün karanlığı dağıldıktan sonra, özellikle doksanlı yıllara girilirken sendikalar, dernekler ve siyasi partiler tekrar siyasetin bir parçası haline gelmişlerdi. Ancak bu defa sendikalar eski gücünde değildi. Dernek kurulmasının kolaylaştırılması daha çok yerel veya siyaset dışı herhangi bir alanda dayanışma amacıyla bir araya gelen topluluklara yaramıştı. Siyasi partilerin sayısı ise alabildiğine artmıştı ve çok önemli bir bölümü olsa da olmasa da fark etmeyecek cinsten, taşra örgütleri bile olmayan durumda ve etkisizlerdi.

Aradan geçen yıllar basını da değiştirmiş, sermaye basına el atarak medya-siyaset ilişkilerinin çıkar çatışmaları çerçevesinde şekillenmesine neden olmuştu.

AKP işte bu şartlar içinde iktidara geldi ve mevcut tablo yeni hükumetin oldukça işine yaradı. Demokrat tavrından zamanla uzaklaşan yeni iktidar, farklı siyasi unsurları 12 Eylül’de olduğu gibi kapatmadı ancak kendisine tâbi kıldı. Sendikalar, basın, üniversiteler ve Erdoğan yönetimini ayakta tutacak kadarı gerekli olan siyasi partiler ne zaman ihtiyaç duyulsa yardıma koştu.

İktidarın eline geçiremediği yapılar ise susturulmaya ve yok edilmeye çalışıldı. ÇYDD’ye ve Türkan Saylan’a yapılanlar, aydınlara ve muhalif basına yönelik susturma girişimleri, özellikle Kürt hareketini temsil eden siyasi partilerin kapatılması ve belediyelerine atanan kayyımlar, son olarak Ekrem İmamoğlu’na ve CHP’ye yönelik operasyonlar bunlardan en bilinenleri oldular.

Özellikle 12 Eylül öncesinin gösterdiği örnekler çerçevesinde, bugün başını CHP’nin çektiği direnişin farklı siyasi unsurlarla beslenmesi durumunda daha da büyüyeceği ve yayılacağı kuşkusuzdur. Önemli dönüşümlere gebe olan bu süreçte herkes korkusunu, çıkarını, konforunu bir kenara bırakarak elini taşın altına koymalı ve demokrasiyi kurtarmak adına mücadele vermelidir. Bu tavır, gittikçe gücünü yitirmekte olan unsurların zamanla tekrar etkin odaklar haline gelmelerini de sağlayacaktır.

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *