Ders almayan bedelini öder

AKP’nin 2019’daki İstanbul büyükşehir belediye başkanlığı seçimlerini iptal ettirme isteği, oyların çalındığı tezine dayandırılıyordu. Aynı zarfın içine konulmasına rağmen il genel meclisi ve ilçe belediye başkanlığı için kullanılan oylarda bir sorun görülmemişti. Çünkü bu seçimlerde AKP istediğini almıştı ve itiraz edilecek bir durum oluşmamıştı. İktidarın arzusu, aynı zarfa atılan oylardan yalnızca birinde hile yapıldığına bütün halkı inandırmaktı.
AKP adayı Binali Yıldırım’ın “Çok basit, çünkü çaldılar” ve AKP genel başkan yardımcısı Ali İhsan Yavuz’un “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” gibi anlamsız cümleleriyle savunulmaya çalışılan bu tez Yüksek Seçim Kurulu tarafından da itibar görünce seçimin yenilenmesi kararı alındı. Zaten YSK’nın Erdoğan’ın arzusu dışında bir karara imza atmasını da kimse beklemiyordu.
Ancak bu yeterli değildi. İktidarın asıl beklentisi, ürettiği teze seçmenin inanması ve yenilenecek seçimi rahat bir biçimde kazanmalarıydı ama öyle olmadı. 31 Mart’ta 13 bin olan fark 23 Haziran’da 800 binin üzerine çıktı. CHP’ye yöneltilen “Çaldılar” suçlaması boşa düşmüş, seçmen AKP’ye seçimi kazandırmak bir yana, kendilerine sandıkta büyük bir ders vermişti.
Beş yıl sonraki yerel seçimlerde, İmamoğlu hakkında yapılan bütün kara propagandaya rağmen 800 bin olan farkın bir milyonu aşması ise yapılanların unutulmadığını ve seçmenin mevcut başkanın yanında olduğunu tekrar gösterdi.
Bütün bu yaşananlardan iktidar ders almamış olacak ki bu defa farklı bir “Çaldılar” propagandası yürütülerek başta İmamoğlu olmak üzere çok sayıda isim tutuklandı. Ardından gelen protestolar ve anketlerde görülen sonuçlar, iktidarın 2019’da uğradığı ağır yenilgiyi tekrar yaşayacağını açıkça gösterdi.
Herkesin gördüğü bu gidişatı başta Erdoğan olmak üzere iktidarın görmemesi mümkün değildir. Bu sebeple yaptıklarından pişmanlık duyuyor olma ihtimalleri de oldukça yüksektir. Erdoğan 19 Mart darbesiyle siyasi yaşamının en büyük hatasını yapmış, İmamoğlu ile belki de başa baş sürdürebileceği bir yarışta oldukça gerilere düşmüştür.
Erdoğan için asıl tehlike ise artık karşısına kim çıkarsa çıksın pek şansının kalmamış olmasıdır. Yapılan operasyonlarla muhalefet adeta tek vücut olmuş ve çıkabilecek tüm adaylar İmamoğlu’nun taşıdığı potansiyeli güç birliği yaparak yakalama şansına erişmişlerdir. Ayrıca resmi aday kim olursa olsun Erdoğan’ın karşısındaki asıl ismin İmamoğlu olacağı ve bir şekilde siyasetin geleceğinde baş aktörlerden biri haline geleceği artık tartışılmaz bir gerçektir.
Siyasi ömrünün son altı yılını İmamoğlu’nun geleceğini engellemeye adayan cumhurbaşkanının, bütün çabalarının tam tersi sonuç verdiğini görmesi ve İmamoğlu’nun yükselişinin ana sebebi durumuna gelmesi ise kendisi açısından son derece hazindir.