
Cesaret edemediler

19 Mart darbesinden yaklaşık bir ay sonra, 17 Nisan günü, iktidarın bir başka darbesine sahne olabilirdi. Bunun işaretleri adı sanı pek duyulmamış bazı yandaşlar tarafından günler öncesinden verilmiş, polislerin izinlerinin iptal edilmesiyle iddialar ayyuka çıkmıştı. Buna göre Kasım 2023 kurultayı iptal edilecek ve CHP’ye kayyım atanacaktı.
Aynı iddialar CHP’nin önde gelen isimleri tarafından da duyulmuş olacak ki, 17 Nisan günü için milletvekillerinin partiye çağrıldığı ve halkın da katılımıyla erken seçim için imza toplanacağı dillendirilmeye başlandı.
Ancak 16 Nisan akşamı halkın özellikle sosyal medyadan gösterdiği büyük tepki sonucunda, öncelikle bu iddia ve ardından kayyım söylentileri yalanlandı. Fatura ise çok önceden dile getirilen bu iddiaları aynı günün akşamı daha ayrıntılı biçimde yazan bir başka yandaşa kesildi.
Her ne kadar kayyım iddiasını bizzat Adalet Bakanı yalanlamış olsa da, birkaç gün önceden ortaya atılan söylentilerle toplumun nabzının yoklandığı ve tepkinin 19 Mart’takinden çok daha büyük olacağı anlaşılınca bundan vazgeçildiği tartışmasız bir gerçektir. Polislerin izinlerinin kaldırılması ise olası protestoları önlemek yerine, son anda yapılan manevrayla uyuşturucu satıcılarının yakalanmasına gerekçe olmuştur.
Devlet Bahçeli’nin ertesi gün yaptığı açıklamada CHP’ye kayyım atanmasının mümkün olamayacağını belirtmesi kayyım tehlikesinin yine var olmakla beraber yakın dönem içinde tekrar gündeme gelmeyeceğinin bir göstergesidir. Bu açıklama aynı zamanda iktidar kanadındaki kafa karışıklığını, uyuşmazlıkları ve tedirginliği de ortaya koymuştur.
Her ne kadar yansıtılmamaya çalışılsa da, 19 Mart’ta yaptıklarından pişman olduğu açık olan iktidarın artık aynı sertlikte bir girişme cesaret etmesi beklenen bir durum değildir. Bu yapıldığı takdirde 19 Mart sonrası büyük güç kaybettiği anketlerle belirginleşen Erdoğan ve partisinin çok daha büyük bir darbe alacağı açıktır.
Devlet Bahçeli’nin, İmamoğlu’nun yargılanmasının hızlandırılmasına yönelik yaptığı ve partisinin önde gelen bazı isimleri tarafından da tekrarlanan açıklamaları ise sadece ve sadece AKP’nin güç kaybının MHP’ye yansımasını önlemek içindir ve bundan öte bir anlamı yoktur.
Bu sebeple Bahçeli’den Erdoğan’a sırt çevirmesini bekleyenlerin bu konuda çok da iyimser olmamaları, ülkenin başına yaklaşık 10 yıldır ciddi sorunlar açan bu ittifakın iki partisinden de kurtulmak için çalışmaya devam etmeleri gerekmektedir. Çünkü bugün yaşanmakta olan zorlu süreçte MHP’nin de en az büyük ortağı kadar payı vardır ve saf değiştirmekle bu sorumluluktan kurtulmaları mümkün değildir.